Part 3

126 18 8
                                        

Kapının önünde durdu

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.


Kapının önünde durdu. Yoongi'nin odası... Sığınağın en uzak noktasındaki bu metal kapı, Jimin'in kalbinde garip bir çarpıntı yaratıyordu. Parmakları kapının yüzeyine hafifçe değdiğinde, soğukluk tenine işledi. Dışarının soğuğundan çok, içeride olacaklar korkutuyordu onu.

Derin bir nefes aldı.

Kapı, hafif bir hışırtıyla açıldı. İçerideki hava yoğun ve sessizdi. Odaya adımını attığında, karşısındaki masa başında oturan adamla göz göze geldi. Yoongi.

Siyaha yakın gri saçları yüzünün hatlarını daha da keskinleştiriyordu. Gözlerinde sert bir ifade vardı ama altında bir yorgunluk gizlenmişti. Ellerini masaya dayamış, onu dikkatle izliyordu.

"Gel," dedi kısa bir ses tonuyla.

Jimin sessizce içeri girdi ve kapı kendi kendine kapanırken odanın sessizliği daha da belirginleşti. Ayakta kalakaldı. Nereye oturacağını sormadı, Yoongi de göstermedi.

"Adın Jimin, değil mi?" diye sordu Yoongi, dosyasına göz atarken. Ama sayfalarda bomboşluk vardı. Ne yaş, ne doğum yeri, ne geçmiş. Hiçbir şey. Hatta sağlık raporları bile diğerlerine göre eksikti.

"Evet..." dedi Jimin, hafifçe başını sallayarak. "Ama başka bir şey bilmiyorum."

"Bunu daha önce de söyledin," dedi Yoongi gözlerini onun yüzüne kaldırarak. "Herkesin geçmişi var, Jimin. Senin hiç mi yok?"

Jimin'in gözleri bir an boşluğa kaydı. Yoongi'nin bu sorusu, her gece rüyalarında yankılanan karanlık sesleri anımsattı ona. Hatırlamaya çalıştıkça daha da bulanıklaşan görüntüler, çığlıklar, bir duvar... Ve boynundaki kolyenin içindeki küçük kristalin soğuk dokunuşu.

"Hatırlamıyorum," dedi basitçe. "Gerçekten. Hiçbir şey..."

Yoongi sandalyesinde geriye yaslandı. "Yalan söylemiyorsun," dedi. Tonunda şaşkınlık yoktu. Ama huzursuzdu. "Ama bu daha kötü. Bilmemek... Geçmişin olmadan burada ne kadar kalabilirsin, bilmiyorum."

"Zaten ben... nereye ait olduğumu da bilmiyorum," dedi Jimin, sesi neredeyse fısıltıya dönüşerek.

Odada bir an sessizlik oldu. Sadece havalandırmanın uğultusu ve uzak koridorlardan gelen yankılar duyuluyordu.

Yoongi gözlerini Jimin'in boynundaki kolyeye kaydırdı. "Bu kolye..."

Jimin elini istemsizce kolyesine götürdü. "Tek hatırladığım şey bu."

"İnceledik," dedi Yoongi. "Ama içindeki kristal herhangi bir kayıt taşımıyor. Görünüşte sıradan."

Jimin başını eğdi. "Ama bana aitmiş gibi. Garip değil mi? Hiçbir şey hatırlamıyorum ama bu kolyeye dokunduğumda... bir şeyler hissediyorum."

Yoongi gözlerini kısarak onu izledi. "Hissediyorsun, ha?"

"Ne olduğundan emin değilim. Ama... bazen bir ses duyuyorum. Rüyamda. Bu kolyeyi tutarken. Sanki biri beni çağırıyor."

broken dawn ㄨ yoonminKde žijí příběhy. Začni objevovat