12. Bölüm

6K 567 139
                                    

-2016-

Parmaklarım piyanonun üzerinde süzülürken, eğitmenim Rose'un bakışlarından sonunda memnun olduğunu görebiliyordum. Parçanın ikinci nakaratını geçerken, mutluluktan kalbim hızla atmaya başlamıştı. Sonunda hep takıldığım notaları geçmeyi başarıp güzel bir iş çıkartıyordum. Üç katlı olan evimizde piyano derslerim olduğu vakitlerde annem kimseye ses yaptırmıyor ve benim çaldığım notalardan çıkan sesin tüm evde duyulabilmesini sağlıyordu. Böylece yaptığım her hatayı da bizzat kendisi de duyuyor ve piyano derslerimin sayısını sürekli arttırıyordu.

Ben piyano çalmaktan nefret ediyordum. Tıpkı diğer özel derslerime karşı olduğu gibi.

Haftanın 7 günü saat 06.00'da uyanmak zorundaydım. Kahvaltının ardından at biniciliği ile ilk dersim başlardı. Dersim bittikten sonra saat 09.00'da okulum başlardı. Okul 15.00'de bittiğinde, dil derslerime giderdim. Henüz 14 yaşında olmama rağmen küçük yaştan beri aldığım eğitim ve yurt dışına uzun gezilerimiz sonucu tam 2 dili konuşup anlayabiliyordum. Şimdi de akşam vakitlerinde piyano eğitimi alıyordum.

En basit yaptığım notalara gelince ânın heyecanına kapılıp parmaklarım gereğinden çok hızlandı ve notayı kaçırdım. Panik duygusu beni ele geçirdiğinde, peşi sıra gelen tüm notalar da bundan nasibini aldığı an Nina'nın kırık Türkçe'siyle sert sesini duydum.

"Nayn Tugra nayn, yine hata, yine hata" utançtan kafam önüme eğilmişti. Annem yine hata yaptığımı duymuştu kesin diye düşünürken, kapıda annemi görüp gelen gözyaşlarımı geri göndermeye çalıştım. Onu çok seviyordum ve üzmek istemiyordum ama gerçekten piyanodan nefret ediyordum.

"Siz çıkabilirsiniz" diyerek soğuk bakışlarını Nina'ya çevirdiği an, eğitmenim alalacele odadan çıkmaya hazırlandı. Annemin bakışlarından birçok insan çekinse de ben içindeki şefkati ve sevgi dolu kadını çok iyi biliyordum.

"Olmuyor efendim hiç yeteneği yok" dediğini duydum eğitmenimin ancak kafamı kaldırıp bakamıyordum bile. Annemi hayal kırıklığına uğratmıştım.

"Size çıkabilirsiniz dedim!" diyen annem ile eğitmenim daha fazla bir şey söylemeden odadan çıkmıştı. Şimdi annemle yalnız kalmıştık.

Yavaş ve emin adımlarla tam yanıma gelip eğitmenimin kalktığı tabureye oturdu. Elini uzatıp çeneme koydu ve kafamı yukarıya kaldırdı.

"Zorlandığının farkındayım kızım ama bu derslerin hepsi senin ileride kariyerin ve kişisel gelişimin için oldukça önemli olduğunu biliyorsun. Sen, sıradan bir insan değilsin. Yaşamın da sıradan olmayacak. Bunun için elimden gelen her şeyi yaparak senin kendini geliştirmeni sağlamaya çalışıyorum." Annemin sözlerinden sonra daha çok ağlama isteği gelerek gözümden bir damla yaş düştü.

Tekrar kafamı eğmeye çalışırken, "Ama anne piyanoyu sevemiyorum" dedim. Annem çeneme baskı uygulayıp kafamı eğmemi önledi.

"Sakın başını eğme Tuğra. Sen ileride koskoca bir şirketin sahibi olacaksın. Tüm dünya seni tanıyacak ve yerinde olmayı çoğu kadın isteyecek, benim güzel kızım" diyerek bana sarıldı. Sarılmasını kısa tutup tekrar bana bakmaya başladı.

"Pekala, piyano dersleri an itibariyle rafa kalkmıştır" sevinçten çığlık atmamak için kendimi zor tuttuğumda, annemin ifadesi de gülümsemeye yakındı.

"Ancak, tarih derslerine başlayacağız"

"Annee ne tarihi? Okulda zaten öğreniyorum"

"Gerçekten yeteneğini bulana kadar her alanı deneyeceğiz," annem buna inanıyor gibi söylemişti ama ben hiç inanmıyordum. Bence benim bir yeteneğim yoktu.

TUĞRA [İNVERNESS 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin