Same Things

1.8K 169 45
                                    

Derin bir nefes aldım ve oturduğum koltuğa iyice yaslanıp başımı arkaya attım. Aklım almıyordu.. Tanrı aşkına ben ne yapmıştım böyle? Bu kadar yakınımda durduğunda nefesimin kesildiğini biliyordum , fakat aklımın gittiğini şimdi öğrenmiştim. Dün onu öptükten sonra saniyesinde kapıdan çıkıp eve kaçmıştım fakat şimdi ne yapabilirdim ki? 

" Girebilir miyim?" kapının iki kez tıklatılması üzerine kendime geldim. 

" Evet." içeri giren Hyun Woo eğilip telefonunu bana uzattı.

" Bay Kim size ulaşamadığı için beni aradı. Yanlız , dikkat edin biraz kızgın.." gülümseyerek teşekkür edip telefonu aldım. Hyun Woo odadan çıkar çıkmaz kulağıma götürdüm.

" Büyükbaba?" 

" Taeyeon! Telefonun neden kapalı senin? Ne kadar meraklandığımı biliyor musun?" sesinin sakin çıkması beni daha da korkutmuştu. Telefonumu Baekhyun'un aramalarını görmemek için kapatırken Bay Kim'i de hasaba katmalıydım. 

" Özür dilerim efendim, telefonumda bir arıza oldu. " 

" Pekala.. Ayrıca bir an önce şirkete gitsen iyi olur. Baekhyun'u tek başına bırakma." dişlerimi sıkarak zorla gülümsedim,

" Peki efendim. " ardından telefon kapandı. Oflayarak ayağa kalktıktan sonra dolaptan bulduğum ilk şeyleri giyinip dışarı çıktım. Hyun Woo'ya telefonunu uzattıktan sonra kendi telefonumu açtım. Beklediğimin aksine Baekhyun ne aramış ne de mesaj atmıştı. Cidden..

" Şirkete gidelim Hyun Woo." kafasını sallayıp arabaya koşarken bende onun peşinden gittim. Çok sürmeden şirkete geldiğimizde rahat adımlarla içeri girip çalışanları selamladım. O beni umursamıyorsa bende onu umursamamalıydım. Değişen birşey yoktu.. Olmamalıydı da, belki de en doğrusu onun yaptığıydı. Yine aptallaşan ben olmuştum.. Odama çıktığımda masamın önündeki koltuklara oturmuş bir Baekhyun görmeyi planlamadığımdan şaşkınlığın etkisiyle birkaç adım geriledim. Beni görünce gülümseyip el salladı, yutkunup bende el salladım ve içeri girdim. Ceketimi çıkarırken beni izliyor olması yüzümün kızarmasına sebep oluyordu.

" Günaydın." 

" Sana da." yerime otururken zorla gülümsedim ve kafamı tekrar eğip laptopumu açma çabalarına girdim. Zaman sanki bana inadına yapar gibi yavaş işliyordu..

" Kahvaltı yaptın mı?" 

" Ne-?.. Ah, sanırım hayır." ayağa kalkarken kendi kendine gülüyordu.

" Sanırım hayır mı? Ne yaptığını bile bilmiyor musun?" askılıktaki ceketimi alıp yanıma geldiğinde kolumdan tutup beni kaldırdı. 

" Giyin hadi, kahvaltıya gideceğiz. " Ceketimi almak yerine ona doğru ittim.

" Buna vaktimiz olduğunu sanmıyorum. Birazdan birşeyler atıştırırım zaten." Ceketi itme mücadelesini bırakıp zorla ceketi giydirdikten sonra gülümsedi.

" Lacivert sana yakışıyor." birşey söylememe izin vermeden çantamı elime tutuşturdu ve diğer eliyle elimi tutup peşinden sürüklemeye başladı. Elimi odadan çıkar çıkmaz elinden çektim . Çalışanlar veya Hyun Woo gördüğünde yanlış anlaşılmalar olabilirdi. 

" Bu gün teslimat var , uzun sürmemeli." bir yandan mırıldanırken bir yandan telefonla uğraştığımdan Baekhyun'un durduğunu görmemiş ona çarpmıştım. Bir iki adım geri çekildiğimde çoktan dışarı çıkmış arabasının önünde durduğumuzu fark etmiştim.

