10. Bölüm - Bilinmeyenler

70 12 3
                                    

-Selam James
-Selam patron
-Durumlar nasıl? Kız halledebiliyor mu işleri ? Zorluk çıkarttı mı ?
- Hayır patron. Ben hallediyorum.Sen burayı merak etme. Diğer kızı ne yaptın? Onunla ne yapacağını gerçekten merak ediyorum.
- Sen burayı düşünme James! Sana verdiğim görevi tamamla.Clevland'dan sonra Los angelles' a geç ve asıl vurgunu yap. Senden tek isteğim bu. Eğer o kız işini görmezse, kurtul yeni birini al yanına.
- Hayır patron Sandra ile hiç bir sorunum yok. Sen bizi merak etme. Hoşçakal.
James Sandra'yı ortadan kaldırmayı hiç düşünmemişti. Bu işi yapamayacağını bile bile, onu seçtiğini söyleyip Henry ' i zor da olsa ikna etmişti. Şimdi daha da dikkatli olması gerekiyordu. Henry'nin gözüne batacak bir salaklık yapmaması lazımdı.Biliyordu ki Henry, Sandra'ya acımaz siler atardı. Bu James'in isteyeceği en son şey olurdu. Düşüncelerden sıyrıldı ve görevi tamamlamak için Sandra'nın yanına gitti.
*****
Henry Amsterdam'da ki tüm bağlantıları araştırmış. Üç yıl boyunca en çok emeği Bishop ' un başına gelenleri çözmek için vermişti. Isabelle'in karşısında bu şekilde çıkması tesadüf olamazdı.Bu hayatın Henry için hazırladığı güzel bir süpriz olmalıydı. Isabelle'in yattığı odaya doğru ilerledi. Ona anlatacaklarını anlatacak.Bir an once kafasında kurduğu planlara başlayacaktı.
Henry kararlı bir şekilde odanın kapısını araladı.

-Günaydın Isabe...

Isabelle elindeki vazoyu Henry'nin kafasına indirdi. Bunu yaparken eli bir an olsun titremedi. Çünkü kendi hayatını ne olursa olsun geri kazanmalıydı.Bu aralar ruh hali hep değişkendi. Bir an ölmek isterken, başka bir an kanının son damlasına kadar yaşamak istiyordu. Yerde kanlar içinde yatan Henry ' e şöyle bir baktı.
- Sana hiçbir şeyden korkmadığımı söylemiştim gerizekalı!!

Henry ' e alayla bir gülümse attıktan sonra bir an da yüz ifadesi ciddilesti. Bu fırsat bir daha eline geçmeyebilirdi. Tüm sinirini çıkarırcasına yerde boylu boyunca yatan adamı tekmelemeye başladı. Isabelle hırsına yenik düşmüş bir şekilde yerde yatan adamı öldürmeye niyet etmişti. Şu an Henry'nin ölmesi değil Isabelle'in burdan kaçması gerekiyordu. Henry yediği darbelerin acısıyla, yarı baygın bir inleme çıkardı dudaklarından. Isabelle bir an nasıl bir durumda olduğunu idrak etti. Hızlı bir şekilde Henry'nin ceplerini karıştırmaya başladı. Cüzdanında ki tüm parayı aldı. O sırada yere düşen kimliğe gözü ilişti.
Bouchard...Henry Bouchard...Bu soyad çok tanıdıktı. Isabelle kimliği, paraları ve araba anahtarını aldıktan sonra, Henry'nin başına bir darbe daha indirdi. Odanın kapısını dikkatlice araladı. Şimdilik sakin görünüyordu. Ama ilerisi güvenli olmayabilirdi. Geri döndü Henry'nin silahını da aldı. Üzerindeki ağırlık, elinde tuttuğu metalin ağırlığı mı yoksa yaşadıklarının ağırlığı mı bilmiyordu. Ama kolları ve bacakları işlev göstermeyecek gibi titriyordu. Derin bir nefes aldı. Paraları ve kimliği sütyenine sakladı.Elinde silahla ilerlemeye başladı. Garajdan eve çıkana kadar her yeri hafızasına kazımıştı. Bunun için kendini kutlamalıydı. Şiddete meyilli bir kadın olmamıştı hiç bir zaman. Ama son günlerde burda yaşadıkları mecburi olarak şiddete itiyordu. Eğer karşısına biri çıkarsa o tetigi çekebilir mi ondan da emin değildi. Bunu bekleyip görecekti. Köşeden döndüğü sırada iki adamın konuştuğunu gördü. Hızlı bir şekilde düşünmesi gerekiyordu. Ne yapmalıydı ? Yaklaşık bir buçuk dakika düşündü. Ama bu süre bile o kadar geciktirirdi ki herseyi. Silahı beline koydu ve nefesini düzene soktu.
- Pardon beyler
-Senin ne işin var bu koridorda! Dedi kilolu olanı.
- Beni bay Henry gönderdi. Telefonlarınıza ulaşamıyormuş ve cok sinirliydi. Kendi gelecekti.Ama ben yürümek isteyince beni gönderdi.
Isabelle söylediği yalanın ne kadar aptalca olduğunun farkındaydı. Adamlar inanmayan tavırla birbirlerine baktılar. Sonra uzun boylu olan telefonu eline aldı.Henry'den gelen mesajı gördü. Herkesi toplantı odasında bekliyormuş. Adamlar panikle toplantı odasına doğru koşmaya başladılar. Isabelle ise şaşkınlıkla adamları izliyordu. Bu planın tutmasını hiç düşünmemişti. Korumaların hepsi böyle aptalsa işi çok kolay olacaktı. Rehberde olan herkese aynı mesajı iletti. Önce asansörle inmeyi düşündü. Ama yakalanma ihtimali çok yüksekti. Köşe de bulunan yangın merdiveni dikkatini çekti. Bunun daha güvenli olacağı kesindi. Kapıyı açtı ve hızla merdivenden inmeye başladı. Merdivenlerin sonuna geldiğinde göğsünde bulunan telefon çalmaya başladı. Kesin adamlar arıyordu. Toplantı odasında Henry ' i goremeyince bir terslik olduğunu anlamış olmalılardı. Isabelle otoparka doğru koşmaya başladı. Tüm görevliler toplantı odasında olduğundan Isabelle rahat bir şekilde koşuyordu. Otoparka girdi anahtarın düğmesine bastı. Işığı yanan siyah arabaya doğru koştu. Arabaya bindi ve şoför koltuğuna oturdu. Telefonu kontrol etti. Korumalardan gelen bir mesajı gördü.
- Sana tanrıyı sorgulatacağımı söylemiş miydim Isabelle Jo ?

KAYITSIZ ŞARTSIZWhere stories live. Discover now