Evli, Mutlu... Çocuklu?

619 36 2
                                    

"Ağabey..." Alaeddin arkasında durup ağabeyinin omzunu sıktı. "İyi misin? Pek bir dalgın görünürsün."

"İyiyim ya. İyiyim." Orhan derin bir nefes aldı kale surlarından aşağı bakarken. "Bu kale de bizimdir, gayrı daha ne isteyeyim?"

"Doğru dersin." Alaeddin gülümsedi. "Ama ben bilirim, bir an önce hatununa dönmek istersin."

Orhan sonunda ona döndü. Elbet kardeşinin onu anlayacağını bilirdi. "He ya... Sevdaya düştük derdimiz birdi, evlendik derdimiz hala birdir, Alaeddin."

"Öyledir ya. Ama bu derdin dermanı da bizdedir, ağabey."

"Çok şükür."Orhan da gülümsedi.

Alaeddin kararan havaya baktı. "Sabah dermanımıza doğru yola çıkacağız. Bir an önce yatıp dinlenmek gerek."

Orhan da başıyla onayladı. "Haydi, Allah rahatlık versin, kardeşim."

İki kardeş odalarına gidip bir güzel uyudular, sabah da karınlarını doyurup çıktılar yola. Dinlene dinlene saraya varmaları akşamı bulmuştu. Güzel bir karşılama vardı ama bir yandan da Alaeddin'in anlam veremediği bir gariplik vardı, birkaç kişi ona başıyla selam verirken sanki üzgün bakmıştı. Yorgunluktan yanlış gördüğünü düşünerek anasıyla bacısının yanına vardı. Anasının elini öptü bacısına sarılmadan evvelı.

"Hoş geldiniz, oğlum." Bala'nın ses tonundaki tedirginlik Orhan ve Alaeddin'in birbirlerine bakmasına sebep oldu.

"Ana, bir şey mi oldu?"

"Holofira iyi midir?"diye sordu Orhan da.

"İyidir ya. Ananızla atanız da iyidir."dedi Bala.

Bakışlarını kaçırıyordu ki bu Alaeddin'i iyice şüpheye düşürdü. "Ana, bir haller vardır sende. Diyesin hele."

Fatma dayanamayıp araya girdi. "Vardır, ağabey. Bir derdi vardır. Ama seni telaşlandırmak istemez."

Alaeddin'in kaşları çatıldı. "Diyesin, Fatma. Gonca nerededir? Bir şey mi oldu?"

Fatma cevap vermeden önce Bala'ya baktı. "Gonca Hatun... Bugün biraz..."

Alaeddin onun cümlesini tamamlamasına izin vermeden saraya koştu. Telaşlanmıştı bir kere, hatunu görmeden içi rahat etmezdi. Odalarının kapısını açtığında Gonca'yı yataklarında yatarken buldu, gözleri kapalıydı. Başındaki iki hekim bacı Alaeddin'i görünce selam verdi.

Nefes nefese kalmıştı. "Nesi vardır? Diyesiniz!"

Bacılar bir an birbirlerine baktıktan sonra biri konuştu. "Bayıldı, Şehzadem. Ama çok şükür iyidir, şimdi uyur. Biraz şifalı ot kaynatıp verdik. Kısa zamanda kendine gelir." Onun daha fazla soru sormasına izin vermeden çıktılar odadan. Alaeddin içindeki huzursuzluğu dindirmek istercesine inceledi onu, iyi olduğunu bilmek zorundaydı. Pusatını, hançerini ve zırhını çıkarıp başucuna oturdu. Gonca'nın rengi soluk görünmüyordu, herhangi bir yarası olsa bacılar zaten fark ederdi, zehirlenmiş olsa böyle huzurlu uyuyamazdı... Alaeddin bütün hastalıkları ve belirtileri düşünüp zihninde tek tek elerken elini Gonca'nın alnına koydu, ateşi de yoktu. Başını hafifçe okşadı. "Buradayım, Gonca'm. Burdayım ya. Derdin neyse çözerim."diye fısıldadı. Onu öyle görmek çok çaresiz hissettiriyordu Alaeddin'i. Yanında olamadığı, derdine derman bulamadığından sebep içi içini yemeye başlamıştı bile. Derin bir nefes alıp geriye yaslandı ve onu izlemeye başladı. Ne zaman uykuya daldığını bilmiyordu ama neden sonra bir sızıyla uyandı. Acıyan boynunu tutarak gözlerini açtığında Gonca'yı karşısında otururken buldu. "Gonca'm." Doğrulup ellerini yanaklarına götürdü hemen. "İyi misin?"

Sevdaya Çıkan YollarWhere stories live. Discover now