" Endişelenme, fazla uzun sürmeyecek." kafamı sallayıp benim için açtığı kapıdan arabaya bindim. Arabaya bindiğinde yine üzerime eğilip emniyet kemerimi benim için bağladı. Bunu kendim yapacaktım fakat aşırı hızlıydı. Derin bir nefes alıp kafamı cama yasladım ve e-maillerimi kontrol etmeye başladım. Sıradan şeyler dışında birşey göremeyince vakit geçirmek ve onunla konuşmamak adına Hyun Woo'yu aradım.

" Alo? Hyun Woo benim." 

" Bir sorun mu var efendim? Odanızda yoktunuz? Çalışanlar Baekhyun beyle dışarı çıktığınızı söyledi." kafamı kendi kendime görecekmiş gibi salladım.

" Evet öyle oldu.. Biraz işimiz çıktı önemli birşey yok." 

Yanınıza gelmemi ister misiniz? 

" Hayır hayır.. Sadece haber verdim. Biz döneriz merak etme." Bir şey söylemesini beklemeden telefonu kapattım. ' Hoşçakal ' diyecek hali yoktu ya? Konuşma daha fazla uzayamayacağı için yüzüne kapatmak zorunda kaldım. 

" Kimle konuştun?" 

" Ne?.. Ha şey, Hyun Woo. " 

" Koruman mı?" kafamı aşağı yukarı salladığımda kaşları çatıldı.

" O adamdan hoşlanmadım." 

" Hoşlanmana gerek yok zaten." yine kafamı cama yaslayıp telefonumla oynamaya başladım. Fazlasıyla tuhaf hissediyordum. Çok.. tuhaf. 

" Geldik." arabadan hızla inip geldiğimiz yere bakındım. Küçük , şirin bir çay bahçesi gibiydi.. Sadece tek bir masa vardı ve etrafı çiçeklerle süslenmişti. Fazlasıyla hoş duruyordu. İster istemez gülümsedim ve yanıma gelen Baekhyun'a baktım.

" Beğendin mi?" 

" Evet.." elimi tutup beni masaya kadar götürdü ve oturmam için sandalyeyi çekti. Şu an hislerim karmakarışık olduğundan ne yapacağımı bilemiyordum. Teşekkür edip oturduğumda o da karşıma oturdu ve birkaç garson gelip servis yapmaya başladı.

" Bence ileride böyle bir yer almalıyız kendimize.. Bak şu alana çocuklar için park kurarız, buraya da evimizi yaparız. Zaten bahçe desen çok hoş.. Ne dersin , güzel olur değil mi? " 

" Gelecek planlarına bakılırsa evleneceğin kızı bile bulmuşsun." kendi kendime gülerken Baekhyun ellerimi tuttu.

" Evet. Tam karşımda duruyor ve gülümsemesiyle beni birkez daha kendine aşık ediyor." Gülümsemem kendiliğinden yok oluyor gibiydi. Sebebi ise şu an ne hissettiğimi bilmiyor olmamdı.. Mutluluğun yanı sıra kalbim hala hayal kırıklıklarıyla doluydu.

" Baekhyun ben-.." 

" Dün olanlardan sonra bana bir şans daha vereceğini düşünmüştüm. Sanırım fazla ileri gittim, üzgünüm." bir süre sessiz kaldıktan sonra kafamı sağa sola salladım.

 " Hayır ben sadece.. bu duruma alışamadım. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum bu.. tuhaf." 

" Sadece benim yanımda ol. " kafamı aşağı yukarı sallayıp gülümsediğimde bu romantik gibi görünen anı guruldayan karnım bozmuştu. Aç olduğumda kimsey görmediğimden önümdeki yemeklerle ilgilendim bir süre. Nihayet doyduğumda Baekhyun'un garipseyerek bana baktığını gördüm.

" Eskiye göre zayıflamışsın da..? Sırrın çok yemek mi?" 

" Hayır.. Uykusuzluk." kafasını belli belirsiz sallayıp masadan kalktı ve elini uzattı.

" Sanırım artık gitmeliyiz." bende ayağa kalkıp uzattığı eli tuttum. Gerçekten tuhaf hissediyordum.. Böyle olması doğru muydu? Şu an mantıklı düşünemediğimden mi böyleydim? Gerçekten bilmiyordum ama en azından kalbim eskisi kadar acı çekmiyordu. Hayatımı mutlu olduğum yerde , mutlu olduğum kişiyle yaşamalıydım..

Bölüm Sonu

Bu bölüm geçiş bölümü olduğundan pek içime sinmedi açıkçası.. Neyse şans verdi falan filan :D Ama dur sen çocuk ben Tae'nin intikamını alıcam daha bitmedi. T.T

Ice QueenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin