Maybe

1.1K 123 41
                                    

Aynada üzerime bakınıp ceketimi düzelttim ve çantamı alıp merdivenlerden aşağı indim. Tahmin ettiğim gibi Bay Kim kahvaltı için masaya oturmuş gazete okuyordu. Onunla konuşmadan işe gidip tüm günü orada geçirmek istiyordum ki kapıya yöneldiğim an topuklu sesinden beni fark etti.

" Günaydın Taeyeon.." boğazımı temizleyip ona doğru birkaç adım attım.

" Size de günaydın. İzninizle ben çıkıyoru-"

" Nereye? Kahvaltı yapmayacak mısın? " kafamı sağa sola salladım.

" Canım istemiyor." tekrar kapıya yönelip adım attığım an önüme dikilen Hyun Woo yüzünden attığım adımı geri aldım.

" Madem beni dinlemeyeceksin, böyle söyleyeyim. Bundan sonra Hyun Woo her saniye yanında olacak. " büyükbabama dönüp kaşlarımı çattım.

" Neden her saniye yanımda olacakmış? " gözlerini gazetesinden ayırmadığı yetmiyormuş gibi birde sayfasını çevirip beni umursamadığını gösteriyordu.

" Baekhyun'un seni rahatsız etmemesi için.. Bundan sonra onunla görüşmeyeceğini söylemiştim. " istemsizce ağzımdan kaçan küçük kahkahanın sinir kaynaklı olduğunu herkes anlamıştı. Dişlerimin yanı sıra sıktığım yumruğumdan destek alarak ses tonumu düzelttim.

" Kiminle görüşüp görüşemeyeceğime karar verebilcek yaştayım.. İyi günler büyükbaba. " arkamı dönüp hala orada dikilen Hyun Woo'yu kolumla kenara ittirip kapıyı çarparak evden çıktım. Küçük bir çocuk gibi bana karışacağını söylüyordu. Uzun süredir verdiğim kararlarda kimseye ihtiyaç duymuyordum ve duymayacaktım da..

Bahçeden çıkıp cadde boyu yürüdüğümde nihayet bulduğum ilk taksiye binip şirketin yakınlarına geldim. Aslında, işimin başında olmak yerine kahve içip dergi okumak daha cazip geliyordu fakat bir süredir denetim yapmıyordum. Mağaza bölümüne girip göz ucuyla etrafa bakındığımda bir grup çalışanın müşterilerle ilgilenmek yerine köşede muhabbet ettiklerini gördüm. Uzun süredir yapmadığım denetimden destek alarak işleri boşlamış gibi görünüyorlardı.

" Nasılsınız bakalım?" birkaç adımda gülümseyerek yanlarına ulaştığımda birkaçının şaşkınlıktan ağzı açılırken birkaçı çoktan uzaklaşmıştı. Kalanlar da soruma cevap vermek yerine dirsekleriyle birbirlerine vuruyor ve her dakika daha da geriye çekiliyorlardı.

" Müşteri misiniz siz çalışan mı? Emin olamadım da.. " sorduğum soruya cevap alamadığım her saniye daha da sinirlendiğimden bağıracaktım ki omzuma dokunan elle tüm dikkatim dağıldı.

" Baekhyun..? " arkamı dönmeme gerek kalmadan kokusundan tanımıştım onu. Ona döndüğümde gülümseyerek omzumdaki elini indirdi.

" Biraz vaktin var mı? " kafamı aşağı yukarı sallayıp arkamda kalan çalışanlara son bir kez bakıp Baekhyun'la çıkışa doğru yürümeye başladım.

" Bir şey mi oldu? " şirketten çıkıp sokağın karşısındaki kafeye girdiğimizde nihayet cevap olarak kafasını sağa sola salladı.

" Sen otur, kahveleri alıp geliyorum. " tekrar kafamı sallayıp cam kenarındaki bi masaya oturdum ve kahveleri alan Baekhyun'un yanıma gelmesini bekledim. O gelmeseydi bu gün içinde ben onun yanına gidecektim zaten, gelmesi iyi olmuştu.. Elindeki küçük tepsiyi masaya koyup karşıma oturdu ve kahveleri tepsiden çıkarıp önümüze yerleştirdi.

" Baekhyun?.. "

" ..Hm? Ne oldu? " içtiği kahveyi sonunda masaya geri bırakıp dudağının üzerinde kalan köpüğü sildi.

