Can I Hug You?

907 93 51
                                    

" Baekhyun, ben hamileyim." yüzünde oluşan o garip ifadeye karşı gülmemek için dudaklarımı ısırdım. Cevabını her şeyden çok merak ediyordum.

" Ne-nesin? "

" Hamileyim, bir aylık. " yutkunup gözlerini karnıma indirdi ve bir süre bakındı.

" Özür dilerim.. İstemiyorsan aldırabilirsin. "

" Dur biraz, benden mi diye sormanı bekliyordum aslında.. " kaşlarını çattı ve tekrar gözlerime odaklandı.

" Senin başka bir adamla öylece beraber olmayacağını biliyorum. Bebeğin benden olduğuna da eminim ama, babalık yapamayacağımı sende biliyorsun. " iç çekip kafamı yavaşça aşağı yukarı salladım.

" Evet, biliyorum. "

" Dediğim gibi Taeyeon, sorumluluk almayı kabul edip etmemen senin tercihin. Ama ben..benden hiçbir şey bekleme. " kızgınlığımı belli etmemek için yumruk yaptığım elimi sıktım.

" Senden bir şey beklemiyorum zaten! " mimiklerinde en ufak bir değişiklik olmaksızın yüzüme bakıyordu. Ben onu özledim, kavga etmek istemiyorum sadece sarılmak istiyorum.

" Güzel, karar senin. " derin nefesler alıp kendimi sakinleştirdim.

" Eğer doğurursam, babası olduğunu bile söylemem merak etme. Öldü derim, en azından böylesine iğrenç bir babası olduğu için üzülmez. " bir şey söylemeden kafasını salladı ve ayağa kalktı.

" Eve git, saat geç oldu. " başka bir şey söylemeden kafeden çıktığında bende peşinden çıktım ve bulduğum ilk taksiyle eve gittim.

Uzandığım koltuktan omzumu dürten Mi Young yüzünden zorla kalktım ve uzattığı telefonu aldım.

" Gerzek telefonun susmak bilmiyor, aç artık şunu. "

" Tamam, açıyorum sakin ol. " numaraya bakmadan cevapla tuşuna bastım ve telefonu kulağıma yaklaştırdım.

" Taeyeon sonunda açtın! " bu endişe dolu ses Hyun Woo'ya ait olduğundan istemsizce bende endişelenmiştim.

" Bir sorun yok değil mi? "

" Hayır var! Bay Kim az önce hastaneye kaldırıldı! " oturduğum koltuktan aniden kalktım. Çok korkmaya başladım bir anda..

" Ne diyorsun sen?! Tanrım! Nesi var durumu ne? "

" Bilemiyorum.. Kalp krizi olduğunu söylediler. Hastanenin adresini mesaj atacağım. "

" Ta-tamam acele et. " hızla dolabı açıp bulduğum ilk kıyafetleri giyerken Mi Young endişe ile yüzüme bakıp sürekli ne olduğunu soruyordu.

" Tanrı aşkına Taeyeon ne halt olduğunu anlatacak mısın?!"

" Büyükbabam hastaneye kaldırılmış tamam mı?! Oraya gideceğim. " eliyle açılan ağzını kapatıp birkaç saniye ne dediğimi idrak etmeye çalıştı. Kendine geldiği an üzerine ceketini ve çantasını alıp peşimden aşağı indi.

Onu umursayacak halde olmadığımdan ilk bulduğum taksiye bindim ve adresi verdim. Araba hareket edecekken Mi Young son anda bindi ve devam etmesini söyleyip bana döndü.

" Taeyeon?... İyi misin? " iç çekerek gülümsedim fakat dolan gözlerime engel olamadığımı ve stresten çantayı sıktığımı görüyordu.

" İ-iyiyim tabii ki. " hızla kendi gözlerini silip elini omzuma koydu. Destek olmak istediğini biliyordum ama çok işe yaradığı söylenemezdi.

Hastaneye ulaşana, büyükbabamın olduğu kata gidene kadar kendimi tutmayı başarmıştım aslında. Yoğun bakımın önünde bekleyen Baekhyun'u görene kadar, onun üzerindeki garip şeyleri çıkaran ve üzerini beyaz örtüyle örten doktorları camdan görene kadar her şey yolundaydı. O ana kadar büyükbabamın iyileşeceğini düşünüyordum. Tekrar bana gülümseyip benimle uğraşacağını ve tüm bu soğuk tavırlarıma rağmen beni sevip kızım diyeceğini...

Üzülemiyordum bile. Sevgisini hak etmediğim halde beni hep destekleyen büyükbabamın yanında değildim çünkü. Tıpkı anneme son kez sarılıp aslında onu ne kadar sevdiğimi söyleyememem gibi.. 

Tüm bunlara rağmen vücudumu esir alan titremeye engel olamadım. Titreyen dizlerime daha fazla karşı gelemedim ve yaslandığım duvardan destek alarak yere çöktüm. Terk edilmiş tamamen yalnız küçük bir çocuk gibi hissediyordum.

" N-neden herkes beni yalnız bırakıyor? Çok m-mu kötü biriyim ben?" dizlerimi kendime çekmiş ağlarken Mi Young'un bana doğru yürüdüğünü fakat birden durduğunu gördüm. Onu durduran kendi hisleri değil Baekhyun olmalıydı ki yanıma çöküp omuzlarımdan beni kendine çektiğini hissettim.

" Sen kötü biri değilsin Taeyeon. Tanıdığım en iyi ve masum insansın ve..asla yalnız değilsin. " söylediklerine inanmıyorum Baekhyun, ama burada olduğun için teşekkür ederim.

"..Baekhyun? " kısık ve titrek çıkan sesimi duyduğuna emindim. Rahatsız olduğumu sanıp ellerini çekti ve kendi dizlerine koydu.

" Bir şey mi isteyecektin? " çekingen ses tonunun ardından hafifçe gülümsedi. Belki de benim üzerimde kaybettiği güven hissini tekrar kazanmaya çalışıyordu.

" Sana sarılabilir miyim? " birkaç saniyenin ardından başını aşağı yukarı salladı ve beni kollarının arasına çekti. Kokusu sayesinde daha iyi hissetmek yerine ağlamam hızlanıyordu.

Çünkü hayatımda sevdiğim iki adamı da kaybetmiştim.


Bölüm Sonu.

Bir süreliğine yokum, 10 gün kadar memlekette olacağım. Belki diğer kısa hikayelere güncelleme yapabilirim..

Hoşçakalıın ~

Ice QueenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin