Tevafuk

890 55 33
                                    

Alaeddin babasının yanından ayrıldığında gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı. Atasının söylediklerini, ondan beklediklerini hazmetmesi Alaeddin için hiç kolay olmayacak gibiydi. Gözlerini açtığında bakışları ahırın kapısını buldu. Oraya yöneldi ve ipini çözdüğü atına bindi, nereye gittiğini bilmeden bir süre sürdü de ama o huysuzlanıp yavaşladığında durup inmek zorunda kaldı. Atını bağlayıp yayan devam etmeye karar verdiğinde hava da kararmıştı. Bir elini kılıcına götürüp sıktı, babasının ona böyle baskı yapmasını hazmedememişti. Çocukluğundan beri bir şeyler başarma isteği hep olmuştu Alaeddin'in ama bunu yapacak ne cesareti ne de ona verilen bir fırsatı olmuştu. Şimdi her şeyden çok güveniyordu kendine ama bu sefer de atası önünde duruyor, ona geçit vermiyordu. Son dönemde hem anası hem babası yaşı geldiğinden sebep evlenmesi için diretiyor, anası sürekli birilerini öneriyor ama Alaeddin severek evlenmek istediğini söyleyerek reddediyordu. Ancak bu olan son noktaydı, babası istediği vazife karşılığında evlenmesini şart koşmuştu ona. İtiraz etmişti etmesine ama babası aklına bir şeyi koydu mu ne evlat ne başka bir şey dinlerdi...

Dalgın dalgın yürürken sesler duyunca durdu Alaeddin ve o tarafa yöneldi. Birileri tartışıyor gibiydi.

"Ne edersin, dedim!" Bir hatun sesi duyunca kaşları çatıldı, bu saatte buralarda bir hatunun kendi isteğiyle bulunacağını düşünmezdi. "Bir adım daha yaklaşmayasın!"

Hatunun kendisine demediğini bilse de farkında olmadan durdu. Daha sonra başını iki yana sallayıp devam etti.

"Evleneceğiz, derim, Gonca! Ne var gönlümü hoş etsen?" Bir erkek sesi duydu ama ses tonu bile Alaeddin'i rahatsız etti.

"Ne evlenmesinden bahsedersin? Bırak!"

Alaeddin pusatındaki elini iyice sıktı, gerektiğinde hızlıca davranabilmek için. Birkaç adım daha attı, tartışan çift sonunda görüş açısına girmişti. Hatunun ısrarla uzaklaşmak istediğini görünce Alaeddin daha fazla dayanamadı. "Hatun seni istemez, görmez misin?"diye seslendi. İkisi birden irkilip ona dönünce açığa çıktı kendisini görmeleri için.

Adam ona doğru tehditkar bir adım attı. "Sen de kimsin? Kim olduğunu sanırsın da sözlümle arama girersin?"

Hatun fırsattan istifade adamdan uzaklaştı. "Ben kimseye söz vermedim, Ahmet Bey!"

"Ahmet Bey, demek..."diye mırıldandı Alaeddin. Bu ismi duymuştu duymasına ama hoş şeyler değildi anlatılanlar. Gördüğü manzara da bunu doğruluyordu. "Hiç şaşırtmadın, Ahmet Bey!"dedi ona yaklaşırken. "Baban İbrahim Bey, Süleyman Bey'i türlü oyunlarla postundan indirip başa geçmiş. Sen de onun kanındansın, ne beklenir?"

"Atama laf etmek senin haddine midir?"

Ahmet ona bir yumruk atmak isterken Alaeddin hızlıca kaçtı. "Pek de yavaşsın, Ahmet Bey... Gücün gücüme denk değildir, boşa yorulmayasın."

Alaeddin'in onunla eğlendiğini anlayan Ahmet bir hamle daha yaptı ama Alaeddin bu sefer geri çekilmek yerine kendisi vurdu. Yediği darbe ile patlayan kaşına gitti Ahmet'in eli. "Kimsin sen?"diye sordu sinirle.

"Senin gibi it soyuna adımı demeye bile değmez, Ahmet!" Alaeddin bir de yumruk attı ona.

Ahmet cevap verecek gibi oldu ama sesler duyunca korkup geri çekildi. "Bu iş, burada bitmedi!"dedi kaçmadan önce.

"Kaç tabii! Kaç! Korkak köpek!" Alaeddin buraya neden geldiğini hatırlayınca dönüp hatunun olduğu yere baktı. Elini ona doğru kaldırmıştı ama uygun olmayacağını akıl edince geri indirdi. "İyi misin?"

Sarsıldığı belli olsa da dik durmaya çalıştı hatun. Kıyafetlerinden hırpalandığı da belliydi. "Bir şeyim yoktur."

Yaklaşan adımları, ezilen kuru yaprak ve dal seslerini duyunca Alaeddin kaşlarını çattı. "Kimseler seni görmeden gidesin, yoksa..."

Sevdaya Çıkan YollarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin