"Ne işiniz var karıcım?"

"Kızı evlendiriyoruz ama hiçbir alışveriş yapmadık. Yarın Dilek'e vakit ayırmak istiyorum o yüzden."

"Güzel düşünmüşsün. Ne lazımsa alın ama yorulma. Hatta Mustafa da sizinle gelsin yarın." Kahvaltımız Yusuf'un bize bir şeyler anlatmasıyla devam etmişti. Kahvaltıdan sonra ise Emir Asaf bizi anneme bırakmıştı. Yusuf önden koşarak zili çaldığında evdeki bir çalışan tarafından açılmıştı. "Hoş geldiniz Hira Hanım." Gülümseyerek konuşan çalışana ben de aynı şekilde karşılık verdim. "Hoş bulduk." Bu esnada içeriden gelen sesler dikkatimi çekmişti. "Misafir mi var?"

"Evet efendim. Tarık beyin kardeşleri ve aileleri burada." Hadi bakalımm, bir bu eksikti... Babamın kalabalık bir ailesi olduğunu biliyordum fakat henüz aileme bile yeni alışmışken tanışmak gibi bir şey düşünmemiştim. Şimdi ise kendi ayaklarımla gelmiş gibi olmuştum. Pekâlâ, belki de bunun da zamanı gelmiştir. Bir şeylerden kaçmak yerine üzerine gitmeye alışmam gerekiyordu. Bu yüzden yardımcıya teşekkür ederek salona ilerledim çocuklarla. Yusuf zaten koşarak dedesine giderken bütün dikkatleri üzerimize çekmişti. "Ben geldim dedeee!" Herkesin bakışları bize dönerken babam gülerek Yusuf'u kucağına almıştı. "Heytt bee! Aslanım gelmiş!"

Poyraz abim kalkarak benim yanıma gelmişti. "Abim, hoş geldiniz. Haberimiz yoktu geleceğinizden." Eğilip saçımı öpmüştü. "Hoş bulduk abi. Yusuf sürpriz yapmak istedi."

"İyi yapmışsınız güzelim." Ardından yaklaşarak benim duyabileceğim şekilde konuştu. "Amcamlar burada ama rahatsız olursan çıkarız biz." Düşünmüş olmasına karşılık gülümseyerek cevap verdim. "Gerek yok abicim." Emin misin bakışları atarken gözlerinin içine bakarak gülümsedim. "Sonunda bir araya geldik yeğenim. Ben Faruk amcan." Gelen sese döndüğümde gülümseyerek bakan kişiyi gördüm. Ayağa kalkmış ve yanımıza gelmişti. "Oy oy bu cimcime ne kadar da güzel böyle!" Kucağımdaki Ecrin'e bakarak söylemişti. "Evet, benim kaydeşim çok gücel!" Dedesinin kucağında bağıran Yusuf herkesi güldürmüştü. "Bak seen. Çok mu seviyorsun kardeşini?"

"Hı hı. En çok ben seviyoyum." Yüzündeki gülümsemeyle tekrar bana döndü. "Sarılabilir miyim?" Kafamı salladığımda kolları arasında bulmuştum kendimi. Gözleri dolmuş bir şekilde geri çekilmişti. "Maşallah benim yeğenime. Nasıl güzel bir mucizesin sen böyle?"

"Abi çekil de ben de sarılayım yeğenime!" Enerjisi yüzünden belli olan, babama çok benzeyen ve sanırım en küçükleri olan amcam da sarılmıştı. Geri çekildiğinde o da gülümseyerek bakıyordu. "Ben de Harun amcan. En genç ve zinde olan amcan." Sonunda da göz kırpmıştı. "Kaç yaşına geldin ne zindesi Harun?" Oturanlardan bir kadındı konuşan. "Allah aşkına karıcım, ben bu bunaklarla bir miyim?" Yusuf kıkırdayarak dedesine döndü. "Dede sen munak mı oldun?"

