17.BÖLÜM

17.5K 1.1K 317
                                    

KİTABIMI BEĞENMENİZ
DİLEĞİYLE,
İYİ OKUMALAR DİLERİM ❤️

yillmazey hesabımı takip etmeyi unutmayın

☀️

Kalbim ilk defa göğsümü bu kadar sert dövüyor, gözlerim ilk defa dalıp gidiyor boşluğa, beynim ilk defa bir çok anıyı defalarca başa sararak düşletiyor, ben ilk defa kendimi böyle bir hal içinde bulu veriyorum. Neydi bendeki bu hal, bilmiyorum fakat iyi bir hal olamadığı kesin ya da ben öyle zannediyorum.
Yanaklarım halen utançtan alev alev yanıyordu. Sanki Awir ağa tam karşımda durmuş bana bakıyormuş gibi gözlerimi kaçırıp duruyordum. Utançtan, gerginlikten buz kesen ellerimi sıcak yanaklarıma koydum. Ben bu saatten sonra nasıl bakacağım Awir ağa'nın yüzüne. Başımı iki yana salladım oflayarak yüzümü avuçlarımın arasından kaldırdım Behram değişik sesler çıkardığında gözlerimi yerden kaldırarak kardeşime baktım. Yeşil gözlerini bana dikmiş bir elinin parmaklarını ağzının içine alarak değişik sesler çıkarıyordu. Küçük bir tebessüm ederek kardeşimin yanına uzandım. Bedenimi yan döndürerek yumruk yaptığım elimi başıma koydum diğer elimle Behram'ın karnını okşadım.

"Napacak senin bu ablan? Nasıl bakacak ağa'nın yüzüne?" kendimle konuşmam yetmediği için daha altı buçuk aylık bebekle konuşuyordum.

"Çok utandım ya, birde 'bak bak' demedi mi offf, ben nasıl bakacağım yüzüne?" diyerek isyan ettim. Elimi başımdan çektim yatakta sırt üstü uzandım.
Bir elimi yüzüme yasladım içten içe kendime saydırıp duruyordum.
Behram bir şeyler mırıldandığında elimi yüzümden çektim, Behram'a baktım.
Elini uzatarak bir şeyler mırıldanıyordu.
Tek elimle kardeşimi kendime çekerek göğsüme yasladım oda hemen başını göğsüme yerleştirerek anlamadığım bir şeyler mırıldanmaya devam etti. Beynim yine düşüncelere dalarken bir elimle Behram'ın sırtını yavaş yavaş okşadım aradan geçen dakikayla mırıldanması giderek sessizleşti. Yemeğini yedirmiştim, her yemek yedikten sonra kolayca uyuta biliyordum kucağıma alarak ninni söyleyerek hafiften salladığımda ya da sırtını okşamam yetiyordu hemencecik uykuya dalıyordu. Hemen yatırmıyordum tabii, on beş, yirmi dakika geçtikten sonra yatırıyordum.
Behram'ı uyandırmadan nazik olacak şekilde göğsümden kaldırarak yatağa yatırdım üzerine battaniyesini attım.
Ses çıkarmadan odadan çıktığımda kapıyı ardımdan yavaş kapattım ses çıkmaması için. Derin bir nefes alarak mutfağa indim sadece Gülcemal teyze ve Azize teyze vardı akşam için yemek yapıyorlardı. Hiçbir şey demeden elime gelen yemek işiyle uğraştım arada bir dalıp gitsem de bedenimi sarsarak kendime geliyordum. Gülcemal teyze, bir şeyler anlatıyordu ama kulağımı anlattıklarına veremiyordum yine de yanlış anlamaması için arada kısa cevaplar veriyordum. Yemekler bittiğinde yavaştan sofra kurmaya başlamıştık. Gülcemal teyze ve Azize teyze yemekleri tabaklara koyuyordu. Yukarıdaki işleri yapan Delal, mutfağa gelerek yemekleri taşımama yardım edecekti. İki tepsiye koyulan yemeklerle mutfaktan ilk ben çıktım arkamdan Delal. Akşam yemeği bu sefer içeride yenileceği için masayı yemek odasında kurmuştuk. İçeriye girdiğimizde tabakları tepsilerin üzerinden alarak masaya diziyorduk. Bittiğinde ise geri mutfağa indik, tepsilere yemekleri koyarak yukarı çıktık. İçeriye girdiğimizde bu sefer oda boş değildi Awir ağa ve Ciwan ağa vardı. İkisi ciddi bir konu hakkında konuşuyorlardı ki biz gelince sustular. Kalbim yine hızlanmaya başladığında kısık nefesler alarak kalbimi sakinleştirmeye çalıştım. Düz önüme bakarak yemek dolu tabakları yerleştiriyordum. Ellerim bilemediğim bir heyecandan titriyordu yemekleri dökücem korkusuyla tüm dikkatimi tabaklara odaklamıştım.
Vücudum bir anda gerildiğinde bakışlarınım üzerimde olduğunu hissettim. Son yemek tabağını masaya koyarken kafamı hafiften çevirerek Awir ağa'ya baktım gerçekten de bakışlarının üzerimde olduğunu görünce kalbim daha çok hızlandı, karnımda yine kıpırdanmalar oluştu. Keskin gözleri sanki kalbimin hızlı attığını görüyor gibiydi bilmediğim bir heyecanla göğüs kafesim yükseldi gözlerim sürekli ondan tarafa dönü duruyordu, bakmaktan kendimi alamıyordum.
Çıkmadan önce kafamı kaldırdım ve Awir ağa'yla göz göze geldim kara gözleri, gözlerimin yeşillerinde kaybolurken ben kara gözlerinin derinliğinde boğuldum. Eğer Delal, belime ufak bir cimcik atmasaydı sabaha kadar Awir ağa'yla bakışıcaktık. Bedenimi dikleştirdim, gözlerimi kaçırarak hızla yemek odasından çıktım.
Yanaklarım serin havaya rağmen yanıyordu bir elimle tepsiyi tutarken diğer elimle yüzümü yelliyordum.
Mutfağa girdiğimde diğer yemek tabaklarını koydular bizde götürdük. Her yukarı çıktığımda hızlanan kalbim, yanan ciğerim, nefessiz kalışlarım, untançtan kızaran yanaklarım, sürekli ona kayan gözlerim akşam yemeğini kurmayı bitirdikten sonra dizginlendi ama mutfakta kadınlarla birlikte yemek yediğim zaman kara bakışlar aklımda ve kalbimdeydi.

Aşk-ı MardinWhere stories live. Discover now