''En azından sarılmayı kesin.'' Sehun , gözlerini kapattı. ''Gözlerim yanıyor.'' İkisinin arasında olanları az çok biliyordu ama çıktıklarını yeni öğrenmişti. Üstelik Baekhyun, Chanyeol'e oldukça anlamlı bakıyor gibi duruyordu. Önemli olan Baekhyun'un Kai den uzak durmasıydı. Chanyeol ile ne hali varsa görebilirdi.

''Tamam neyse hazır gibi duruyorsun zaten, 10 dakika sonra pistte yerini alman gerek. Şimdi biz çıkalım ve sende biraz sakinleş.'' Chanyeol, Sehun'a doğru gelip ona bir sarılma verdi. ''Yapabileceğini biliyorum.''

''Tabi ki de hyung. Kim var karşında.'' Sehun da ona karşılık verirken söyledi.

Ayrıldıktan sonra Chanyeol, Baekhyun'un elinden tutup çıkışa yönelmişti. Baekhyun, Sehun'un önünden geçerken, durdu. ''Bay ego, kaybetmeni isterdim ama otomobilleri Kai tamir ettiği için öyle bir ihtimal yok, o yüzden kazan.'' Söyledi ve yürümeye devam etti.

Sehun, ondan böyle bir şey beklemediği için ilk önce şaşırdı, sonra da arkasından bağırdı. ''Tabiki de ben kazanacağım.'' Gülümsedi. Baekhyun ile araları iyi olmasa bile birazcık düzelmişti. Yani herhalde düzelmiştir (Y/N: Sehun , Baekhyun ile kanka olmak ister misin? :D)

Sehun, on dakika sonra aracına binip pistteki yerini alacaktı. Gerginliği az da olsa geçmişti. Sandalyelerden birine oturup, gözlerini kapattı, kulaklığını taktı ve iyi şeyler düşünmeye çalıştı. Yapabilirdi. Yapacaktı da..

Kai, içeri girdiğinde Sehun'un onu fark etmediğini gördü. Kulaklık takılıydı ve gözleri de kapalıydı. Kai, gülümsedi. Yavaşça ilerleyip, onun önüne diz çöktü. Sehun'un yüzünü görebilecek kadar yaklaştı ve uzanıp onun dudaklarına minik bir öpücük bırakarak geri çekildi.

Sehun, temas ile irkilip gözlerini açtığında, Kai'yi gördü. Yüzüne hemen bir gülümseme yerleşmişti. Kulaklığını çıkardı. ''Kai, bende gelmeyeceksin diye düşünüyordum.''

''İlk başta gelecektim ama herkes senin yanında olduğu için en son gelmeye karar verdim.''

''Aslında biraz gerginim. Diğerleri beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama ben daha iyi bir yöntem biliyorum.'' Sehun, yaramazca sırıtıp ayağa kalktı.

Kai, de yerden yavaşça kalkıp, Sehun'un yüzüne baktı. ''Neymiş o ?''

Sehun, Kai ile yer değiştirdi ve onu sandalyeye oturttu. ''İlk önce sen oturuyorsun. Sonra da ben .'' söyledi ve Kai'nin kucağına ata bine tarzda oturdu. ''Böyle işte sonrada... '' kollarını boynuna doladı. ''... ben bu şekilde sana sarılıyorum sende kollarını benim belime doluyorsun.'' Söylediğinde Kai, gülümsedi ve onun dediğini yaptı.

Sehun, onun boyun girintisine başını koydu ve kokusunu içine çekti. Kesinlikle en sakinleştirici şeydi.

Kai, sessizce ona sarılan bedeni daha çok sardı. Yüzünde bir gülümseme vardı. ''Daha iyi hissediyor musun peki?''

''Hıhım... ama konuşma kalbinin sesini duymak istiyorum.'' Mırıldandı Sehun.

''Tamam.'' Söyledi ve sustu. Sehun'u tanımaya çalışıyordu. Şurada şöyle tepki verir, diyebileceği zaman asla olmayacak gibi geliyordu. Çünkü Sehun tahmin edilemiyordu. Kai'yi cezbeden yanı da sanırım buydu. Bulmaca gibiydi.

Kibirli gibi görünse bile, içinde ufak bir çocuk olduğunu görebiliyordu. İnatçıydı. Hırslıydı.

Sehun, başını koyduğu göğsünde kalbinin sesini dinliyordu. Normalden daha hızlı attığına emindi. Ritmini değiştiren kişi şuan onun kollarındaydı. Sonuna kadar da öyle kalmasını umuyordu.

*****

''Evet tekrardan sizlerleyiz. Tüm araçlar alanda yerini almış durumda, sporcularda otomobillerinin içinde, hepsi oldukça sabırsız gibi görünüyor.''

EL DORADO √Donde viven las historias. Descúbrelo ahora