Yıl: 2147
Dünya, 20 yıl önce uzaydan gelen bilinmeyen bir varlık türünün istilasına uğradı. Bu yaratıklar, iğrenç, hızla çoğalan ve insana saldıran canlılar-şehirleri, kıtaları yok etti. İnsanlık, hayatta kalabilmek için yer altı tesislerine, labora...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sığınak sabahın ilk saatlerinde sessizdi. Yoongi, harita odasında bir şeyleri inceliyordu. Birkaç gün önce doğu cephesindeki enerji sinyallerinde garip bir titreşim fark edilmişti. Eski bir güç istasyonundan gelen sinyal aniden yükselmiş, sonra tekrar kaybolmuştu. Bu durum ya bir tuzaktı ya da büyük bir fırsat.
Görevi kime vereceği konusunda pek de zorlanmadı.
"Taehyung. Jungkook. Hazır mısınız?"
İkisi de kapıda bitiverdi.
Taehyung'un saçları karışıktı, sanki uyanalı sadece on saniye olmuştu. Üzerinde eski bir kargo ceket, sırtında kocaman bir çanta.
Jungkook ise her zamanki gibi düzenliydi. Sıkıca bağlanmış botlar, dikkatlice sarılmış bilek korumaları ve tabii ki yüzündeki ciddi ifade.
Jungkook kaşlarını çatıp döndü. "O ne hal? Saçını taradın mı sen bugün?"
"Taradım. Ruhumla."
"Of..." Jungkook, başını hafifçe eğip derin bir iç çekti. "Lider, görevi verin lütfen. Bu adamla vakit kaybedemem."
Yoongi, harita üzerine eğildi. "Eski Jeongdong Enerji İstasyonu'na gideceksiniz. Dünkü sinyal oradan geldi. İçeriye sadece kısa süreli girin. Gerekirse sistemin hafızasını alın. Tehlike varsa geri çekilin. Anahtar: GÖR ve KAÇ."
Taehyung elini havaya kaldırdı. "Kaçma kısmını ben alıyorum!"
Jungkook başını çevirdi ve elinin tersiyle Taehyung'un kafasına hafifçe vurdu. "Seninle çalışmak bir savaş gibi. Ama düşmana karşı değil, kendi aklımı korumaya çalışıyorum."
"Bu aşk gibi bir şey mi Jungkook? Savaş, tutku, krizler..."
"Allah'ım sabır..."
Yoongi gülümsedi ama göstermemeye çalıştı. "Hadi gidin. Eunmi sizi dış kapıya kadar geçirecek."
Taehyung'un gözleri parladı. "Eunmi geliyor mu?"
Ve tam o sırada, kapının yanından cıvıl cıvıl bir ses yükseldi: "Ben buradayım!"
Eunmi'nin gelişiyle oda biraz daha aydınlandı. Üzerinde sarı kapüşonlu ince bir mont, yüzünde her zamanki sıcacık gülümsemesi vardı. Onun olduğu yerde sessizlik bile enerji kazanıyordu. İnsanlar onunla konuşunca kendini güvende hissediyordu. Ve evet, Taehyung ve Jungkook'u ayırmakta da ustaydı.
Eunmi kıkırdadı. "Pekâlâ. Ekipmanlarınızı alın, ben de dış kapıya kadar size eşlik edeyim. Dışarısı bu sabah garip bir sessizlikte."
Üçlü sığınağın ana kapısına ilerledi. Dış dünya hâlâ loş, kasvetli ve griydi. Gökyüzü bulanık, uzaklardan gelen uğultular ürkütücüydü. Hava yoğun ama sessizdi. Sanki nefes almak bile yankı yapıyordu.