" Bişey olmadığına emin misin? Neden bilmiyorum ama huzursuz hissediyorum." gözlerimin içine bakıp kafasını aşağı yukarı salladığında biraz da olsa içim rahatlamıştı. Aldığım derin nefesin ardından önümdeki kahveye odaklandım.

" Ben iyiyim de.. Ya sen?.. Yani büyükbabanla aran nasıl? "

" Seninle görüşmeme kesinlikle karşı çıkıyor bu yüzden biraz mesafeliyiz." dudağının kenarı alayla yukarı kalkarken yüzünü cama çevirdi.

" Biliyordum.. Büyükbaban ortaklığı bozmuş. " istemsizce büyüyen gözlerimin ardından sertçe kahveyi masaya bıraktım.

" Ciddi misin sen? Neden yapmış bunu? "

" Beni senden tamamen uzaklaştırmak için.. Hiçbir bağımız kalsın istemiyor." derin bir nefes alıp arkama yaslandığımda Baekhyun da benim gibi arkasına yaslanıp kollarını göğüsünde birleştirdi.

" Tanrım.. Açıkcası babanın şirketi umrumda değil ama bu kadar ileri gideceğini düşünmezdim.. "

" Benim umrumda.. Şirketin durumu benim umrumda." kaşlarımı çatıp onun gibi kollarımı göğüsümde birleştirdim.

" Ne zamandan beri? " gözlerini kaçırıp dışarıyı izlemeye başladı.

" Seninle bir aile olmayı istediğimi fark ettiğim günden beri.. O şirketi ayakta tutabilmeliyim." almayı unuttuğum nefes yetmezmiş gibi yanaklarımın da kızardığını hissettim. Şanslıydım ki Baekhyun bana değil dışarıya bakıyordu. Kendimi toparlayabilmek adına sessiz kaldığım birkaç dakikanın ardından kafamı kaldırdığımda bana gülümseyerek bakan Baekhyun'un gözleriyle karşılaştım.

" Sana evlenme teklifi edersem.. evet dersin değil mi? " gözlerimi kızaran yanaklarıma inat gözlerine diktim.

" Evet.. sanırım belki.. " ellerimi tutup masanın üzerinden kendine çekti.

" Hey, evet diyeceksin..? Söz ver..? " kaşlarını kaldırıp biraz daha yaklaştığında istemsizce kafamı aşağı yukarı salladım. Az önce.. bir nevi evlenme teklifi almıştım. Sanırım..

" Harika.. O halde sana evlenme teklifi edeceğim günü dört gözle beklemelisin." kafamı yarım yamalak salladım ve yanaklarımı şişirdim.

" Ev-vet tabii.. Beklerim." gülerek tekrar arkasına yaslandı ve kendime gelebildiğim andan kahvemi bitirip ayağa kalktığım ana kadar gözlerini benden ayırmadı. Bu nedenle pek de rahat edebilmiş sayılmazdım.

Nihayet kafeden çıktığımızda yaklaşık bir saati burda harcadığımın farkına vardım. Bir süredir işsiz liseliler gibi ortalıkta dolanır olmuştuk ve Baekhyun bu halde şirketi ayakta tutmaktan söz ediyordu..

" Şirkete geri mi döneceksin? "

" Evet.. saat çoktan 10 olmuş. " cümlemin ardından hızla kolundaki saate bakıp iç geçirdi ve elini cebine atıp küçük bir ilaç tableti çıkardı.

" Ne bu? " gözlerini bana çevirip ilacı arkasına sakladı.

" Hiç.. Biraz başım ağrıyor da.. Su alıp geleceğim. " kafamı aşağı yukarı salladığım an tekrar kafeye girip su aldı ve içeride ilacı içip boş tableti çöpe attı. Dikkatimi çekense belli bir saatte içiyor olmasıydı ve daha önce böyle garip bir ağrı kesici görmemiştim. Daha çok, psikiyatri tarafından verilen sinir kontrol haplarına benziyordu. Bir zamanlar benim de kullandığım küçük renkli haplar..



Bölüm Sonu


Ortalamamda 0,67 puan yüzünden.. Neyse konuşamayacağım. İyi okumalar genjler yorum yapında moralim düzelsin azcık :'(

Ice QueenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin