ek-1.bölüm

7 3 19
                                    

tarihler belirsiz

morgdayım, buz kesilmiş durumdayım. donuyorum resmen. morgun tavanındaki ışık gözüme öyle çarpıyor ki gözlerim kısıyorum.  önümdeki cesetleri koydukları yatağa bakıyorum. bembeyaz bir çarşaf var. oraya yürüyüp çarşafı çekiyorum. geriye doğru yalpalıyorum. bu suho'nun kendisi. yüzünün yarısı çürümüş halde. yanağındaki kocaman boşluğa bakıyorum. solucanları görebiliyorum. kusmak istiyorum, bağırmak istiyorum. ama yapamıyorum. 

aniden yataktan doğruluyorum, duvarsaki saate gidiyor gözüm. gece yarısının geçmiş olduğunu görüyorum. yine kabus gördüm. o günden beri görüp duruyorum. o yüzden en azından not olarak alayım dedim, belki asıl meseleye inebilirim.

Suho uyumadan önce bir kolunu tamamen bana doladığı için doğrulmamala birlikte gözlerini hafif aralamıştı. beni kendine hafif çekip kafasını belime yasladı. bir eliyle sırtımı sıvazladı. "yine mi kabus gördün?" uykulu sesini duymamla gülümsedim. "evet. önemli bir şey değil." yanına geri yattım. kafamı göğüsüne dayayıp kalp atışlarını dinledim. rahatlamıştım, güvende olduğunu bilmek bana iyi geliyor. "konuşmak istersen burdayım."saçlarımda dolaşan elini hissedip iç çektim. "hayır iyiyim. yarın kuzenin gelicek. uyumamız gerekiyor."

"bana kabuslarını anlatmıyorsun."

"saçma hepsi. inan bilmene gerek yok." önceki kabusum da ise suho bu sefer boğularak ölüyordu, ben hiçbir şey yapamamış izlemiştim sadece. kalktığımda nerdeyse yarım saat ağlamıştım, suho beni teselli etmeye çalışırken ne olduğunu soruyordu. söylememiştim. hala vicdan azabı çekiyorum desem bana kızardı. haklıydı da. neden bu kadar takmıştım anlamıyorum yinede sorumluluk hissediyordum. o gün biraz dikkatli olsaydım taksiyi daha erken durdurabilirdim.

kollarını tamamen bana sarıp iyice sıktı. "sen söylediğin de saçma olma olasılığı yok."

başımı geri kaldırıp dudaklarını uzunca öptüm, sonunda çekilirken küçük bir buse daha kondurdum dudağına. "şu an yanımdasın. önemli olan o." aniden üstüme çıktığında yutkunmuştum. "en olmayacak zamanlarda şöyle yapıyorsun."

"Suho! yarın kuzenin geliyor!" annesi varken yakınlaşmamız konusunda kesin olarak uyarmıştım onu ama devam ettiriyordu arada. "sanki yapmadığı şey. o çocuk 16 yaşında olmasına rağmen bizden daha derin bir seks geçmişi var. bizimde ona yetişmemiz gerek anlaya-" yüzünü sertçe ittirdim. "16 yaşındaki bir çocukla yarışacaksın diye uykumdan olamam."

somurtuyor. "gerekirse okula kucağımda taşır götürürüm." göz teması kurmamak için yüzüstü yattım. "git başımdan." aniden vücudunu üstüme bırakınca gözlerim yerinden fırlayacak gibi açıldı. "tamam, bu pozisyon da olur." kalçamdaki aletini hissetmemle bağırmam bir oldu. kendisi resmen en azgın dönemlerinden birini geçiriyor gibiydi, en sonunda kısırlaştırmaya götürmek için bizzat veterinere sürükleyeceğim.

"Suho!" o kadar bağırmışım ki hana'yı uyandırmıştım. bir saat suho'nun kötü bir şey yapmadığını kendi kendime abarttığımın açıklamasını yapmak zorunda kalmıştım.

neyse ki sonra herhangi bir eylemde bulunmadı, surat astı yine de kıçıma yapışık şekilde uyumayı ihmal etmedi. kaç kere dirseğimle karnına vurup uzaklaştırdığımı hatırlamıyorum. bir şekilde uyumuştum. öncesinden daha rahat uyumuştum. rüya görmemiştim hiç. gerçi sabah uyandığımda her yerim ağrıyordu. suho bacağını tamamen bana sarmış, bedeninin yarısını ise üstüme atmıştı. böyle uyanmaya alışık olsam da ağırlığı beni öldürüyordu. tombul bir bebekle yan yana yatmak gibiydi.

saçını çekiştirdim. "Suho!" aniden ağzımı kapattı. "Birkaç saat daha."

"no borkoç sooto." kuzeninin geldiğini bir şekilde hatırlatıp kaldırmıştım. umarım her şey yolunda giderdi. kuzeniyle anlaşmak benim için çok önemliydi. suho'nun sevdiği kişilerde benim için değer arz ediyor. o mutluysa ben daha çok mutlu oluyorum.

*

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 10 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

breath|bxbWhere stories live. Discover now