Bölüm 13

14.6K 1.3K 40
                                    

Nil, güzel bir güne başlamanın mutluluğu ile açtı dükkânları. Mert zaten köşede gözükmüştü bile. Yağmur da birazdan gelir dedi kendi kendine. Ama dikkatli bakınca Yağmur'un da Mert ile birlikte yürüdüğünü gördü. Nasıl olup da ikisi de aynı zamanda geliyordu? Mert'in Yağmur'u evinden ya da duraktan aldığından emindi. Bu çocuk sevgisini bu kadar belli ettikçe kız onu parmağında oynatacaktı. Çok üzülüyor ama Mert'i değiştiremiyordu. İlk aşkını yaşayan genç bir erkeğin söz dinlemesini zaten beklemiyordu.

Mert kapıyı tuttu. Yağmur cilveli bir gülücük atıp içeri girdi. Selam verip üstüne gömleğini geçirmek için arka tarafa geçti. Nil onlar yerini alınca kuaför salonuna geçti.

Zaten son günlerde eczaneden daha çok kuaför salonunda vakit geçiriyordu. Gazeteleri alıp koltuğa oturduğunda kapının üstündeki zil çaldı. Ayşegül ve kızlar birlikte girmişti içeri. Bu sabah tüm çalışanlar aynı anda geliyordu. Onlara günaydın dedikten sonra gazeteye döndü. Sürmanşette dünkü canlı bomba olayı vardı. Gazeteler en kötü resimleri basmaktan vazgeçmiyordu. Gencecik biri nasıl canına kıyardı ki? Hem de başkalarının da canını almak için! Nil, daha fazla tahammül edemedi resimlere... İç sayfalarda kısaca göz attı. En sonunda takip ettiği köşe yazarlarını okumaya başladı.

*****

Öğlene doğru Necla abla geldi.

İki hafta önce Nil ile Bedia'nın oğlu için konuştuğundan beri pek sık gelmiyordu. Nil'in evliliği düşünmediğini söylemesine canı sıkılmıştı. Alışkın değildi hayır yanıtına. Nil ise sevmediği biri ile evlenmeyi düşünmediğini söylemiş, bir görüş belki seversin muhabbetlerine katlanamayacağı için kısaca, daha evlenmeyi düşünmüyorum demişti. Kırmak da istemiyordu annesinin de bunca yıllık arkadaşını ama onu da anlamaları gerekirdi. Kapıdan girdiğini gördüğünde onun da kendisine kırılmadığını bilmek mutlu etmişti Nil'i.

O da daha fazla uzak kalmaya dayanamamıştı. Yine elinde bir tabak vardı. Bu kez acıbadem kurabiyesi yapmıştı. Dükkânda ondan başka üç müşteri daha vardı. Selamlaşıp koltuğa oturdu. Ayşegül'e dönüp, aynı renkten istiyorum, dedi. Ayşegül'ün saçı bu kez kırmızıydı.

"Ciddi misin Necla abla? Bak sonra pişman olma. Çok akar bu renk."

"Aksın, çok güzel olmuş. O renk istiyorum."

Bertuğ, "Necla Ablam, aksın sen gel ben boyarım hemen. Genç kız gibi olacaksın valli." dediğinde Bedia'yı aratmayan Necla, "Valli değil vallahi" diye düzeltti.

"Ay ablam, bi rahat ol ya. Bedia yok burda. Sözlüde değiliz. Sefiyom valli demeyi."

"Bertuğ, sefiyom da değil seviyorum." Necla düzelttikçe Bertuğ inadına yanlış söylüyordu. Gülmeye başlayınca Necla abla, elindeki yelpazesini ona doğru fırlattı. Bertuğ çevik bir şekilde tutup, seri bir hareketle açıp kendine doğru sallamaya, yelpazenin üstünden gözlerini kırpıştırmaya başladı. Onun bu neşeli halleri ortamdaki hafiflemiş soğukluğu hepten yok etmişti.

Necla ablanın saçlarına boya sürülürken bu kez kapıyı açan köşedeki marketin güzel kızı Füsun'du. Saçını ördürmek istiyordu. Füsun, Bertuğ için sıra beklerken kahve istemişti. Nil fal için istediğini biliyordu. Ama o gün canı hiç fal bakmak istemiyordu. Üstünde sıkıntı vardı. Sabahtan beri ruh hali değişmemişti. Ama kızı da kırmadı. Kahveyi Aydan yapıp getirdi. Füsun kahvesini aceleyle içip kapattı. Nil de bu arada elini yüzünü yıkayıp gelmişti. Üstündeki sıkıntıyı atıp kıza güzel şeyler söylemek istiyordu.

Çalan telefona da baktıktan sonra fincanı eline aldı. Tahmininden güzeldi kızın fincanı. "Yakında bir düğün gözüküyor. Sen değilsin ama evlenen. Sanırım davetlisin. Neden mutsuzsun?" daha sözü bitmeden kız ağlamaya başlamıştı. Necla abla da kızın arkasındaki koltuktan kaşını gözünü oynatıyordu Nil'e. Ama bir şey anlamayan Nil ne yapacağını şaşırmıştı.

KAHVE FALIMDA CİNAYET VAR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin