17. Bölüm

5K 479 165
                                    

Keyifli okumalar.

Dougal ile karşı karşıya geldiğimizde kendimi onun kollarında buldum. O kadar özlemiştim ki her gün her saniye sadece onu düşünmüştüm. İyi olmasını ummuştum.

Kollarıyla belimden tutmuş beni havaya kaldırmış sarılıyorduk. Benim de kollarım onun boynuna dolanmıştı.

"Kazandık," mırıldandığında üzerindeki kan kokusunu soluyordum. Öyle yoğundu ki kendi kokusunu bastırmıştı. Yine de umurumda olmadan ona yapışarak sarılmaya devam ediyordum.

"Biliyorum, buradasın" kulağına doğru fısıldarken, kalenin içinden hâlâ 'çok yaşa' sloganları devam ediyordu. Kalede kalan savaşçılar sevinçten adeta çılgına dönmüş gibi bağırıyorlardı. Dougal'la dakikalarca öyle kaldık. Konuşmadan etrafımızdaki sesleri dinleyip sarılmaya devam ettik. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki heyecandan karnıma ağrılar giriyordu.

"Çok şükür" dedim kendi dilimde. Dougal, ne dediğimi anlamadı ama sormadı da. Anın büyüsüne kapılmış sarılmamızı bozmak istemiyormuş gibiydi.

"Merhaba leydim" yakınımızdan gelen sesle Dougal'la ayrılıp atında bekleyen adama döndüm. Kilolu, zırhlı kıyafetler giymiş bembeyaz tenli biriydi. Öyle beyazdı ki güneş yüzü görmemiş gibiydi adeta.

Atından inen adamı daha önce hiç görmemiştim. "Carlo Pisani, Venedik kralı" Dougal'ın sesiyle bakışlarımı kraldan çekmemiştim. Yine tarihi bir âna şahit olmanın şaşkınlığıyla krala bakakalmıştım.

"Tanışıyor muyuz leydim?" Kralın sorusu ile düşüncelerden sıyrılıp kafamı iki yana sallayıp hafif bir reverans yaptım. Ancak gerginliğimi Dougal anlamış olmalıydı.

"Demek Büyük Dougal'ın teklifimi kabul etmemesinin sebebi sizsiniz güzel leydi" Ne demek istediğini anlamadan Dougal'a döndüm ancak onun yüz ifadesi sertti ve kraldan bakışlarını ayıramıyordu.

"Bizi bu güzel leydiyle tanıştırmayacak mısın?" Bir krala göre fazla konuşkandı. Gerçi sanki çok kral tanıyormuşum gibi.

"Kurt klanı varisi Tuğra Kurt, müstakbel eşim." Dougal'ın cümlesiyle mimiklerimi zorla kontrol ettim çünkü şu an şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim. Müstakbel eşim derken?

Sahiplenici bir tutuşla elini omuzuma koyduğunda yüz ifadesi hâlâ çok sertti Dougal'ın. Kralın yüzünde ise alaycı bir ifade vardı ama bunu belli etmemeye çalışıyordu. İçten içe Dougal'a karşı kendini üstün görüyordu. Gerçi adam kraldı ve kibirli olması normal karşılanabilirdi, bilemiyorum.

"Memnun oldum leydim. Sizinle tanışmak bir zevk" diyerek Dougal'a döndü. "Demek iki büyük klan bu evlilikle birleşecek. Akıllı hamle Dougal ancak benim teklifim bence daha cazipti."

Dougal cevap vermedi ama dişlerini sıkıyordu. Ters bir şey söylese, kan çıkar gibi duruyordu ancak şu an bu kralla geçici bir ittifak kurmuştu. Bu yüzden sanırım kendini zor tutuyordu.

"Anlaşmalı evliliğiniz anlaşmadan çıkmış gibi gözüküyor. Yine de ikinci bir eş istersen kızlarımdan biri hâlâ aday" sözleri bittirip cevap beklemeden kalenin içine yönelen kralla, Dougal da ben de sinir küpü vaziyette arkasından bakakalmıştık. Bu adam sadece kibirli değil aynı zamanda çok tehlikeli ve gurursuzdu.

Tipik her ihaneti yapabilecek karakterdeydi.

Hakkında çok bir bilgi bilmesem bile ben en önemli şeyi biliyordum zaten.

"Ona güveniyor musun?" Kralın arkasından bakmaya devam ederken Dougal'a fısıldamıştım ona dönmeden. O da aynı benim gibi bana dönmeden cevap verdi.

TUĞRA [İNVERNESS 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin