12.BÖLÜM

20.3K 964 186
                                    

KİTABIMI BEĞENMENİZ
DİLEĞİYLE,
İYİ OKUMALAR DİLERİM ❤️

yillmazey hesabımı takip etmeyi unutmayın

☀️

Acılarım artık bir nebze olsun acıtmıyordu canımı, neden mi? Kardeşim yanımdaydı çünkü, kollarımın arasında, yanan bağrımdaydı. Burnuma mis kokusu doluyordu, ağzıyla çıkarttığı garip sesleri kulağım işitiyordu. Şimdi fark etmiştim kardeşimi nasıl özlediğimi. Meğer ne çok ihtiyacım varmış minik Behramıma. Geldi, karanlık hayatıma ışık oldu, bahar oldu. Hayata tekrardan tutunma sebebim oldu. Ben bu saatten sonra sadece kardeşim için yaşayacaktım, kardeşim için bu acımasız hayatla mücadele edecektim! Her şey Behramım için.
Yemin olsun anne, Behramı bir saniye olsun sevgisiz bırakmayacağım, hep koruyacağım. Kim kardeşime zarar vermeye kalkışırsa önünde dağ gibi dikilecem. Hiçbir kötülüğün kardeşime dokunmasına izin vermeyeceğim.

Dudaklarımı Behram'ın saçlarına basıtrarak, saçlarını koklayadak öptüm.
Behram, kafasını göğsümden çekip gözlerimin içine baktı. Ağlaması kesilmişti ama kocaman yeşil gözlerinin altı kızarmıştı, burnuda kızarmıştı.
Dudaklarımı kızarmış burnuna yaklaştırdım tüy kadar hafif öpücük bıraktım huylanmış olacak ki yüzünü kırıştırdı. Küçük tebessüm ederek minik ellerinin içinide öptüm bu sefer hoşuna gitmiş olacak ki ağzından keyifli mırıltılar çıkarttı. Behram tekrardan kafasını göğüsüme koyduğunda sıkıca sarmaladım sanki hafif kollarımı gevşetsem gidecekti. Burnumu saçlarına yasladım ve derin nefesler aldım. Kaç gündür alamadığım nefesleri şimdi mis bir kokuyla alıyordum. Gözlerimi usulca kapattım kardeşimin varlığını daha çok hissetmeye çalıştım.
Behram da elleriyle, kollarıma vuruyor sonra da ellerini üstüne koyuyordu.
Halen saçlarına yaslı dudaklarımı biraz daha bastırdım aynı zamanda da cennet kokusunu soluyordum. Ah, bu kokuyu nasıl özlemişim.

Aniden saçlarımda bir el hissettiğimde irkilerek hafiften geriye kaçtım.
Korkuyla açtığım gözlerimi, saçlarıma dokunan kişiye çevirdiğimde tanıdık kişiye rastladım.
Halime teyze yanımdaydı. Gözlerinden yaşlar akarak bana bakıyordu.
Dudaklarını birbirine bastırmış hıçkırıklarının çıkmasına engel oluyordu. Tabii bu engel oluş göz göze gelinceye kadardı. Halime teyze, daha fazla dayanamayarak beyaz tülbentinin işlemeli tarafını ağzına örterek hıçkırarak ağlamaya başladı. Benimde gözlerimden yaşlar süzüldüğünde Halime teyze, eliyle kafama baskı yaparak vücuduna yasladı. Elini ağzından çekmeden kafasını, kafamın üstüne koyarak ağlamaya devam etti.
Kendimi tutamayıp hıçkırdığımda Behram kafasını göğüsümden kaldıracaktıki izin vermeyip elimle kafasına baskı yaparak geri göğsüme yatırdım. Dişlerimi alt dudağıma geçirerek acımasızca ısırdım.
Halime teyze kendine iyice kasarak küçük küçük hıçkırarak ağlıyordu. Biliyordum ki, Behram olmazsa bağıra çağıra, ağıt yaka yaka ağlardı.
Dudaklarımın arasından inlemeler kaçtığında alt dudağımı daha da sert ısırdım. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülerek boynuma iniyordu. Dudaklarımdan çıkan inlemelere hâkim olamadığımdan elimi Behram'ın kafasından çekip ağzıma kapattım. Dişlerimi hafiften etime geçirdim. Sessizce ağlamak o kadar zordu ki, tarifi yoktu. İnsan ağlarken bile susturuluyormuş.
Halime teyze, bir elini yanağıma koyarak kafamı iyice kendine bastırdı.
ikimizinde içi paramparçaydı.

