Kırgınlıklar Geçer Dargınlıklar Biter Mi? -2

440 32 2
                                    

Atlar ağır ağır ilerlerken hava kararmaya başlamıştı. Gonca'nın bakışları birkaç adım önden giden Alaeddin'i buldu, omuzlarında dünyanın yükünü taşır gibi bitap düşmüştü sanki şehzade. Fatma ve Orhan ikisinden biraz daha önde, sohbet ederek ilerliyorlardı, en arkada da birkaç atlı takip ediyordu onları.

Alaeddin izlendiğini fark etmiş gibi atını durdurup ona bakınca Gonca da durdu. "İyi misin?" Alaeddin başıyla onayladı ama Gonca onu iyi görmediği için şüpheye düşmüştü bir kere. "Alaeddin?"

Alaeddin gözlerini yumup derin bir nefes aldı. "İyiyim. Mühim bir şey yok."

Gonca atından inip yanına gittiğinde Alaeddin de aynısını yaptı. "Bir şeyim yok." Bir kez daha derin bir nefes alırken duruşunu dikleştirdi. "İyiyim, derim."

Gonca ona yaklaşıp yarasına baktı, kızarmaya başlamış gibi görünüyordu. "Yaran iyi değildir. Fatma ya da Orhan Bey..." Dönüp baktığında onların gözden kaybolduğunu gördü. "...belki yardım ederler, diyecektim ama..."

Döndüğünde Alaeddin adını haykırıp onu atın arkasına itti. "Gonca! Çekil!" Gonca ne olduğunu anlayamadan, dakikalar önce bindiği atı isabet eden oklarla yere yığıldı. Baktığında birkaç atlı ve yayan gelen Moğol'u gördü, yine baskın yemişlerdi. Peşlerinden gelen birkaç alp mücadele ediyordu ama onlar da yorgundu, fazla dayanamazlardı. İkisi de pusatlarını çekip birbirlerine baktılar.

Diğer atların da aynı şekilde yaralandığını gören Alaeddin iyi olmasa bile Gonca'yı kolundan tuttuğu gibi ormanın içine koştu. "Haydi, Gonca, haydi!"

Gonca arkalarından gelen birini yere serdikten sonra onu yönlendirmesine izin verdi. "Bunlar bizi asla rahat bırakmayacak, Alaeddin!"

"Bulacağız bir hal çaresini." Ormanın içine doğru ilerlerken onu bırakıp kendi yaralı kolunu tuttu bir an, yüzü ekşidi.

Bunu gören Gonca karşısında durup yarasına baktı tekrar. "Canın çok mu acır?"

Pusatı çok daha güçsüz ama sağlam olan eline alıp yürümeye devam etti. "Haydi!"

Gonca onu takip etti ama içinde bir huzursuzluk vardı. "Alaeddin!"

"Biraz ilerleyip ağaçların arkasında bekleyeceğiz. Pusudan başka çaremiz yok."

"Bu kolunla..."

Alaeddin sertçe ona döndüğünde yüzündeki ifadeyi görüp sustu. "Başka çözümün var mı? Yoksa dediğimi edesin. "

Gonca iç çekip onun yanından geçti ve bir ağacın arkasında saklanmaya başladı. Alaeddin de peşinden gelip biraz uzağında durdu ve ellerinde pusatları ile bir süre birilerinin gelmesini beklediler. Koşma sesleri duyunca ikisi de başlarını kaldırıp göz göze geldi, Alaeddin hazır olmasını işaret edince Gonca başıyla onayladı. Dakikalar sonra izleri takip edip gelen birkaç kişi onlara yaklaşmaya başlayınca önce Alaeddin çıktı saklandığı yerden. Birinin boğazını kestikten sonra diğerini Gonca'ya doğru itti. Gonca adamı göğsünden yaraladıktan sonra ona doğru gelen bir diğer pusattan hızlı bir hamleyle kaçarak karşısındaki Moğol'u şaşırttı, pusatını pusatıyla ittikten sonra boğazını kesti. Dönüp baktığında Alaeddin'in iki kişi ile mücadele ettiğini, bir üçüncünün de ona doğru gittiğini gördü. "Alaeddin!" Hiç düşünmeden belinden çıkardığı hançeri fırlatıp adamı sırtından vurdu ve yere serdi. Alaeddin de karşısındakilerin şaşkınlığından faydalanıp geri kaçtı. Ama ikisi birden Alaeddin'e doğru hamle yaptığında Gonca arkalarından gelerek birinin sırtına sapladı pusatını. Adamı ayağıyla iterek geri çıkarttığı silahını bu sefer de bir başkasının saldırısını durdurmak için kaldırdı. Tüm gücüyle vurup dengesini kaybetmesini sağladıktan sonra onu da yere sermesi zor olmadı. Bu Moğol itlerinin hiçbirinin gücü bir bey kızının aldığı eğitimin, ruhundaki savaş hırsının yanından geçemezdi. Alaeddin de önündeki Moğol'u öldürmeyi başarmıştı ama iyice gücünü kaybettiği aşikardı. Son bir adam daha koşarak ona gelirken pusatını kaldırıp Alaeddin'in önüne geçti ve darbeyi durdurdu Gonca. Güçten düşmüş haldeyken özellikle ona saldırmalarına da çok sinirlenmişti. "Yeter!" Hızlı bir hamleyle adamın koluna vurarak pusatını düşürmesini sağladı ve çelme takarak düşürdü. "Sizin gibi itler için daha akıtacak kanımız yok bizim!" Onun da canını aldıktan sonra başını kaldırıp Alaeddin'e baktı ve durumuna endişelenmeden edemedi. Alnında boncuk boncuk terler, yüzünde ağrısı olduğunu belli eden bir ifade vardı ve nefes alıp verişi de olması gerekenden yavaştı. O dengesini kaybedip yanındaki ağaca yaslandığında hemen koşup kolundan tuttu. "Alaeddin! İyi değilsin!"

Sevdaya Çıkan YollarWhere stories live. Discover now