"Deden seni ısırsın da gör bakalım bunak mıymış." Yusuf gülerek kaçmış ve annemin yanına gitmişti. "Anneanne koyu benii!" Annem onu kucağına almış ve saçını öpmüştü. "Dokunamaz kimse benim kuzuma."

"E hadi ayakta kaldı kız kucağında bebeğiyle." Tanımadığım diğer kadın konuşmuştu. "Doğru dedin hanım. Gel yeğenim." Demek ki o da Faruk amcamın karısıydı. Yüzü de çok taylıydı. Sonunda oturduğumuzda diğerleri ile de tanışmıştım. Ve bu korktuğum gibi de olmamıştı. Kaçmak yerine onlarla tanıştığım için mutluydum. Kuzenlerimle de tanışmıştık. Bir tane kız kuzenim vardı. İsmi Nazlı'ydı ve çok güzel bir kızdı. Yedi tane de erkek kuzenim vardı. Onlarla hemen yakınlaşmış olmasam da sevmiştim. İlerleyen saatlerde Yusuf bütün ilgiyi üzerine çekmeyi başarmıştı. Herkese ya bir şeyler anlatıyor ya da oyununa dahil ediyordu.

Ecrin zaman zaman huysuzlansa da genel anlamda beni anlamış gibi sakin kalmıştı. Çalan zilin ardından salon kapısında Emir Asaf görünmüştü. "Kahyaman babam gelmişşş!!" Yusuf koşarak Emir Asaf'a gittiğinde kucağına almıştı. "Oğlumm..." Yanağını da öptüğünde Yusuf hemen konuşmaya başladı. "Baba baak annemin ancalayı gelmiş dedemleye! O Fayuk anca o da Yayun anca."

"Yayun da olduk iyi mi?" Harun amca yalancı bir sitemde bulunurken Aras abim atıldı. "Seninki yine iyi amca. Yusuf'un bir de Aman ancası var." Yaman ne olursa olsun Aman olarak kalacaktı...

Akşamın kalanında ise hep birlikte yemek yemiş ve biraz daha oturduktan sonra kalkmıştık. Eve vardığımızda uyuyan çocukları yatırrıp biz de sonunda yatabilmiştik. "Haberin var mıydı amcanların orada olduğundan?"

"Yoktu. Ama iyi oldu... Eğer bu şekilde olmasaydı belki de hâlâ onlarla tanışmaktan kaçıyor olacaktım." Belimi okşayan eli durmuş ve gözümün içine bakmıştı. "Mutlu musun Hira?" Soluğunu bırakarak devam etti. "Çocukluk denileyemecek bir geçmişin, elinden alınmış olan bir ailen var. Benim aptallığım yüzünden tek başına omuzlarına yüklenmiş bir annelik var. Onca şeyle mücadele ettin. Çok fazla şey atlattın. Evet şimdi birlikteyiz, bir aileyiz. Bilmiyorum belki de bunu sormak için çok geç ama gerçekten, mutlu musun Hira?"

Böyle bir soru beklemiyordum. Belki de daha önce hiç sorulmadığındandır. Mutlu muydum, evet. Hayat beni bambaşka bir noktaya getirmişti. Ve ben geldiğim noktadan mutluydum. Uzanarak yanağını öptüm. "Mutluyum. İnan bana, şu an hayatımda hiç olmadığım kadar mutluyum..." Parlayan yeşilleriyle gülümseyerek baktı bana. "Mutlu ol güzelim. Sen hep mutlu ol..."

Bölüm sonuu.

Bir sonraki bölümde final yapacağım muhtemelen canlarım. Bir serüvenimizin daha sonuna geldik. Hazır mısınız bakalım final bölümüne?

Uzun konuşmamı finale saklıyorum xmsmsks. Bu yüzden finale kadar kendinize iyi bakın sevgili Bî-misal Hayat ailesi 🫶

Bî- misâl HayatWo Geschichten leben. Entdecke jetzt