14. Bölüm

23.7K 1K 64
                                    

Emir Asaf onlara doğru yönelecekken tuttuğuö eline biraz daha sıkı sarıldım. "Asaf.." Bakışları bana dönerken, gözlerindeki öfke açıkça görülüyordu. "Boşver. Şu an o da bir şey yapamaz, olduğunu düşündüğü duruşu sebebiyle. Bizim de tadımız kaçmasın olur mu?" Sıkıntılı bir soluk verdi. "Tamam... Bakma şöyle." Tuttuğum elini çekiştirerek beğendiğim bir masaya geçtim. O da karşıma oturduğunda iki sade kahve ve bana tatlı istemiştik. "Kahve zararlı olmasın?"

"Daha önceki doktorum aşırıya kaçmadığım sürece içebileceğimi söylemişti." Usulca kafasını sallayıp manzaraya çevirdi kafasını. Bense çenemi elime yaslamış, sessizce onu izliyordum. Kafasının burada olmadığı, hâlâ sinirinin hâkim olduğu belliydi. Siparişimiz geldiğinde ben de manzarayı izleyerek kahvemi yudumladım. Üzerimdeki bakışlarını hissetmiştim. Şimdi tersine dönmüş, ben manzarayı izlerken o beni izliyordu.

Hayat bizi nereye götürüyordu, hiçbir fikrim yoktu. Bir kez olsun sonunu düşünmeden hareket etmek istiyordum. İlk defa ipleri bir başkasına, kocam olmuş olan adama bırakmış ve öylece ayak uyduruyordum. Yorulmuştum... Oldum olası hayatla olan mücadelemden, her şeyi tek başıma sırtlanmaktan. Çok yorulmuştum...

"Daldın.." Emir Asaf'ın sesiyle irkilerek ona döndüm. "Efendim?"

"Ne düşünüyorsun?" Omuz silkip manzarada olan gözlerimi ona çevirdim. "Öyle dalmışım." Tek kaşını kaldırıp inanmazca bakıyordu. Umursamayıp tatlımı yedim.

Tatlım bittiğinde hesabı ödeyip kalkmıştık. Arabamızın getirilmesini beklerken korktuğum başıma gelmiş ve babamlar da çıkmışlardı. Bunu bilerek yaptığına o kadar emindim ki... "Ooo kimleri görüyorum! Gözde Dağlı çifti! Babaya bir selam vermek yok mu Hira?"

Emir Asaf yumruklarını sıkarken yumruk yaptığı elini tuttum. Bakışları beni bulurken bense babama dönmüştüm. "Ne istiyorsun?"

Çirkince gülen anne demeye utandığım kadın onun yerine konuştu. "Biz seni böyle mi yetiştirdik Hira?! Nasıl konuşuyorsun babanla?" Alaylı gülüşümle baktım. "Siz beni yetiştirdiniz mi gerçekten?"

Babamla sinirle atıldı. "Altına yattığın adama güvenme Hira!" Sözünün bitmesi ile yüzüne inen yumruk bir olmuştu. Emir Asaf tuttuğum elini kurtarıp babama saldırmıştı. "Ulan senin ecdadını sikerim piç!" Ardı ardına yumruklarını indirirken ne yazık ki (!) müdahale edememiştim. Koskoca adamı durdurmaya gücüm yetmezdi yani sonuçta! Gerçi bir bakıma zaten babam demeye dilimin varmadığı adamın söylediklerini sindirmeye çalışıyordum.

Annem Emir Asaf'ı itmeye çalışırken kocama asla etki etmiyordu. "Bir daha seni karımın yakınında görmeyeceğim duydun mu lan?!"

"Kızım o benim!" Emir Asaf bir yumruk daha attığında konuştu. "Hiçbir şeyin değil! Onun tek ailesi benim! Güveneceği tek kişi benim!" Sonunda bırakmış ve üzerinden kalkmıştı. Etrafımızda ne ara geldiklerini bilmediğim korumalar varken hırsla elimi tutarak gelen arabaya yürüdü. Önce beni bindirip sonra kendisi de bindiğinde oyalanmadan arabayı çalıştırdı.

Gözlerimden damlalar bir bir akarken Emir Asaf direksiyonu daha sıkı tuttu. "Ağlama.." Sesiyle birlikte ağzımdan kaçan hıçkırıkla ağlayışım derinleşmişti. Arabayı sağa çekip bana döndü. Yüzümü elleri arasına alarak ona bakmamı sağladı. "Özür dilerim..." Gözlerine suçlu bir çocuk gibi bakarken içi gider gibi bakarak başımı göğsüne yasladı. Hıçkırıklarım artarken saçlarımda önce dudaklarının baskısını ardından okşayan ellerini hissettim. "Senin bir suçun yok güzelim, hiçbir suçun yok..."

Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. "Neden oluyor o zaman tüm bunlar? Ben ne yaptım Emir Asaf?..." Gözlerimde olan gözlerini ayırmadan konuştu. "Benim olarak yapacağın en güzel şeyi yaptın, gerisi teferruat. Siktiğim herifi yüzünden biraz daha ağlarsan geri dönüp bir posta daha döveceğim karıcım."

Bî- misâl HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin