33. Bölüm

4K 490 194
                                    

𝓚𝓮𝔂𝓲𝓯𝓵𝓲 𝓸𝓴𝓾𝓶𝓪𝓵𝓪𝓻

Dougal'ın dizlerinin üzerine çökmesi benimle birlikte herkesi daha da şaşkına çevirmişti. Dougal, ayağa kalkarken bakışlarım kısa bir an salonda dolandı. Bozoklu, ayağa kalkmış direkt bize bakıyordu. Salondaki tüm liderler, temsilcilerle birlikte aralarında fısıldaşıyorlardı.

"Kraliçemiz çok yaşa!" Dougal'ın güçlü çıkan sesi tüm sesleri bastırmıştı. McLean klanının sloganını bana karşı söylemeye devam edip sürekli olarak tekrarlarken, onunla birlikte savaşçılar da aynı sloganı atmaya başlamıştı. Dougal elimi tutup öptüğünde ben tüm salondaki sloganı dinliyordum. Dougal beni nazikçe taht olarak konulan ancak Dougal'ın daha bir kere bile oturmadığı koltuğa ilerletirken, bakışlarım kalabalığın içindeki Emir'le kesişti. Kollarını göğsünde bağlamış herkesle aynı anda slogan yapıyor ve hafif tebessüm ediyordu. Dougal'la tahtta oturmaya devam ederken Emir'den çektiğim bakışlarımı tüm insanlarda sırayla gezdirdim. Sakallı Paşa ile göz göze gelmemeye dikkat ederek tüm salonu taradım. O kadar heyecanlıydım ki Dougal'ın eli elime değdiğinde soğukluğumdan irkildi. Ellerimi avuç içine alırken ısıtıyormuş gibi okşadı.

"İyi misin?" Sesiyle ona dönerken heyecanlı bir tebessüm sundum.

"Hiç olmadığım kadar," Dediğimde Dougal elimi hafif sıkarak benimle birlikte gülümsedi.

İskoç halkının kendi ezgilerinde yöresel danslarını izlerken, oturan insanlar alkış tutuyordu. Türkler kendi masalarından kalkmamayı tercih ederken Emir de oynayanların arasına karışmış onların oyunlarını yapmaya çalışıyor ancak beceremiyordu. Ortaya komik görüntüler sunarken küçük bir çocuk gibi gözüküyordu. Melek'in de onun yanına gelmesiyle birlikte karşılıklı dans etmeye başladılar. Emir araya misket hareketleri serpiştirip oynayarak alakasız şarkıyla yine de tatlı gözüküyordu. Gülümseyerek onları izlerken, Ewan sinirli bir şekilde onların yanına gelip aralarına girdi ve Emir'i kendince uzaklaştırdı. Emir inat eder gibi Melek'e yaklaşırken aralarında ufak çaplı bir itiş kakış yaşanmıştı. Melek'in araya girmesiyle ikisi de birbirine homurdansa da yerlerini terk etmeden Melek'i ortaya almış oynamaya devam etmişlerdi. Onları izlerken yüzümdeki gülümseme büyürken, Dougal'ın tahtında eğilip bana yaklaşmasıyla bakışlarımı onlardan ayırıp Dougal'a döndüm.

"Gidelim mi?" Yüzümdeki gülümseme büyürken Dougal'la kıyılacak dini nikahımızın heyecanıyla doluydum. Öncesinde hazırlık yapmam gerektiği için bir an önce salondan ayrılmam iyi olacaktı. Kafamı aşağı yukarı sallarken, Dougal elimi tutmaya devam ederek birlikte ayağa kalkmıştık. Ayağa kalkmamızla çalan ezgi durunca insanlar da oynamayı bırakmıştı.

"Yarın geceye kadar düğün devam edecek. İyi eğlenceler, " Diyen Dougal ile salonda büyük bir alkış koptu. Ezgi tekrar çalmaya başlarken birlikte kürsüden aşağıya inmeye başladık. Emir, Melek ve Ewan, hemen albayın yanına giderek ona fısıldamaya başlarken durumu da anlattıklatını anladım. El ele çıkış kapısına ilerlerken Rob'un da Brad ve ailesini peşimizden getirdiğini gördüm. Arthur ve diğer komutanlar salonda kalıp etrafı kontrol edeceklerdi.

Salondan çıkıp daha önceden ayarladığımız odaya ilerlerken nöbet bekleyen savaşçılar bize dönmeden hatta kafalarını kaldırmadan yanlarından geçmemizi beklemişlerdi. Merdivenlerden çıkmaya başladığımızda salonun kapısı açılmış Rob ve Brad'ler de çıkmıştı. Aşağıya bakıp bakışlarım Hüseyin'le kesişirken, onun diğerlerinin aksine çok daha heyecanlı olduğunu görüp gülümsedim. Onları beklemeden yukarıya çıktığımızda Dougal'a dönerek durdum.

"Nikahtan önce kendi odama uğramalıyım" Dediğimde Dougal kaşlarını çatmıştı.

"Artık senin odan yok Tuğra. Tüm eşyaların odama taşındı" Kaşlarımı şaşkınca kaldırırken bunu hangi ara yaptığını merak ettim.

TUĞRA [İNVERNESS 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin