Eunmi durdu. "Buradan sonrası size emanet. Aman dikkat edin, özellikle sen Taehyung. Lütfen sağa sola dalmadan önce bir düşün."
Jungkook, Taehyung'a dönerek başını salladı. "Senin için zor bir şey istiyor."
Taehyung ellerini göğsüne götürdü. "Ben mi? Dalgın mıyım? Hayır... sadece... dikkatimin olduğu yer değişken olabilir."
Eunmi gülümsedi, sonra Jungkook'un omzuna dokundu. "Onu koru, tamam mı?"
Jungkook hafifçe başını salladı. "Hep ben koruyorum zaten."
Taehyung gözlerini devirip yürümeye başladı. "Tamam tamam hadi. Beni taş gibi biriyle yolladılar yine..."
Görev rotaları eski bir yıkım hattıydı. Beton blokların arasından yürürken sessizlik uğuldayarak üzerlerine çökmüştü. Ama Taehyung konuşmaya kararlıydı.
"Jungkook..."
"Ne var?"
"Şu yaratıkların dili olsa sence ne derlerdi?"
"Cidden mi? Görevdeyiz Taehyung."
"Bence şöyle derlerdi: 'Hmm insan beyni... çıtır mı bugün?'"
Jungkook, gözlerini devirdi. "Senin kafanda ne dönüyor bilmiyorum ama ciddiyet diye bir kavram var."
"Ciddiyet içimi sıkar."
"Ben de senin kafanı sıkmak üzereyim."
Taehyung ciddiyetle durdu. "Bak ciddi konuşuyorum, şu eski otobüs durağına bakalım mı? Belki enerji kaynağı için ipucu vardır."
Jungkook kaşlarını kaldırdı. "Demek dikkatli olmayı biliyorsun... Mucize."
Ve Taehyung tam o anda durup "Hey bak buraya yazı kazınmış," dediğinde Jungkook onun ne yaptığına anlam veremedi. Yaklaşmak üzereydi ki...
Taehyung ayağını kaydırıp yere düştü. Yere kapaklanmış, "Ahh lanet! Bu kaya ne ara buradaydı?" diyordu. Jungkook ise eğilip onu kaldırmadan önce, alnına bir kez hafifçe vurdu. "İşte bu yüzden planlı hareket ediyoruz. Kafanı kullan Taehyung, sadece dekorasyon için değil. "Taehyung burnunu çeker gibi yaptı. "Ne romantiksin"
Yolculuk yaklaşık iki saat sürdü. Eski Jeongdong Enerji İstasyonu'na geldiklerinde hava daha da kararmıştı. Gökyüzü simsiyah olmasa da üzerlerini sanki ağır bir tül örtüsüyle örtmüştü. Binalar yıkıktı. Camlar patlamış, betonlar kararmıştı. Her köşe başı gölgeydi, her gölge potansiyel bir tehlike.
Jungkook, durup etrafı inceledi. "Sinyal merkez binanın içinden gelmiş."
Taehyung arkasına geçip binaya bakarak sırıttı. "Emin misin? Bence orada yaşayan uzaylılar şu an bize bakıyor."
"Şaka yapacak zaman mı? Ciddi ol biraz."
"Belki de bizi izliyorlar. Bakın kim geldi, iki yakışıklı, silahlı insan evladı..."
Jungkook başını salladı ve onun arkasına geçip yine kafasına hafifçe vurdu. "Bu senin terapi şeklin mi?"
Taehyung bir an durdu. "Biraz."
Binanın içi karanlıktı. Fenerlerini yaktılar. İçerideki sessizlik kulaklarını acıtıyordu. Taehyung adım atarken yere düşmüş bir fare iskeletine bastı. Kemiklerin kırılma sesi ikisini de ürpertti.
Jungkook, tabletini çıkardı. "Enerji verici şu katta olmalı..."
Ama o sırada tavan arasından hafif bir hışırtı geldi. İkisi aynı anda başlarını yukarı çevirdi.
YOU ARE READING
broken dawn ㄨ yoonmin
FanfictionYıl: 2147 Dünya, 20 yıl önce uzaydan gelen bilinmeyen bir varlık türünün istilasına uğradı. Bu yaratıklar, iğrenç, hızla çoğalan ve insana saldıran canlılar-şehirleri, kıtaları yok etti. İnsanlık, hayatta kalabilmek için yer altı tesislerine, labora...
Part 2
Start from the beginning
