3

39 8 12
                                    

7 mayıs

İşten çıkmış eve doğru gidiyordum. etraf sessizdi bu hoşuma gidiyordu doğrusu. kimsenin olmaması.

O sıradan ani bir acı hissettim sırtımda. Yere yığıldığımda yüzüm yere sürtmüştü. yüzümü oraya çeviremeden saçım sertçe çekilmiş, çenemi biri yukarı kaldırmıştı. " bize selam vermeden mi gidicektin Jiwoo? dün sohbetimiz yarım kaldı." bu yejundu. yüzünde kocaman bir morluk vardı, biri onu yakın zamanda dövmüştü. Ve sinirini çıkaracağı insan şimdi bendim. İki tane arkadaşı daha vardı. Beni ortaya aldılar, saçımı bıraktığında geri yere yığılmıştım. "ne istiyorsun?"  kahkaha attı.

"Soruyor musun Jiwoo? aaah! o soğuk bakan göz bebeklerini yerinden çıkartmak istiyorum!" karnıma aldığım tekmeyle kendi içime kıvrılmıştım. Diğer arkadaşı da sırtıma vurdu. diğeride ise koluma. Kendimi korumak için kollarımı kendime sarsam bile artık çok geçti. Her yerime tekme savuruyorlardı. Yejun gelip yüzüme tekme atınca gözlüğüm başka tarafa fırladı. dudağımın patladığını hissetim. ardından tekrar tekme attı. Bu sefer kaşımda acı hissettim. beni öldürecekti.

nefessiz kaldığımı hissetim. Soluk borum acıyla kendi içine büzüldü. nefes alamıyordum. nefes almak için ağzımı açıp kapatmaya başladım etrafa tuhaf sesler yayıyordum. Gözüm sırt çantama gitti. Astım ilacım ordaydı. kolumu oraya doğru uzattığımda Yejun ayağını elimin üstüne sertçe bastırdı. Bağırmaya çalıştığımda daha fazla üstüne basmıştı. Nefessiz kaldığımın farkında bile değillerdi, vurmaya devam ediyorlardı.

Yejun bir anda yere yığılınca birinin onun bacağına vurduğunu fark ettim. Minjun gelmişti. Yejun küfür edip ayağa kalktı. "Hey! Minjun?! Sen buna karışma!"

"Jia'dan yediğin dayak yetmedi mi?" bana baktığında gözüm kararmak üzereydi hala sırt çantama uzanmaya çalışıyordum. Minjun hızlı davranıp çantamı aldı, yere doğru döktüğünde astım ilacıda ortaya çıkmıştı. Eline aldığında benim ağzıma doğru tuttu. Birkaç fıs çekince etrafı daha net görebilmiştim.

"Siktir. Astımıymış." kalbim patlayacak gibiydi. İnip kalkan göğsümün üstüne elimi yerleştirdim. Sakin olmalıydım sadece. "Polisi aradım. Kaybolun!" Minjun bunu dedikten sonra çocuklar birbirine baktı sonra uzaklaştılar.

Yanıma doğru eğildiğinde beni kaldırmak için koltuk altıma girmişti. "İyi misin?"

"evet. teşekkürler."

"Sana borçluydum." acıyan yüzümü tuttum. gözüm gözlüğümü aramıştı yerlerde. en azından kırılmamıştı. Minjun baktığım yeri görünce gidip gözlüğümü getirdi.

"benim yüzümden sana musallat oldular özür dilerim."

"Hayır. eninde sonunda bana da bulaşıcaklardı."

"Polisi aramadım. Açıkcası onları kendim dövecektim. Ama senin acı çektiğini görünce vazgeçtim. Seni eve götürelim."

"Kendim giderim saol."

"En azından pansuman yapmana yardım edeyim, markete gidelim."

"burada mı yaşıyorsun? eve geç, geri gelirlerse bu sefer bizi öldürürler." Arkama dönüp yürümeye başlayınca bağırdı.

"Yaşamıyorum! Arkadaşım burada. O bize yardım edebilir."

"Hayır."

"Jiwoo! elin nasıl? Bakmama izi-" evime girip kapıyı suratına kapattım. Birileriyle bu kadar etkileşim içinde olmaya alışık değildim. Böye kötü bir şekilde dağılmışken yeni tanıştığım, olası arkadaşım olan kişinin karşısında böyle duramazdım. Tam karşımdaki duvarda ayna vardı. Yüzüme baktığımda her yerinde yara oluştuğunu gördüm. İlk başta dudağıma hafifçe parmağımla dokunmuştum. Acıyla yüzüm buruştu. Bok gibi görünüyordum. Kapıyı açtım.

"Biraz yardım et. Sadece birazcık."

kafasını sallayıp evime girdi, açıkcası onu davet etmek istememiştim. evimiz çok küçük ve eskiydi. Bizimkiler evde değildi neyseki. Ablamın yeni evine gitmişlerdi.

"Yardım çantası nerede?" Minjun cidden çok yetenekliydi, sanki sürekli bunları yaşamış gibi beni kolayca tedavi edebildi. Yüzümdeki bantlarla en azından daha iyi gözüküyordum. elim hala acıyordu.

"Arkadaşın endişelenecek, git artık."

"Jia'ya yazdım, merak etme."

"Jia. Şu boksör çocuk. sen de gerçi değil mi?" bu bilgiyi yeni hatırladım, ders dışında pek bir şey aklımda kalmazdı.

"Evet. Yejun'u dövmüştü. tekrar dövecek."

"Anladım." dudağıma kulak çubuğu değdirince geri çekildim.

"Üzgünüm."

"Sorun yok." Minjun gerçekten arkadaşım olabilir miydi? bilmiyorum. Bu duygu bana çok yabancıydı. Dersler dışında sosyal bir aktivitem olmamıştı.

gülümsedi. "Ne oldu?"

"Yüzün fena dağılmış."

gülümsedim. "en azından  Yejun'nun olduğu kadar tipsiz gözükmüyorum."
*

breath|bxbWhere stories live. Discover now