2.BÖLÜM

31.7K 1.4K 208
                                    

KİTABIMI BEĞENMENİZ DİLEĞİYLE,
İYİ OKUMALAR DİLERİM❤️

yillmazey hesabımı takip
etmeyi unutmayın

☀️

Korku damarlarımın arasına sinsice sızarak geziyordu, kalbimin hızlı atmasına vesile oluyordu. Korkudan sadece kalbimin sesini değil, damarlarımın tenimin altından atışını bile duyuyordum. Korkum enjekte edilen zehir gibiydi, vücuduma yavaş yavaş yayılıyor beni zehirliyordu. Gözlerimin içine bakan adam beni korkudan öldürüyordu. Awir Hazar Zemheroğlu...

Her gece yatmadan önce düşünüyordum, bir müslüman'ın vicdanı nasıl körelir? Bir müslüman'ın kalbi nasıl taştan olur? Hiç mi acıması olmaz, Peygamber efendimiz, kafire bile merhamet gösterirken bu adam da nasıl merhametin kırıntısı olmaz?

Awir ağa, tüm Midyat'ın korkulu ağası!

Bir toplumda adı geçtiğinde herkes susuyordu kimse ağzını açmaya cesaret edemiyordu. Bir toplumda bulunduğunda ise son sözü o söylerdi diğer ağalar ağzına açıp tek kelime etmezdi sessizce kabul ederlerdi. Merhametini hiç duymamıştım ama adaletini her yerde duyuyordum hiçbir kulun hakkını yemezdi, her zaman eşit davranırdı. İşinde ise oldukça ciddiydi asla hata kabul etmezdi onunla çalışan işine oldukça sadık ve titiz olacaktı. Hata yapanı yanında bulun'durmuyordu önce güzel bir fırça çekiyor ondan sonra kovuyordu buna bizzat kendi gözlerimle şahit olmuştum.

Çoğu aşiret hanım ağaları kızlarını Awir ağaya ayarlamaya çalışıyordu. O yüzden konakta her gün misafir oluyordu tıpkı bugün gibi. Hayret ediyordum, kızlarını nasıl merhameti olmayan bir ağaya gelin etmek istiyordular ve o kızlar nasıl merhameti olmayan bir ağayla evlenmek için can atıyordular. Ben korkudan adını bile ağzıma almıyordum.

"Ayca, ayca!"

Şîyar'ın bağırmasıyla irkilerek kendime geldim bir iki adım geriye doğru sendelledim, gözlerimi Awir ağa'dan kaçırarak yere sabitledim. Kalbim korkudan her saniye atış hızını arttırıyordu, kalbim öyle deli atıyordu ki nefes dahi zor alıyordum.

"Söyle ufaklık,"

Awir ağanın erkeksi, sert sesi kulaklarıma dolunca kalbim nefesimi iyice kesti. Yiğeniyle konuşuyordu ama bakışlarını üstümde hissediyordum.
Derin derin nefesler alarak kendimi toparladım, küçük cesaretime tutunarak Bejna xanıma baktım.

"Hanımım ben müsaadenizle gidiyorum, mutfakta bana ihtiyaç vardır." dedim.

Bejna xanım'ı tanıdım tanıyalı yüzünde hiç eksik olmayan gülümsemesiyle bana baktı. Bu kadın melek gibiydi.

"Müsade senin Yasmîn, gidebilirsin." dedi.

Bejna xanım'a tebessüm ettim. Arkamı dönüp gidecekken Şîyar'ın küskün çıkan sesiyle yerimde durmaya devam ettim.

"Ya Yaşmîn, şen hiş beyley oynamıyoyşun! Heyp iş diyorşun, heyp iş!"

Ben daha konuşmadan, Bejna xanım benim yerime konuştu.

"Bebeğim, Yasmîn ablan senle her gün oynuyor, nasıl hiç oyanımıyor?" dedi.

"Büyün hiş oynaymaydı beyley." dedi Şîyar. Kollarını göğsüne bağlamış, sarkık dudağıyla annesine bakıyordu.

Aşk-ı MardinWhere stories live. Discover now