Halime teyze, tülbentinin üzerinden saçlarıma anaç öpücüklerini kondurdu.
Yanağımda olan eliyle tenimi okşuyordu.
Ağlamalarımı durdurmaya çalışıyordu ama biliyordu ki imkânsızdı. Benim annem ölmüştü ben nasıl ağlamayacaktım. Kendi mi daha fazla tutamayarak sesli bir şekilde art arda hıçkırdığımda Behram korkarak yerinde irkildi ve kokruyla ağlamaya başladı.
Ben artık kendimi tutamıyordum, tutamadığım içinde Behram'ın ağlamasını durduramıyordum.
Behram hem ani hıçkırmalarım yüzünden korkutuğu için, hemde benim ağladığımı görünce korkusu iyice arttı ve ağlaması şiddetlendi.
Elimi ağzıma bastırarak hıçkırıklarıma engel olmam boş bir çabaydı. Kendimi tutamıyordum, acım beni kontrol ediyordu, ben acımı değil.
Belimi biraz öne eğerek daha da şiddetli ağladım. Kalbimin üzerindeki ağır yük belimi dik yapmama engeldi.
Halime teyze, bana göre dirayetini kaybetmeden sessizce ağlıyordu, ta ki Behram'ın ağlamasını duyana kadar. Daha fazla ayakta duramayarak yüzünü saçlarımdan çekti, bedenimi saran kolları gevşiyerek geriye düştü, Halime teyze artık ayakta duramayarak dizlerinin üzerine çökerek seslice ağladı.
Güçsüzleşen elini kalbine vuruyor, ağlayarak sadece kendisinin ve Allah'ın duyacağı ağıtlar yakıyordu.
Behram, Halime teyze'nin dizlerinin üzerine çöküşüyle ağlamasını arttırdı. Neler olup bittiğini bilmiyordu, anlamıyordu biz ağladığımız için korkuyordu, ağlıyordu. Elimi zorla kaldırarak Behram'ın yaşlarla dolmuş yanağına koyarak, parmaklarımın uçlarıyla yaşlarını sildim. Ben ikimizin yerine de ağlardım. Benim cennet kokulum ağlamasın.
Elimi diğer yanağınada koyarak orada ki yaşlarıda parmak uçlarımla sildim.
Tabii, sildiğim heryeri tekrardan yaşlar dolduruyordu ve bu benim daha çok ağlamama vesile oluyordu. Kafamı yukarı kaldırarak hıçkırıklı bir çığlık attığımda Behram yerinden sıçrayarak çığlık attı, başı göğsüme yaslıyken titriyordu. Behramı zar zor Ayaklarının üstünde durdurup sıkıca kendime sardım. Yumruk yaptığım elimi ısırarak hıçkırıklarıma engel oldum. Behram, iki kolunu omzumun üstüne koyarak titreyerek, çığlık atarak ağlıyordu.
Elime dişlerimi daha sert geçirerek kendimi hâkim olmaya zorladım. Bu durum ne kadar zor olsada kardeşimin masum gözlerinden daha fazla yaş düşmemesi için bunu yapmak zorundaydım.
Yumruğumun etine dişlerimi daha çok batırdım. O kadar çok batırmıştım ki dişlerimi, ağzıma metalik bir tat gelmişti.
Ağlamaktan şişen, yanan gözlerimi yumarak ağlamaya devam ettim.

Aşk-ı MardinWhere stories live. Discover now