Sürpriz

200 16 3
                                    

Kainat ağlamaklıydı. Onu kanepeye oturtup panikle Selim'i aradım.

"Selim.. hangi hastahanedesiniz? Neyi var Can'ın?"

"Şebnem ben bir taksi gönderiyorum sizi buraya getirecek."

"Kötü bir şey yok değil mi?"

"Yok yok korkmayın. 10 dakika sonra gelir taksi."

"Tamam canım."

Telefonu kapattım kızlar meraklı gözlerle bana bakıyordu.

"Kızlar korkacak bir şey yokmuş. Selim bizi alması için bir taksi gönderecek."

"Niye kendisi almıyor da taksi gönderiyor. Acaba Can çok mu kötü?"

"Panik yapma Kainat. Selim'in sesi kötü değildi. Bir şey gizlese anlardım ben."

***
Taksiye bindik. Fakat hastaneye doğru gitmiyorduk. "Pardon.. hangi hastanedeler?"

"İsmini bilmiyorum ama az kaldı. "

"Yakınlarda hastane yok ki."

"Geldik."

Arabadan indik, şaşkınlıkla etrafa baktım. Hastane falan yoktu. Sadece ağaçlar vardı.

"Hastane nerede?"

"Şebnem.."

"Selim.. ne oluyor? "

"Hadi gelin."

Kainat ağlamaya başladı. "Yoksa Can'a bir şey mi oldu?"

Selim cevap vermeden ilerledi biz de peşinden...

Gördüğümüz manzara karşısında şaşkınlıkla bakakaldık.

Yemyeşil çimlerin üstünde bir örtü ve çeşit çeşit yiyecekler, etrafta rengarenk balonlar ve minderler, yerlere serpiştirilmiş güller... Her şey o kadar güzeldi ki.

Can ve Özgür de oradaydı. Kainat Can'ın iyi olduğunu görünce koşup sarıldı. Almila da Özgür'ün yanına gitti.

"Hepsi numaraydı demek" dedim.

Selim güldü. "Nasıl?"

"Bayıldım.. harika olmuş."

Kainat "Ya başka bi numara yapsanız olmaz mıydı? Çok korkuttunuz." diye söylendi.

Can güldü. "Demek çok korktun."

"Korktum tabi."

Özgür her zaman ki gibi yemek düşünüyordu. "Hadi artık yemeğimizi yiyelim."

Almila omzuna vurdu. "Of Özgür ya şu durumda bile yemek mi düşünüyorsun."

"Aşkım açık hava acıktırdı." deyince hepimiz gülmeye başladık ve Özgür'e hak vererek yemeğe başladık.

Her şey o kadar güzeldi ki hayranlıkla etrafı inceliyordum. Selim, Can ve Özgür işaretleşiyordu.

"Ne oldu Selim?"

"Şey..."

"Ne oluyor yaa? Siz bir şey çeviriyorsunuz!"

Üçü birbirine baktı ve "Üç.. iki.. bir.." diye sayıp ceplerinden yüzük çıkardılar. "Benimle evlenir misin?"

Böyle bir sürprizi gerçekten beklemiyordum. Üçümüz de duygulandık ve göz yaşlarımıza engel olamadık. Aynı anda "Evet!!" diye bağırdık. Göz yaşları içinde Selim'e sarıldım. Selim göz yaşlarımı silip yüzüğü parmağıma taktı.

"İnanmıyorum size yaa.. ne kadar uğraşmışsınız, ne planlar yapmışsınız." dedi Kainat.

"Ya en azından böyle önemli bir şey olduğunu deseydiniz hazırlanırdık. Şu halimize bak!"

Güldüler. Selim "Sen her halinle güzelsin canım.. Ama böyle düşüneceğini bildiğim için onu da ayarladım." deyince anlamayan gözlerle ona baktım.

Selim elimden tuttu ve "Hadi gelin." diyerek bizi ufak bir kulübeye götürdü. Üç tane elbise ve makyaj malzemeleri vardı.

"Selim inanmıyorum sanaa!!" diye zıpladım.

"Benim süslü sevgilim" dedi gülerek ve yanağıma bir öpücük kondurdu. "Siz hazırlanın."

Siyah beyaz sade mini elbiseyi giydim ve makyajımı yapmaya başladım. Kainat çiçekli bir elbise, Almila da yeşil elbiseyi giymişti. Hazırlanıp dışarı çıktık. Özgür, Almila'ya "Almiloşum gel bak sana salıncak hazırladım" dedi ve Almila'nın elini tutup götürdü.

Selim "Hadi Şebnem biz de sandala binelim." dedi.

"Sandal mı?"

"Evet.. beğenmedin mi?"

"Yok çok beğendim hadi gidelim."

Sandala bindik. Selim güldü. "Biraz yorulacaksın kürek çekmekten."

"Ben mi yorulacağım? Sen daha Şebnem Gürsoy'u tanıyamamışsın canım." diye güldüm.

"Öyle mi? Hadi bakalım."

Kürek çekmeye başladım ama düşündüğümden daha zordu.

"Ne oldu yoruldun mu?"

"Yoo hiç yorulmadım."

"İyi.. öyle olsun."

Bir kaç kez daha çektikten sonra pes ettim. "Selim... yoruldum.."

Güldü. "Aa Şebnem Gürsoy'a yakışmadı hiç."

"Seliim!!"

"Tamam tamam.. zaten artık kürek çekmene gerek yok.. burda kalabiliriz biraz."

Etrafa göz gezdirdim. Her taraf mavi ve yeşildi.. Şehrin kalabalığından uzakta doğayla içiçeydik.

"Çok huzurlu değil mi?"

Selim'e bakıp gülerek başımı salladım. "Evet..."

"Acaba evlenince böyle bir yerde mi otursak. Şehirden, insanlardan, trafikten vee alışveriş merkezlerinden uzak."

"Yaa alışveriş merkezinden de mi?"

Güldü. "Evet.. hani huzurluydu burası."

"Evet huzurlu ama asıl huzur alışveriş merkezlerinde canım."

"Öyle mii.. ben olmasam da alışveriş merkezi olsun yani?"

"Ya Selim öyle mi dedim ben." diyerek kollarımı göğsümde kavuşturdum.

"Tamam canım şaka yapıyorum." diye yanağıma bir öpücük kondurdu.

Başımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım ve kuşların sesini dinlemeye başladım. "Her şey çok güzel.." diye mırıldandım.

"Sen daha güzelsin."

Gülerek sarıldım.

Telefonum çaldı. Arayan babamdı.

"Efendim baba."

"Kızım gelmiyor musun?"

"Geleceğim bugün."

"Annen bir sürü hazırlık yaptı seni bekliyoruz.. fazla gecikme."

"Tamam."

Oradan ayrılmak istemiyordum. "Selimm babam geç kalma dedi ama ben buradan ayrılmak istemiyorum."
"O zaman şimdi gidelim ben seni getiririm yine buraya."

"Ama sık sık gelelim."

Güldü. "Tamam."

Bizimkilerin yanına döndük. "Babam çağırdı gitmemiz gerekiyor."

"Yaa ama burası çok güzell!"

"Ben de hiç gitmek istemiyorum Almilacığım ama mecbur."

Özgür "Siz Selimle gidin o zaman biz biraz daha duralım."

"Olur.. ama ben gitmeden gelin vedalaşalım."

"Tamam."

***

Arkadaşlar yakında final yapmayı düşünüyorum.

Kalbimdeki Sen hikayemi de okursanız sevinirim. :)

Vote ve yorum unutmayın lütfeen 😊

3 Kız 3 ErkekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin