Derdiyle Dertlenmek

725 51 39
                                    

Alaeddin elindeki papatyayı çevirdi düşünceli bir şekilde ona bakarken. Canını sıkan o kadar çok şey vardı ki, hangi birine yanacağını bilemiyordu. Bir yanda babasının onu sürekli sarayı koruma görevi vererek fetihlere götürmekten kaçınması, bir yanda içlerinde dolaştığını bildikleri ama bir türlü bulamadıkları hain, diğer yanda yüreğini yakan sevdası... Canını en çok acıtan da yanıbaşında olmasına rağmen bir o kadar da uzak olan yari idi.

Derin bir iç çekip gözlerini yumdu. "Derdi veren dermanı da verir, Alaeddin, sabret..."dedi kendi kendine.

"Neyin dermanı?"

"Gonca?" Onu duyunca hemen gözleri açıldı, sesin geldiği yöne döndü.

Gonca başını iki yana salladı. "Bir derdin olduğu belliydi..."

Yavaş adımlarla ona yaklaşan hatunu izledi. Yürüyüşünden bile asalet akan bu hatun onunla evlendiği için hem şanslı hem de ona dokunamadığı için şanssız hissediyordu. "Burada ne ararsın?"diye sordu.

"Seni." Karşısına gelince durup yüzüne baktı Gonca. "Bir derdin vardır, dermanını da damda mı ararsın?"

"Nöbetçi uyuklardı..."diye bahane buldu kendine, halbuki buraya çıktığında adamı kendi göndermişti.

"Alaeddin."dedi Gonca ciddiyetle. "Bilirim, evliliğimiz siyaseten yapıldı. Bu sebeple belki bana güvenmezsin ama..."

"Güvenirim."dedi kızın sözünü kesip.

Onun böyle keskin bir cevap vereceğini beklemeyen Gonca hazırlıksız yakalanmıştı. Onu güvenilir olduğuna ikna etmek için kuracağı cümleleri düşünüp de gelmişti ama kendisine halihazırda güvenen bir Alaeddin'e ne diyeceğini bilemedi.

"Ne oldu?" Alaeddin'in uzun zaman sonra keyfi yerine gelmişti onu böyle görünce. "Dilin tutuldu?"

"Bana güvenmediğini düşünürdüm, şaşırdım..."diye itiraf etti Gonca.

"Güvenmediğim çok insan vardır, Gonca..." Kafasını hafifçe yana yatırdı ve ceylan gözlerine baktı. "Güvendiğim kişi de pek azdır..."

Gonca onun bakışlarının etkisinden çıkabildiğinde gergince gülümsedi. "Kıymetini bil, dersin o vakit?"

Başıyla onayladı Alaeddin. "Öyle derim ya."

Gonca da başını salladı. "Bu güvendiğin kişilere pekala derdini de anlatırsın?"

Alaeddin, onun ağzından laf alma çabasına gülmekten kendini alamadı. "Doğru dersin. Doğru dersin de... Sen benim derdimi ne diye bu kadar merak edersin?"

"Senin derdin yarın öbür gün benim de derdim olur, evlilik böyledir ya..."

"Öyle dersin ha?" Alaeddin gülümsedi. "Derdimle dertlenmek istemen iyi hoş da..."

"Eee?"dedi Gonca sabırsızca. "Amma nazlandın, Alaeddin Bey."

Bu söz üzerine birbirlerine bakıp güldüler ama Alaeddin'in gülüşü yavaşça silindi, bakışları dalıp gitti yeniden. "Atam..."diye başladı söze. "Ne vakittir beni yanına almaz, fetihlere dahil etmez..."

Gonca kaşlarını çattı. "Sarayın güvenliğinden sorumlu olursun, bunun hiç mi kıymeti yoktur?"

"Vardır, vardır elbet ama içim içimi yer, engel olamam." İç çekti. "Babamın bana olan güvenini sorgularım..."

"Atan değil midir her güzergahı sana danışıp da seçen?"

"Gonca..." Alaeddin ona döndüğünde yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu aslında, çocukluğundaki gibi yetememe korkusu yaşıyordu. O zaman belki derdi boşaydı, toyluğundandı ama şimdi öyle gelmiyordu. "Başka bir şeydir bu, nasıl anlatırım bilmem... Bak yine biz buradayız, atamla ağabeyim cenk meydanında..."

Sevdaya Çıkan YollarWhere stories live. Discover now