XXI • Gözünü Ayırma!

190 21 36
                                    

Korkuyla yüzüne bile bakamadan kolumu çekmeyi denedim. Eğer şimdi burada yapmak isterse onu reddedebileceğimi sanmıyorum. Karşılık vereceğimi biliyorum, o da biliyor.

"Temizlen ve öyle git. Kokunu başka alfalar almamalı. Uyarılmış biçimde aralarından geçmek istemezsin." diye homurdandı. Bu mu? Bu kadar mı? Yani istemiyor. Yeşimlerim hafifçe rahatlayarak soğuk bir öfkeyle düşen yüz ifadesini buldu. Buraya kadar geldik ve durumumdan sonra... Gerçekten mi? "Ne? İleri gideceğimi mi düşündün?" Utancımı saklayamadan salopet tulumumun askısıyla oynayarak başımı salladım. Umarım bu karanlık odada ne kadar renk değiştirdiğimi görmüyordur. "Beni istiyorsun, beni deli gibi arzuluyorsun ama benimle yatarsan sonsuz gururundan kendini suçlayıp zarar vereceğini biliyorum. Bu yüzden ilerlemeyeceğim. İyileşmeni bekleyeceğim. Şimdi git, sadece banyoda kendini temizle." Bakışlarım aşağı inerken usulca başımı salladığımda tutuşunu gevşetip geri çekildi.

Beni bırakıp odadaki perdeleri ve pencereleri havalandırmak için açarken "Binlerce gümüş verip en kaliteli yakayı aldım ama siktiğimin eşyası feromonlarını bastıramıyor." diye homurdandı. Elimde değil. Onları tam olarak serbest bırakamıyorum bile. Udorald mülkündeyken ne zaman kızgınlığa girsem bulunduğum dairenin yakınlarındaki alfa askerler uzaklaştırılırdı. Yine de Keigo abi dışarıda olsalar da çilek kokusunu hafifçe sezdiğini söylerdi. Bu yüzden her dönemimde babam öfkeyle yakamı zorla takardı. Şimdi düşünüyorum da kızgınlığımda odadan çıkabilmek için tüm yalvarışlarıma rağmen kuvvetli irade göstermişti.

Tekrar gelip kolumdan yakalayarak beni odadan çıkardı. Etrafı kontrol ederek koridoru geçip merdivenleri tırmanırken sessizce homurdanmaya devam ediyordu. Buradaki odamın kapısının önüne geldiğimizde durduk. "İşini hallettiğinde odanın önünde beni bekle. Aşağı tek başına inme." Tekrar başımı salladığımda sırıttı. "Sessizleştin, ilk defa uysalca itaat ediyorsun." Gerçekten bana ne oluyor? Şu ana kadar onu birkaç kez parçalayıp etlerini kemiklerinden sıyırmam gerekirdi... Fark etmiyormuş gibi davranmalıyım. Yoksa memnuniyetini artırmak için üstüme gelecek.

"Kıyafetlerim... Kıyafetlerim feromonlarınla dolu. Onları da temizlemeliyim. Giyecek başka bir şey-" "Aklından bile geçirme. Sadece ıslaklığını temizlemeni söyledim. Beni tekrar uğraştırma." Olmaz, ne kadar bıraktığından haberi var mı? Herkes onun eşi olduğumu düşünse de bu kadar fazla işaretleme gereksiz ve dikkat çekici. Zaten yeterince odak noktasıyız. "Hayır, bu çok fazla. Bana burada kalan kıyafetlerimden ver." Kızıl irisler kanla keskinleşip koyulaşırken uyarı hırıltısıyla üzerime eğildi. "İzuku." Midemde heyecanlı kasılmalar oluştururken kalbimse korku uyandıracak çarpıntıyla kaburgalarıma vurdu. Neden bu kadar etkileniyorum? Benim sorunum ne? Onu terk ederken çok kararlıydım ama şimdi... Titreyen bedenimle tüylerim ürpermiş "Tamam, tamam." dedim geriye kaçarak. Daha fazla olaya gerek yok. Kendi ağızımla itiraf ettim, ne olursa olsun insanlar eş olduğumuzu sanıyor.

Odanın kapısını açarken gömleğimin yakasından çekip beni tekrar durdurdu. Şimdi ne var? Bıkkınca ona baktığımda "Yakanı ver." dedi kısık sesle. Ne, neden, nasıl? "Affedersin? Saçmalama, burada çıkaramam. Az önce kokumun yayılma-" Uzun parmakları yakamın ön kısmını kavradığı yerden aniden çekip vücudunu bana hiddetle bastırdı. Kalçalarımın biraz üstünden hissettiğim şey... Sert, çok fazla sert, tamamını hissedebileceğim kadar. O... Sıcak ve nemli soluğu kulağıma "Yakanı ver." dedi ürpertici muhtaçlığıyla. Siktir, elbette koku yüzünden o da uyarılmış olmalıydı.

Çantamın ön cebinden anahtarı alıp boynumdaki kilidi açtım. Kokunun hızla dağılmasını önlemek için çıkarır çıkarmaz ona verdikten sonra kendimi odaya atarak kapıyı arkamdan kilitledim. Sanki çok çabalamışım gibi aniden nefes nefese kapının dibine çöktüm. Geldiğimden beri sadece bir saat olduğu halde tüm bu yaşananlar... Beklenmedikti ama sonunda rahatça feromonlarımı bırakabilirim. Kendimi sıkmaktan patlamak üzereyim. Bekle bir saniye, ben ona az önce onun için yakamı mı verdim?

Kurt AvıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz