Bardağı eline alıp bana doğru yaklaştırdı. "Hadi benim için bi yudum en azından" diyerek bardağı bana doğru iyice uzattı.

"İstemiyorum yaa!" Diye bağırarak elini itmeye çalıştım ama gücüm yetmiyordu. Tam bardak dudağıma deyecekti ki Selim'in sesini duydum.

"Zorlama lan kızı!!"

Selim'e minnettardım. O gelmese ben ne yapardım. Etrafta da kimse yoktu. Hemen ayağa kalkıp Selim'in yanına gittim.

Oktay "Zorlarsam ne olur?" Diyerek alaycı bir bakış attı ve ayağa kalkıp bize yaklaşmaya başladı.

Çok korkuyordum. Selimin arkasına geçip kolundan tutundum.

Selim "işte bu olur!" Diyerek Oktay'a yumruk attı.

Oktay burnundan akan kana aldırmadan gıcık bir şekilde gülüyordu.

Selim sertçe elimi tutup çıkışa yöneldi. Oktay arkamızdan gelip Selim'in sırtına vurdu. Selim hızla dönüp kafa atınca yere yığıldı.

Hızla restorandan çıkıp taksi beklemeye başladık. Onun koruyucu hali hoşuma gitmişti. Selim'in yüzünü ekşittiğini gördüm. Oktay ameliyat yerine vurmuştu.

"Selim iyi misin?" Diye sordum mahcup bir sesle.

"İyiyim" dedi soğuk bir şekilde.

Onun benimle böyle konuşması içimi parçalıyordu.

Sesinden mi havadan mı bilmiyorum ama üşüdüğümü hissettim. Ellerimle kollarımı sıvazlayınca üşüdüğümü anladı ve hırkasını çıkarıp bana uzattı.

"Yok sağol" diyerek reddeddim. Kokusunun sinmiş olduğu hırkayı alırsam kokuyu aldıkça içim daha çok acıyacaktı.

"Al işte şunu" diye ısrarla uzatıca. Mecbur kabul ettim.

"Sağol ama dön de sırtına bakayım dikişlerine bir şey olmuş mu?" Dedim inatçı bir bakış atarak.

"Abartacak bir şey yok" dedi yine aynı soğuk sesiyle.

"Ya bi kere de itira etme " dedim sinirle.

Hiç bir şey demeden sırtını döndü. Sırtına baktığımda kanadığını gördüm sanırım bir iki dikişi patlamıştı.

"Ayy sırtın kanıyor. Dikişin patlamış galiba " dedim panikle.

Hemen boynumdaki fuları çıkarıp kanamayı durdurmaya çalıştım.

Selim hayretle beni izliyordu..

"Ne oldu?" Dedim. Niye öyle baktığına bir anlam verememiştim.

Kafasını iki yana sallayarak "seni anlamıyorum." Dedi. "Seni sevmeyen biri için niye bu kadar endişeleniyorsun.?"

Off bu taksi neden gelmemişti ki.. Selim cevabımı bekler gibi gözüme bakıyordu.

"Sen sevmediğin bi insan için neden endişelendiysen ben de senin için o yüzden endişeleniyorum." Diye kaçamak bi cevap verdim.

Neyse ki taksi gelmişti. Selimin bir şey demesine fırsat vermeden taksiye atladım.

***

Eve döndüğümüzde Özgür ve Can uyumuştu.

Kainat ve Can Selimle konuşmuyordu.

Kainat "Şebnem nerde kaldın?" Dedi Selime bakmadan.

Üstümdeki hırkayı görünce ters bir bakış attı.

Benim yüzümden Selimle küs kalmalarını istemiyordum.

"Kainat" dedim kanepeye oturarak. "Selim hayatımı kurtardı bu gün. "

"Nasıl yani?" Dedi yan gözle Selime bakarken.

Olanları anlattığımda çok şaşırmışlardı ve Kainat Selimi affeder gibi olmuştu. Selim sessizce bizi dinliyordu.

Kainat "Pislik Oktaya bak sen!!.. Ama zaten en başında gıcık olmuştum da arkadaşın diye bir şey diyememiştim" deyince Selim hafifçe güldü. O da en başında gözünün tutmadığını söylemişti. Eminim buna gülmüştü.

Almila elimdeki kanlı fuları görünce şaşırdı.

"Bu fulara kan nereden geldi?" Diye sordu merakla.

"Oktay vurunca Selim'in ameliyat yeri kanadı da kanı bunla durdurduk." Dedim.

Selim sohbetten sıkılmış olacak ki "Neyse iyi geceler" diyerek ayağa kalktı.

Tam salondan çıkacaktı ki.

"Selim.." diye seslenince durup bana döndü. "Her şey için teşekkürler" diye gülümsedim.

Hafif gülümseyerek başını salladı. Hemen yanına gidip hırkasını uzattım. "Hırka içinde" dedim sevimli görünmeye çalışarak..

Niye böyle yapıyorum bilmiyorum. Ama sanırım bu gün ki yaptıkları için ..

Hırkayı aldı. İfadesiz bir yüzle "önemli değil" diyerek odasına yöneldi.

Gece boyunca Selimden bahsettik kızlar bazen böyle davrandığım için bana kızıyordu bazen de hak veriyordu.

Sabaha karşı kendimi uykunun huzurlu kollarına teslim ettim.

***

Sabah erkenden uyandım ve kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa girdim. Omlet yapıp sofrayı hazırladığımda tek tek uyanmaya başladılar.

Özgür "Oo Şebnem erkencisin bu gün" dedi gülerek.

Gülümsedim.

Hepsi omleti çok beğenmişti.

Kahvaltıdan sonra Özgür "Bu gün hep beraber bir yerlere gidelim mi?" Diye sordu.

Can "Bize uyar" dedi gülerek Kainata bakıp.

Kainat da gülerek kafasını salladı.

Selim bu halde dışarı çıkamazdı. Her ne kadar beni sevmediğini söylesede onu tek bırakmayı istemiyordum.

"Ben gelemem" dedim.

Kainat "yaa çok eğleneceğiz." Diye dudaklarını aşağı sarkıttı.

Almila "evet yaa niye oyunbozanlık yapıyorsun" diye sitem etti.

Sanki tek gitmeye benmişim gibi görünüyordu. Selimden ses çıkmıyordu. Ona doğru dönüp bi şey demesini bekliyordum.

Can "evet Şebnem ya niye gelmiyorsun?" Diye ısrar edince.

"Başım ağrıyor. Uyuyacağım " diye bir yalan uyduruverdim.

Selim hala bi şey dememişti. Yoksa gidecek miydi?

O sırada telefonuna gelen mesaja baktıktan sonra "kusura bakmayın ben de gelemeyeceğim" dedi.

Öyle deyince içim rahatlamıştı. Ama neden mesaja bakınca gitmeyeceğini söylemişti? Yoksa... Yok daha neler!

Almila "off kaldık dördümüz. Sen niye gelmiyorsun, senin de mi başın ağrıyor?" Dedi kıkırdayarak.

Almilaya ters ters bakıp Selime döndüm. Ne cevap vereceğini merak ediyordum.

"Yok" dedi Selim duraksayarak "Naz'la buluşacağım"

Yorumlarınızı bekliyorumm ;)

3 Kız 3 ErkekTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang