Beklenen Gelir Mi?

559 34 7
                                    

Gonca'nın içindeki huzursuzluk önceki geceden beri gitmiyor, aksine zamanla daha da kötü bir hale geliyordu ve Alaeddin'in gidişinden sonra böyle hissetmeye başlaması da onu korkutuyordu. Osman Bey fetih için yola çıktıktan sonra beyliğin başında olan Orhan Bey, birkaç gün önce bir havadis alıp Alaeddin ile birlikte yola düşmüştü. Havadisin ne olduğunu, nereye gittiklerini Gonca tam olarak bilmiyordu, sormaya da çekiniyordu. Alaeddin ile Türk birliğini güçlendirmek, biraz da olsa Osman Bey'in yaptıklarından haberdar olabilmek için evlendirmişti babası onu. Bu sebeple ona devlet işleri konusunda pek güvenildiğini düşünmüyordu, Alaeddin'le vedalaşırken de sormamıştı bu yüzden.

"Kendine dikkat edesin."diyebilmişti. Yanlarında Holofira, Orhan'a sıkıca sarılırken o, Alaeddin'e dokunacak cesareti bulamamıştı kendinde.

Alaeddin de onlara bir bakış attıktan sonra Gonca'ya döndü. "Benim vedam bu kadar mıdır?"

"Vazifeye gidersin öte tarafa değil ya..."

"Ee, hayat bu, ne olacağı belli mi olur?"dedi bilmiş bir tavırla.

Gonca'nın kaşları çatıldı hemen. "Alaeddin!"

Onun bu tepkisine güldü. "Latifedir latife, hemen parlamayasın." İç çekti. "Gidiyorum diye çok sevinmeyesin, tez vakitte dönerim."

Gonca gülümsedi hemen. Vazifeye giden kendisi olduğu halde hala onu rahatlatmaya çalışmasından mutlu olmuştu. İkisi söylenmeyen sözlerle birbirine bakarken Orhan boğazını temizledi yanlarında. Beklemedikleri bu hareketle irkilip ona döndüklerinde gülerek elini kardeşinin omzuna attı. "Vedalaşmanız bittiyse gayrı yolcu yolunda gerek."

İki şehzade de atlarına binip saraydan çıkana kadar hatunlarından ayırmamıştı gözlerini.

Gonca anılardan kurtulmak için gözlerini bir an yumup derin bir nefes aldı. Göğsündeki ağırlıkla akşam yemeği için odadan çıktı ama birkaç adım atmıştı ki karşısında gergin bir Ülgen buldu. "Ülgen, iyi misin? Bu halin nedir?"

"Gonca Hatun..." Ülgen onu çağırmaya gelmişti ama birden karşısında görünce ne edeceğini bilemedi. "İyiyim ya."

Gonca şüphelenmişti bir kere. "Ülgen, bir haller vardır sende. Benden bir şey mi saklarsın?"

Ülgen onun olayı duyunca üzüleceğini biliyordu ama en azından bunu ona kendi söylemek zorunda değildi, elini tutup sıktı anaç bir tavırla. "Bala Hatun'un yanına varasın, seni bekler."

Zaten içindeki huzursuzluktan kurtulamayan Gonca bu sözü duyduğu gibi hızlı adımlarla Bala'nın odasına gitti. "Destur var mıdır, Bala ana?"

"Gelesin."

Cevap gelip de kapılar açılınca Gonca içeri girdi hemen. Malhun, Fatma ve Holofira da odadaydı ama hepsinin de yüzü asık, gözleri yaşlıydı.

"Gonca." Bala ona baktığında yüzünde anlayışla karışık bir tedirginlik vardı. "Gel, kızım."

"Haliniz neden böyledir?"diye sordu alacağı cevaptan korkarak. "Bir şey mi oldu?"

"Evlatlar..." Bala derin bir nefes alırken Gonca elini sızlayan yüreğine götürdü. "Baskın yemişler. Haber alamayız..."

"Baskın..." Gonca derin bir nefes aldı, güçlü durmak zorunda hissediyordu kendini ama aldığı nefes bir yumru gibi kaldı boğazında. Dün geceden beri uykularının kaçmasına, içinin kararmasına sebep, Alaeddin'in dara düştüğünü hissetmesi miydi? Bala'ya baktı, gözlerinden düşmeye niyetli yaşlarla. "Peki ne olacak şimdi? Peşlerinden gitmeyecek miyiz?"

"Birilerini gönderdik, haber bekleriz."dedi Malhun. O da odada dört dönüyordu. "Şimdi yapacağımız şey ahali için güçlü durmaktır."

Bala bir Holofira'ya bir Gonca'ya baktı. "Bilirim, merak edersiniz ama güçlü durasınız. Evlatlar bir yolunu bulur, benim onlara itimadım tamdır."

Sevdaya Çıkan YollarWhere stories live. Discover now