3. Bölüm

5.8K 380 40
                                    

Ve olur da karşınıza size gerçekten değer veren biri çıkarsa, içinizdeki boşluğu onunla doldurmaya çalışın.

--

Tüm gün boyunca hiçbir işime doğru düzgün odaklanamamış, Buğra'nın kim olduğunu düşünmüştüm. Yıllardır ilk defa bana yakın olmaya çalışan biriyle karşılaşmıştım, bunu ciddiye alıp düşünmem normaldi. Üstelik bir de tüm geçmişimi, yaşantımı ve büyük ihtimalle de zevklerimi bilen biriyle karşı karşıyaydım. Onun asla saf olduğuna inanmıyordum. Büyük ihtimalle o da dışarıya iyi kalpli, cömert, topluma faydalı birey görünümü vermeye çalışan ama kendi içinde çıkarcı bir pislik olan karaktersizlerdendi. Bakışlarının altında yatan kötülüğü fark etmiştim, belki de yanılıyordum ama bir şekilde hissetmiştim. İnsanların çevresindekilere kendisinin iyi biri olduğunu inandırma çabalarının ilk aşaması gülümsemektir. Fakat birçoğu gülümsemenin sadece dudakların yukarıya kıvrılmasından ibaret bir hareket olduğunu düşünüyor. Gerçek bir gülümsemeyle sadece yüzün değil tüm ruhun güldüğünü ve bunun gözlerinin içine yansıdığını bilselerdi çoğu insan karşısındakinin samimiyetine kanmazdı. Buğra'nın gözlerinde o ışığı, güven veren bakışları görememiştim.

Aniden gelen korna sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp gerçek hayata döndüm. Orta yaşlı bir adamın arabasının camından başını çıkararak bana baktığını gördüm.

"Dikkat etsene be, az daha çarpacaktım sana!"

Cevap vermeyip hiçbir şey olmamış gibi hızlı adımlarla kaldırıma çıktım ve yeniden adımlarımı yavaşlatarak yürümeye devam ettim. Okuldan çıktıktan sonra öncelerden gün aşırı uğradığım spor salonuna gitmeye karar vermiştim. Bu aralar baya aksatıyordum, bir haftadır hiç uğrama şansım olmamıştı. Hem kafamı dağıtır hem de vücudumu geliştirmeye devam ederim diye düşünüyordum. O kum torbasını yumruklayınca tüm hırsımı atıyor, rahatlıyordum. Sıkıntıyla iç geçirip saate baktım, yaklaşık üç saat sonra hava kararacaktı. Adımlarımı hızlandırarak yürümeye devam ettim, on dakika sonra spor salonunun kapısının önündeydim. Tam içeri girecekken uzaktan gelen biri dikkatimi çekti. Bizim okuldan biri gibi görünüyordu, biraz daha dikkatli bakınca Buğra olduğunu fark ettim. Ağır bir küfür savurarak bakmaya devam ettim, küfürü duyan birkaç kişi "Edepsiz, bir de kız olacaksın sözde utanmıyor musun?" dercesine bana bakmıştı. Onlara aldırmadan sabır dileyerek kapıdan içeri girdim. Her zamanki gibi beni ilk karşılayan Tuna oldu. Salonun sahibi oydu, şimdiye kadar bana çok yardımcı olmuştu. Kendi özel hayatında nasıl biri olduğunu bilmiyordum ama işinde oldukça başarılıydı. Gülümseyerek bana yaklaştı ve suratındaki muzip ifadeyle konuşmaya başladı.

"Kaç gündür uğramıyordun, bizi unuttun mu yoksa?"

"Fırsat bulamadım derslerden dolayı, şu son günlerde daha fazla çalışıyorum. Ama artık buraya da fazla geleceğim, ikisini dengeli bir şekilde yürütmem gerek. Her neyse bir şey rica edebilir miyim?"

"Tabii, edebilirsin."

"Şurayı iki saatliğine kapatabilir misin, kimse girmesin."

İşimi şansa bırakmayacaktım. Buğra denen aptal herif peşimden buraya geliyor olabilirdi.

"Önemli bir şey varsa söyle lütfen elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım."

"Yok, lütfen kapat şurayı sadece iki saatliğine."

"Hatrı sayılır müşterilerden olmasan asla böyle bir şey yapmazdım."

Tekrardan bana gülümseyerek kapıya doğru yöneldi ve üstünde büyük harflerle kapalı yazan bir kağıt astı. Teşekkür edip soyunma odasına doğru yürümeye başladım. Tam kabinin kapısını açmış içeri girecekken Duygu'nun sesini duymamla kafamı geriye çevirmem bir oldu.

RuhsalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin