Bölüm 27

2.4K 188 0
                                    

Güneş ışıklarının camından içeriye süzülüp girmesiyle aslan yüzünü sıvazladı ve yattığı yerde doğruldu. Hayretle saate baktı. Sabah olmuştu. Yeni bir gün başlıyordu. O hiç uyuyamamıştı dün gece. Düşünmesi ve halletmesi gereken şeyler vardı aklında,kalbinde.. Dün gece herşeyi tek tek düşünüp sonuca vardırmıştı.. Herşeyi halletmiş olmanın mutluluğu ile doğruldu.. Öncelikle:
Artık meleğe olan duygularının aşk olmadığını anlamış sadece basit bir hoşlantı olduğunu kendi kendine anlatmıştı. Meleğe niye bukadar taktığı ise aslında yine aslanda başlıyordu. Çünkü aslan bu yaşına kadar hiç birzaman yenilmemiş kaybetmemişti. Meleğin başka birine delicesine aşık olması onu dahada bağımlı bir hale getirmişti.. Ama bu aşk değildi yani yeni anlamıştı.
Sonra bahara olan duygularında meleğe olan duygulardan çok farklı olduğunu anlamıştı. Yani bahara duyduğu herşey hırsla ortaya çıkan şeyler değildi. Kalbinin sesiyle ortaya çıkmıştı o duygular.
Peki bunu bahara nezaman söylicekti? Şimdi söyleyemezdi... Böyle ince bir oyunun içnideyken bunu mahvedemezdi. Bu oyun bittikden sonra baharın karşısına geçip duygularını anlatıcaktı.
Sonra aklına gelenle yüzünün buruşturdu:
-Ya bahar beni istemezse?


Bahar gözlerini açtığında beyaz ayısını kollarında biraz daha sıktı. Dün gece hala ayısıyla dertleştiğine inanamıyordu. Resmen ayısına aslanl ilk günden beri olan şeyleri anlatmıştı. Duygularını ona olan hislerini..
Küçük bir kahkaha attı. Ve ayısını havaya kaldırıp ona baktı:
-Kafanı şişirdim dün değil mi? Ama napim bi sen vardın yanımda..
Sonra tekrar sıkıca sarıldı ve sessizce sordu:
-eee nediyorsun bu anlattıklarımdan sonra. Aşk bu değil mi?
Sonra gülümsedi ve kendi kendine konuşur gibi:
-Aşk tabi ya!


Duru elinde koca bavulu sürüye sürüye havaalanından çıktı. İlk defa bu kazadan sonra bu halde tek başına bir yere gidiyordu. Aslında babası da gelmek istemişti ama elbette onunla gelemezdi buraya. Baharın dedesine söylediği yalanlar bir bir ortaya çıkardı.
Bacağının acımasıyla yüzünü buruşturdu ve o acıya aldırmayarak bavulunu çekmeye çalıştı..

Kerem elindeki telefonu ile maillerine bakıyor biryandan da esniyordu. Hala sabahın köründe yollara düştüğüne inanamıyordu. Bir yandan da söyleniyordu:
-sabah sabah döktün ya yollara beni helal olsun sana aslan!

O sırada sağa doğru dönmesiyle birine çarpıpı gerilemessi bir olmuştu.
Duru çarpmanın etkisiyle duvara sertçe çarpmıştı. Başını kaldırıp kendisine şaşkınlıkla bakan adamı görünce yerinde doğruldu. Kerem kızın gözlerine bakarken durumu açıklarcasına:
-Ben üzgünüm.. göremedim sizi
Duru önce sert çıkmayı düşünsede adamın açıklamasıyla yavaşca gülümsedi:
-Önemli değil..
-Birşeyiniz yok değil mi ? Duvara çok sert çarptınız derken kerem gerçekten endişelenmişti
Duru başını hayır anlamında salladı:
-Yok iyiyim... derken önüne gelen saçları düzeltti ve başıyla selam vererek yine bavulunu çekerek yürümeye başladı..
Kerem onun yürümesiyle arkasına döndü ve farkettiği şeyle yüzünü buruşturdu. Kız koca bavulla üstelik o halde zor yürüyordu. Bir an gidip ona yardım etmek istesede bundan vazgeçti ve önüne dönüp yürümeye başladı..

-Kızım şu dantel elbiseni giy işte!
Bahar elbiseyi eline alarak incelemeye başladı. Akşam için babanesiyle kıyafetlerine bakıyordu
-Ya babane ilkokul çocuğu gibi olurum bunla ama istersen dantelli çorapta giyeyim
-Kızım dantel bu sene moda!
-Öylemi gerçekten ya?
-Öyle öyle.Saçınıda alttan topuz yaparsın. Hafif birde makyaj ...
Bahar babanesinin dediklerini gözünün önüne getirdi ve gülümsedi:
-Fena olmaz aslında... Tamam ozaman derken aşağıdan dedesinin sesi geldi:
-Bahar,duru geldi kızım!!

Kerem ve aslan bibirlerine sarılırken kerem muzipce gülüyordu:
-Gel buraya damat!
O sırada muratta merdivenelrden indi:
-Ooo kerem hoşgeldin!
-Hoşbulduk murat! Kız istemeye hı? derken kaşıyla aslanı gösterdi.
Murat gülerek başını salladı..


İlerleyen saatler her iki taraf içinde heycanlı geçmişti. akşama doğru bahar elbisesini giyinmiş duruda saçını yapmıştı. Şimdi hafifce makyajını yapıyordu.
-Çok güzel oldun bahar ya?
Bahar ona bakarak gülümsedi:
-Valla senin kadar değil. Şuraya bak gelin benmiyim senmisin derken duru utanarak yatağa oturdu:
-Ya söyleme öyle!Hem birşey yokki bende kırmızı bir elbise giydim sadece
-Bikere senin şu maviş bakışların bile yeter!
Duru gülümsedi ve sonra açmaya fırsat bulamadığı konu geldi aklına:
-Ya bahar,Dedene söylemicekmisin gerçekleri. Adam geldiğimden beri kaçkere teşekkür etti bana parayı verdiğim için..
Bahar yüzünü buruşturdu ve durunun yanına oturdu:
-Valla o konu aklımı çok kurcalıyor.. Gerçekleri öğrenirse dedem olacakları kestiremiyorum..

-Dur abicim ya derken yasemin abisinin kravatını düzeltiyordu. Aslan ise yaseminden kaçmaya çalışıyor bir yandan da masada kravatını çekiştiren kereme sesleniyordu:
-Kerem,çiçekler hazrı değil mi?
-OF aslan ya hazır!Öldürdün beni!Şu hale bak müsameleye çıkan çocuklar gibi olduk..
-Aşkım şu kravatmı takarmısın diye murat indi aşağıya!
-Hadi ama çocuklar diyerek hayat hanım çıktı mutfakdan mutlulukla. Şuan mutluluğunu anlatmaya kelimeler yetmezdi...

Kapının çalınmasıyla bahar ayaklandı ve dedesine baktı. Sezer bey torunun nu heycanlı haline güldü :
-Hadi git aç kapıyı!
Bahar gülümserken duruda sezer beyin yanına gitmişti. Nazan hanım ise baharın arkasındaydı.
Bahar kapıyı açmasıyla bir iki adım geriledi. Önden hayat hanım girdi. Bahar kibarca hayatı öptü. Sonra yasemin ve eşi girdi. Yaseminle samimice sarılırken muratlada tokalaştı. En sonda kerem ve aslan girdi.
Kerem muzurca gülümserken eliini uzattı:
-Merhaba ben kerem!
Bahar da elini uzattı:
-Bende bahar,hoşgeldin!
Aslan ise hayranlıkla bahara bakıyordu. Pudra rengi elbisesiyle çok güzel görünüyordu. Baharın gözleri aslana takılınca gülümsedi:
-Hoşgeldin!
Kerem onları kapıda bırakarak içeriye girdi ve o an gördüğü kişiyle yüzündeki gülümseme soldu. Bu sabahki kızdı.Duruda onu görmesiyle şaşkınlık yaşıyordu. Sonunda kerem sezer beyle tokalaştı ve elini duruya uzattı:
-Merhaba!
Duruda çekingence elini uzattı:
-MErrhaba,hoşgeldiniz..
-Sizde hoşgeldiniz derken gülümsüyordu kerem!

İlerleyen dakikalarda her iki tarafda daha da ısınmıştı birbirlerine. Aslan ise devamlı bahara bakıyor ve dün aldığı kararların nekadar doğru olduğunu düşünüyordu. Bahar ise aslanın kendisine olan bakışlarından utanmıştı ama hoşuna gitmiyorda değil. Sonunda babanesinin sesiyle kendisine geldi:
-Kızlar,hadi kahveleri yapın!
Bahar ve duru yavaşcaa ayağa kalkıp mutfağa yöneldiler 2 erkeğin dikkatli bakışları eşliğinde!

-Kızım sana ne biçim bakıyor bu ? derken duru fincanları yerleştiriyordu
-Ya,o benim bu halime alışkın değil ya ondan bakıyordu diyerek güldü bahar.
Duruda başını salladı. Bahar kahveleri döktü ve o sırada duru elindeki tuzluk ve karabiber şiesiyle gelince gözleri hayretle büyüdü:
-Ya hayır!
-Evet derken çoktan birine dökmeye başlamıştı duru!

Bahar,suçluluk duygusuyla salona girdi elindeki tepsi ile. Aslan ise hala yüzündeki garip sırıtışla ona bakıyordu. Yavaşca fincnaları herkese verdi. En son aslaan uzattığında ikiside bir an gözgöze geldi. Aslan uzanıp aldı fincanı:
-Ellerine sağlık!
İçince aynı şeyi düşünecekmisin bakalım derken bahar gülümsedi..

-Sebebi ziyaretimiz belli sezer bey! Bizimkiler bir adım atmışlar.. Allahım emri peygamberin kabriyle kızınızı oğlumuza istiyoruz...
derken aslanın öksürük sesleriyle hepsi ona bakmaya ve kıkırdamaya başladı..
ASlan ise haal ne olduğunu anlamamış boğazındaki derin acıyla öksürüyordu. Kerem ise kahkahalarla gülüyordu.
-Oğlum tuzlı kahve!Nasıl düştün bu tuzağa!
Aslan hala öksürürken bahara baktı ve onun gülen gözlerini görünce kendiside gülümsedi.. Bir yandan da babanesine laf yetiştiriyordu:
-Hadi babane iste!
Hayat hanım gülerek tekrar sezer beye döndü:
-Yani,allahım emri peygamberin kabriyle kızınızı oğlumuza istiyoruz torununun bakışlarını görünce devam etti:
-Hemde çok istiyoruz...
Sezer bey gözleri dolu bir halde baharına baktı.
-Baharım çok mutlu... İnşallah hep mutlu olurlar.. Aslana bakınca ona gülümsedi:
-E verdik gitti..
Yasemin neşeyle ellerini birbirine çırptı.

Yılmaz hastane koridorunda bir ileri bir geri yürüyordu. O sırada annesinin odasının önünde bir hareketlenme oldu. Kardeşi ve babasıda odanın önüne gelmişti:
-Abi noluyor?
-Bilmiyorum canım derken yılmazın sesi telaşlıydı.
Bir iki dakika sonra doktorun odadan çıkmasıyla hepsi oraya döndü. Yılmaz doktorun yüzünden anlamıştı ters birşeyler olduğunu:
-Başınız sağolsun..
Bu cümleyle üçüde şaşkınlıkla ve inanmayan gözlerle doktora bakmaya başladılar...

Bahar ve aslan ayağa kalkıp teker teker herkesin elini öptü. Bahar duruya sıkıca sarıldı. Neden böylem utlu olmuştuki? sonuçta bu bir oyun değil miydi?
Durudan ayrılınca aslan salonun ortasına gelmiş elindeki kutuyu cebinden çıkartıyordu. Aslan kutyu açınca bahar gözlerine inanamadı. Bu aslanın kendisine istanbulda taktığı ve buraya dönerken aslana geriverdiği yüzüktü. Aslan elini yavaşca uzattı. Resmen titriyordu eli. Baharda titreyen elini uzattı. Aslan yüzüğü yavaşca geçirirken herkes alkışlamaya başlamıştı. Sonunda elini hiç bırakmadan yavaşca bahara yaklaştı ve yanağına tüy kadar hafif bir öpücük kondurup geri çekildi.. İşte yine olmuştu baharın gözleri yine ışıldamıştı...

AŞK YOLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin