“Hiçbir işe yaramıyorsun, Jaehyun. Bari bir işin ucundan tut.”
Jaehyun sırıttı. "Ben motivasyon sağlıyorum. Moral veriyorum."
Tam o anda Taehyung’un gözü Jaehyun’un boynuna takıldı. Ucuz bir ip ile boynuna bağladığı şey... Hayır, bu olamazdı. Gözleri bir anda büyüdü. Kafasını hafifçe yana eğdi, daha net görebilmek için. Siyah, hafif morumsu renkli, deriyle kaplı bir şeydi. Ve ucunda diken benzeri yapılar vardı.
Bu... yaratığın kuyruğuydu. Dün gece sığınağa saldıran o yaratıklardan birine ait.
“Bu... bu da ne?!” diye sordu Taehyung dehşetle.
Jaehyun kolyeyi tuttu, avucunun içinde salladı ve sırıttı.
“Kuyruğundan bir parça. Geçen bacağıma saldırdı oruspu çocuğu. Tabi kaslı bacağımı çekemeyince pes etti. Bende bıçakla böldüm onu bir amip gibi. Koptuğunu görünce bacağımdan çekip aldım. Bir kolye yaptım. Güzel değil mi? Anı olarak saklayacağım.”
Taehyung bir adım geri çekildi. Midemsi bir tiksinti ile karışık korku dalgası yüzünden okunuyordu. “Sen... delisin. O şey... virüs taşıyor olabilir. Ya da aktif olabilir! Bu bir parça değil, bir tehlike!”
Jaehyun omuz silkti. “Zaten her şey tehlike burada. Biraz heyecan lazım, değil mi?”
Tam o anda koridorda ayak sesleri duyuldu. Namjoon’un ağır ve kararlı adımları yankılandı. Bir dosya koltuğunun altına sıkıştırılmış, sol eliyle alnını ovuşturuyordu. Dalgın gözlerle etrafına bakındı. Birini arıyor gibiydi. Sonra gözleri Jaehyun’a takıldı.
“Jaehyun!” diye seslendi.
Jaehyun gözlerini kıstı. “Yine ne oldu? Uyandım işte...”
“Laboratuvara acil olarak izotonik çözeltisi ve 3 adet steril tüp lazım. Hemen getirebilir misin?”
Jaehyun başını hafif yana eğdi, gözlerini devirdi.
“Bunun için mi dışarı mı çıkacağım yani? Niye hayatımı tehlikeye atayım?” dedi ukala bir tavırla.
Namjoon’un yüz ifadesi sertleşti. Tam ona çıkışacakken birden gözü Jaehyun’un boynuna takıldı. Gözleri o ucube kolyeye kaydı. Rengi, doku yapısı... bir hayvana ait olmadığı çok açıktı.
“Boynundaki şey… yaratığın parçası mı?” dedi, gözleri büyüyerek.
Jaehyun gülümsedi, sanki övünüyormuş gibi. “Aynen. Dün gece bana saldırırken kopardım. Taze taze... Kendim yaptım. Yetenekliyimdir.”
Namjoon birkaç adım yaklaştı. Bakışları keskinleşmişti. “Onu hemen bana vermen gerek.”
“Hayırdır? Kıskandın mı? Yaparsın sen de bir tane.”
“Ciddi söylüyorum. Bu biyolojik bir tehlike olabilir. Virüs ya da organizma taşıyor olabilir. Laboratuvara götürmem gerekiyor. Bu şaka değil.”
Jaehyun biraz geri çekildi. “Hayır, benim. Süs için taktım. Hem kimseye zarar vermiyor.”
Namjoon’un sabrı taşımaya başlıyordu. “Sen neyin içinde olduğunun farkında değilsin. O şeyin hücresel yapısı hâlâ aktif olabilir. Bağışıklık sistemin çökerse, o zaman yaratıklara katılma sırası sana gelir. Onu ver.”
Jaehyun’un sırıttığı yüz ifadesi bir anlığına duraksadı. Sanki söylediklerinin ağırlığı altında kalıyordu ama bunu göstermek istemedi. Elleri kolyenin ucuna gitti ama çözmedi.
“Yani diyorsun ki... bu... beni bir yaratığa dönüştürebilir?” dedi, boğazını ovuşturarak.
Namjoon başını yavaşça salladı. “Evet. Ve o dönüşüm başladığında, seni durdurmak zorunda kalırım.”
VOUS LISEZ
broken dawn ㄨ yoonmin
FanfictionYıl: 2147 Dünya, 20 yıl önce uzaydan gelen bilinmeyen bir varlık türünün istilasına uğradı. Bu yaratıklar, iğrenç, hızla çoğalan ve insana saldıran canlılar-şehirleri, kıtaları yok etti. İnsanlık, hayatta kalabilmek için yer altı tesislerine, labora...
Part 6
Depuis le début
