3. Bölüm

228 22 5
                                    

Josh haklıydı onları kendimden ben uzaklaştırmıştım. Ama beni bu duruma getirenler de onlardı.Hayatinin bir anda tersine dönmesini hemde kendi suçu yokken kim kabullenebilirdi. Telefonu kapattıktan sonra kendime gelebilmek için buz gibi suyun altına girdim.Bugun dedim kendi kendime bugün herseyden sıyrıldığım gün olacak...

3 Sene Önce

-Bugün çok güzelsin Bell
-Seninde aşağı kalır yanın yok Josh.Mezuniyet partisinin gözde çocuğu sen olacaksın.

Deyip göz kırptıktan sonra Josh ın gri renkteki Volvosuna doğru ilerledik. Bugün mezuniyet balomuz vardı hepimiz yeni hayatımıza doğru yol alıyorduk. Otelin balo salonuna doğru ilerlerken Josh ile ilk gunlerimizi hatırlayıp gülmeye başladık.Josh ile kayıt günü tanınmıştık. Ikimizde kayıt tarihinin son gününe tüm işlemleri bırakmış telaşla kosturuyorduk. Josh kendi bölüm sekreterliginden elinde ki su sisesini kafasına dikerek çıkıyordu.Ben elimde ki evrakları kontrol ederken, Sakar Josh bana çarpıp suyu tüm kayıt evraklarımın üzerine dökmüştü.

-Önüne baksana moron
- Ya asıl sen önüne bak 4 göz.Bos arazi de yürür gibi daracık koridorda yürüyorsun.

Sinirden avuc iclerim terlemis.Karsimdaki densiz çocuğa ne yapsam diye bakarken mahvolmus evraklarımı toplamaya çalışıyordum.Iste Josh ile tanismamiz böyle olmuştu.

Arabadan inip Josh ın koluna girdim.Her zaman ki gibi göz alıcıydı. Siyah takım elbisesi, siyah gömleği koyu yeşil kravatı,koyu yeşil cep Mendili benim giydigim uzun saten yeşil elbiseyle aynı renkteydi.Özenle geriye taranmış saçlarıyla beni benden almakta üstüne yoktu.Birden duraksadı.Bal rengi gözlerini gözlerime çevirdi.Ben onun gözlerine bakakalmisken içimden birseyler akıp gidiyordu.Sag elinin tersiyle yanağımı okşadı. Gözlerim kapanmış bir halde o anın tadını çıkarırken ne kadar doğru bir seçim yaptığımı düşünüyordum. Josh çoğu kızın hoslanmayacagı türden bir erkekti. 175 boyunda, Kestane saç rengi bal rengi gözleri yuvarlak yüz hatları ve hafif sakallı cenesiyle sıradan bir erkekti onlara göre.Ama bana göre paha biçilmez. Bu kızları anlamiyordum.Cool takılıp hiç bir işe yaramayan kendilerine bir hiç gibi davranan erkeklerde ne buluyorlardi.Sadece popüler baba parasıyla kendi emekleriymis gibi hava atıp tüm o salak kızları peslerinde kosturmaları yok mu deli oluyordum. Itiraf etmek gerekirse gerçekten de yakışıklı oluyorlardi. Ama benim için saygı herseyin başında geliyordu ve bu tabumu yıktırmaya niyetim yoktu.

-Seni seviyorum Bell
Bu cümleyi hayatımın sonuna kadar duysam bıkmazdım.
-Bugün yepyeni bir hayata başlıyoruz.4 yıldır birbirimizi tanıyoruz.Mutlu olduğumuz kadar kavga ettiğimiz zamanlarda oldu.Ama seninle yaşadıklarım benim için çok değerli.
-Ben de seni seviyorum Josh ve emin ol sana en kızgın olduğum zamanlarda bile sana olan sevgimde hiç bir degisiklik olmadı.

Josh ile çok zor zamanlar geçirmiştik. Mutlu olduğumuz anlar uzuldugumuz anların 3 te 1 i kadardı.Ama bu garip bir şekilde bizi birbirimize başlamıştı.Josh ellerimi bırakıp karşıma geçti.Ceketinin eteklerini duzellettikten sonra boğazını temizledi. O anda arkamdan ne ara geldiğini bile duymadığım Barney beni omuzlarımdan tutup getirdiği sandalyeye otutturdu. Ne olduğuna anlam veremiyordum. Şaşkınlıkla etrafıma bakarken Barney beni tam ters yöne çevirdi.Bu bu olamazdı. Biraz önce kapı girişi bombosken şimdi karşımda askeri geçit törenindeki gibi düzenle sıralanmış üzerinde takım ve abiye olan okul arkadaşlarım karşımda duruyordu.Bir anda Josh ve benim şarkım çalmaya başladı. Beautiful day. Karşımda ahenkle dans eden arkadaşlarıma bakakaldım. Ben şaşkınlıkla etrafa bakinirken, Barney beni Josh ve benim şarkımda modern dans yapan çiftlerin arasından geciriyordu.Onumden hızla geçen çiftlerin ellerinde bu kez fon kartonu büyüklüğünde Josh ve benim fotograflarimiz vardı.Mutlulukla ellerimi ağzıma kapattım ve Barney nin ilerlediği yolu izledim.Karsimda Josh tüm güzelliğiyle duruyordu.Barney beni ayağa kaldırdı müzik durdu.Josh gülen gözleriyle bana doğru geldi.Önümde diz çöktü.Tanrim ben böyle bir anı hakedecek ne yaptım.Lutfen zaman dursun sonsuza kadar bu şekilde kalabilirim diye içimden geçirirken Josh cebinden lacivert bir kutu çıkardı.

-Isabelle Jo. Hayatta tanıdığım en inatçı en dediğim dedik ve en sinirli insan.Tanıstığımız günden bu güne hep yanyanaydık. Bu okula birlikte başladık ve birlikte bitiriyoruz. Sana olan aşkım kelimelere sığmaz.Simdi sana sormak istiyorum güzel sevgilim bir ömür boyu benim gönül tahtimin kraliçesi olur musun ?

Josh ı ellerinden tuttuğum gibi ayağı kaldırdım ve dudaklarına sarıldım. Bu suan verebileceğim en güzel cevaptı. Etrafta gelen alkış ve ıslık sesleriyle iyice sıkı sıkı sarıldım Josh a eğer yapabilseydim şu an göğüs kafesimin içine onu hapseder bir daha da çıkarmazdım. Birbirimizden zorla ayrıldıktan sonra Josh yüzüğü parmağıma taktı el ele tutusup balo salonuna doğru ilerledik hiç ayrılmamak üzere.Yani ben öyle sanıyordum.
Müziğe kendimizi kaptırmış çılgın gibi dans ediyorduk.Barney ve Taylor tekila bardaklarini karşılıklı dizmisler. En çok kim icebilecek diye iddiaya giriyorlardı. Taylor yüzünü eksitti. Barney;
-İddianın galibi şimdiden belli gençler :)

Barney nin bu sözüyle gaza gelen Taylor 5 shot fazladan içti ve direk lavaboya koştu. Iddianin galibi Taylor...

Balo bittikten sonra toplu fotoğraf çekimleri başladı.Taylor fotoğrafların hepsinde dağılmış bir şekilde çıktı. Arabalara doğru ilerledik Barney ve Taylor, Barney nin arabasına.Josh ve ben, Josh ın arabasına bindik. Hepimiz evlerimize gidip üzerimizi değiştirdikten sonra yola doğru koyulduk.Yolda giderken yağmur yağmaya başladı ve hepimizin ağzından dökülen tek bir şarkıydı. Here comes the rain again....






Arkadaşlar bu benim ilk hikayem ve oldukça heyecanlıyım. Görüş ve önerileriniz benim için çok önemlidir. Hikayemi okuyan herkese teşekkür ederim. ..:)

KAYITSIZ ŞARTSIZWo Geschichten leben. Entdecke jetzt