42. Bölüm

3.3K 328 155
                                    

Keyifli okumalar

   

Yazardan

Kumral saçlarına yansıyan güneş ışığının pürüzsüz ışığı altında, Lord Jean Alfred, Londra'nın en eski ve en görkemli malikanelerinden birinin çalışma odasında oturuyordu. Derin düşüncelere dalmış, önündeki kağıtlar üzerinde kalemini dans ettiriyordu. O gün, İngiltere'nin kaderini belirleyecek bir kararın eşiğindeydi ve Lordlar Kamarası'nda ki bu akşam olacak konuşması, tarihe geçecekti.

"Sayın Dük, sizin için önemli bir mektup var,” dedi" dedi kahya, kapıyı sessizce aralayarak içeri girdi. Sesindeki ciddiyet, odanın ağır havasına karıştı.

Lord Alfred, kahyasının sesine kulak vermeden, "Getir," diye emretti, gözlerini dosyalardan ayırmadan. Kahya, zarif adımlarla odanın içine doğru ilerledi ve masanın üzerine zarif bir mühürle kapatılmış zarfı bıraktı. Lord, son satırını yazdıktan sonra zarfa uzandı ve mühürü kırdı. İçinden çıkan mektup, o günkü toplantı öncesinde beklediği son bilgileri içeriyordu.

Mektubu okuduktan sonra, Lord Alfred kalktı ve pencerenin yanına yürüdü. Bahçede açan çiçeklerin ve uçuşan kelebeklerin manzarası, onun ağır yükünü hafifletmeye yetmiyordu. Zihnindeki cümleler, bir şairin mısraları gibi akıp gidiyordu. Her kelime, her vurgu, her durak, kusursuz bir uyum içindeydi. Konuşmasını ezberlemek, onun için bir ritüeldi; kelimeler, ruhunun derinliklerine işleniyordu.

O gün, Lordlar Kamarası'nda yapacağı konuşma, sadece bir politik manevra değil, aynı zamanda bir sanat eseri olacaktı. Çünkü Lord Jean Alfred için konuşmak, bir tutku; ikna etmek ise, bir sanattı.

Lord Jean Alfred, kahyasının hatırlatmasıyla gözlerini bahçe manzarasından ayırdı. "Efendim, toplantıdan önce Kont Clyde Bruce özel görüşme talebinde bulunmuştu, hatırlatmamı istemiştiniz," dedi kahya, sesinde bir miktar tereddüt varmış gibi.

Adam, kahyasına dönerek, otoriter bir sesle, "Kendisini burada ağırlayacağım. Geldiğinde direkt odaya alın. Toplantı saatine uygun olarak at arabamı da hazır bekletin," diye talimat verdi. Kahya, başıyla onaylayarak ve geri geri yürüyerek odadan çıktı. Kapıyı kapattığında, efendisinin yoğunluğuna hayranlık duyduğunu gizleyemedi. Lord Alfred, durmaksızın çalışıyor ve sosyal etkinliklerle her anını dolduruyordu. Kahya, malikanenin en alt kademedeki işçilerinin bile efendisinin yaşadığı yorgunluğu anlayamayacağını düşündü.

Odadaki sessizlik yeniden hakim olurken, Lord Alfred düşüncelere daldı. Kont Clyde Bruce ile yapılacak bu özel görüşme, onun için sadece bir nezaket ziyareti değil aynı zamanda stratejik bir hamle olacaktı. Kontun ekstra talepleri ne olursa olsun, Jean Alfred onları kendi lehine çevirecek bir yol bulacaktı.

Kont Clyde Bruce, malikanenin kapısından içeri adımını attığında, her hareketiyle aristokratik bir hava saçıyordu. Ancak bu kasıntı tavırlar, onun içindeki tedirginliği gizleyemiyordu. Kont, politik arenada hızla yükselen bir yıldızdı, ancak bu yükselişin bedeli ağır olmuştu.

Eski kral William'ın saltanatı sırasında, Kont Clyde'ın statüsü bugünkü gibi parlak değildi. İskoçya'nın en korkusuz savaşçılarından Büyük Dougal'ın isyanı, Kont Clyde için bir fırsat olmuştu. Yeğeni Kylie'nin akıl hocalığı ve Dougal Mclenan'ın yanında yer alarak, Kont, kendi gücünü artırmıştı. Ancak bu seçim, onu tehlikeli sularda yüzmeye zorlamıştı.

Klan lideri ve yeğeninin nişanlısı Quany Kurt ile yapılan gizli görüşmeler, yeni kral Royce Boyd'un aristokrasi içindeki konumunu güçlendirmek için yapılmıştı. Ancak İskoç klan beyi olan yeni kralın tahta çıkışı, soylular arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı. Kraliçe Victoria'nın kökeninin İngiliz olmasının faydası ve desteğiyle Kont Clyde, Lordlar Kamarası'nda önemli bir mevkiye yükselmiş olsa da, bu yükselişin ardında yatan fedakarlıklar ve riskler, onun uykularını kaçırıyordu.

TUĞRA [İNVERNESS 1]Where stories live. Discover now