13

25 6 28
                                    

15 mayıs

sayfaya çok fazla kan damladığı için tekrar yazıyorum. tek kan değil gerçi.

belki olayların üzerine daha çok odaklanabilirim. dikkatli düşünebilirim. öğlen vaktiydi , yemekhaneye gidiyorken bir anda woojin ve ekibi beni durdurmuştu.

"çekilin." woojin kahkaha attı. "ne diyor bu?"

aniden omzumdan tutup beni yere atmıştı. diğer günlere göre bu hiçbir şeydi. "yaptığından sonra seni yaşatırız mı sandın?"

geri ayağa kalkıcakken başka bir çocuk ayağını omzuma bastırmıştı. dişlerimi birbirine sertçe bastırdım. bağırmamalıydım. "Onu çatıya götürelim."

beni resmen sürükleyerek çatıya götürdüler. kaçmaya çalışmadım, kaçsam büyük ihtimale daha çok vuracaklardı. Woojin benim yakama yapıştı. "neden onu öptün ibne? iğrençsin. rastgele herkesi böyle öpecek misin sen?!"

o zaman işte çarpılmışa dönmüştüm. suho onu zorla öptüğü mü söylemiş olmalıydı ya da görmüş falan mıydı? ona rağmen direkt bütün suçu bana atması sinirlerimi bozdu. hiçbir şey demedim. suho'yu koruyordum resmen, onun beni öptüğünü söyleme terbiyesizliği yapmayacaktım onun tersine iyi bir insandım.

"bir şey söylemiyorsun demek. kabul ediyor bide orospu çocuğu!" beni yere doğru geri ittirdiğinde cebinden çakmak çıkarmıştı. gözlerim büyüdü. ne yapacaktı bu manyak? sigarayı yakıp yanıma eğildi. kaçmamam için tutuyorlardı. ben ona tekme atmaya çalışınca bir çocuk sertçe ayağını dizime geçirdi, yerimde çöküp kalmıştım. formamı kaldırdığında daha çok çırpınmaya çalıştım yüzüme birkaç yumruk yiyince afallamıştım. gözlüğüm yana düşmüştü. kırılmamıştı.

formamı kaldırıp sigaranın ucunu bel kısmıma bastırdı. hayatımda bu kadar acı çekmemiştim. istemsizce bağırdım, artık gizleyemiyordum. sonuna kadar bastırıp çekince belimdeki iz belli olmuştu. iğrenç görünüyordu. ben iğrenç gözüküyordum.

Woojin ağzıma doğru bir tekme atınca yere devrildim. diğerleri beni bırakmıştı. ağzımdan kan gelince öksürdüm. şu an astım krizi geçirmediğim için şanslıydım. o sırada bir çocuk hırkamı çekiştirdi. amaçları beni çıplak bırakmak sonra videoya çekip herkese rezil etmek falandı sanırım. çocukça.

hırkamı bir şekilde çekip çıkarttığında woojin tek kaşını kaldırdı. "bizim bir şey yapmamıza gerek yokmuş. kolarındaki kesiklere bakın." bileğimi çekiştirdi kolumu inceledi o sırada onun yüzüne tükürmüştüm. sonunda serbest kaldığım için üstüne atılıp ısırabildiğim kadar onun bileğini ısırdım. bıraktığında ayağa kalktım. buradan çıkmalıydım. Tam koşucakken arkadan biri dizime tekme atmıştı. gene yere yığıldım. bu kadar kişiyle bu çelimsiz kollarla başa çıkamazdım.

woojin çok sinirlenmişti etrafa küfürler savurup kanamış olan bileğini tutuyordu. "Bunu ödeteceğim sana ibne!" elimi aldı , bu sefer diğerleride beni tutmuştu. kolumu boylu boyuna yatırdılar. ne yapacaklarını fark etince var gücümle bağırmaya başladım. "Bırakın! bırak!" gözlerim o an doldu sonunda. benim tek amacım ders çalışmak zaten elime bir şey olursa ne yapacağım? woojin bileğime art arda basmaya başladı. her bastığında daha kötü acıtıyordu. en çok korktuğum şey acıtmamasıyla hissizlik olsaydı onu kaybederdim.

sonunda bıraktığında parmaklarımı zar zor hareket etmeye çalıştım. aşırı zorlandım kolumu kaldıramıyordum bile. woojin cebinden çıkardığı çakıyla yüzüme birkaç çizik bıraktı. acı uyuşukluğundan olmalı bağırışım bile kısık çıktı. woojin o sırada gözlüğü fark etti, alıp önüne geri geldi. "sen bunu hak etmiyorsun bile piç." ortadan ikiye ayrıldıktan sonra ayağının altında ezmişti. "size bırakıyorum artık , dövün istediğiniz kadar." grup çevremde toplandığında bazıları tekme atıyor diğerleri yumruk atıyordu. uyanık kalmam gerektiğini biliyordum.

ama gözüm kararıyordu artık. göğsümü tek kolumla korumaya çalıştım. nefes almalıyım. tek düşüncem buydu.

"naptığınızı sanıyorsunuz beyin yoksunları?" suho. onsuz dövüyorlar diye sinirli gibi.

woojin yere devrilince ne olduğunu görmeye çalıştım ama gözüm fazla acıyordu anlamıyordum. çevremdekiler dağılınca göz göze gelmiştik.

"Seni zorla öpen bir ibneyi neden koruyorsun su ho?" açıklayacak mıydı?

"ona bir şey olursa müdürle başım belaya girer." sen doğruyu söyleyemeyecek kadar korkaksın Choi suho. Kendine zarar gelmesin diye beni ateşe bıraktın.

Woojin'nin sırtına ayağını bastırıp kolunu geriye çekip kırdığını gördüm. ya da sadece burkmuştu. umrumda değildi. Woojin'nin bana zarar vermesinden çok suho'nun hiçbir şey söylememesi canımı daha çok yaktı.

artık gözlerim kapanacakken öğretmen gelmişti. Minjun'nun ise yanıma koştuğunu gördüm.

"Sakın uyuma!"

"uykum yok." ağzımı açıp bunu söylemek bile bana acı verdiği için konuşmamaya karar verdim.

*

breath|bxbWhere stories live. Discover now