Leydi Nell'e döndüğümde göz göze geldik. O zaten bana bakıyordu. Tebessüm etmeye devam ederek, "Gerçekten gençliğinize çok benziyor olmalıyım. Çok dikkatli bakıyorsunuz," dedim, samimi bir ifadeyle. Leydi Nell, mahcup bir şekilde gözlerini kaçırırken, "Kusura bakmayın majesteleri," dedi, ellerini koyacak yer bulamamış gibi hareket ettirerek. "Yaşlılık işte," diye devam etti.

Ben de gülümseyerek başımı salladım. "Hiç sorun değil, Leydi Nell. Sizinle birlikte olmak gerçekten keyifli," dedim içtenlikle. Leydi Nell'in yaşlılıkla ilgili bu espri dolu tavrı hoşuma gitmişti.

"Annecim ne yaşlısı, sen hâlâ çok genç ve güzelsin," dedi Estelle, Leydi Nell'in koluna girip samimi bir tonla konuşurken. Aralarındaki sıcaklık ve samimiyet, gerçek bir anne kız ilişkisinin güzel bir örneğini yansıtıyordu. Onları izlerken, içimde hafif bir duygusallık hissettim. Leydi Nell, Estelle'nin sözleri karşısında minik bir gülümsemeyle başını salladı. "Teşekkür ederim, kızım," dedi nazikçe.

"Leydi Estelle tek çocuğunuz mu?" diye sordum, merakımı gizleyemeyerek. Kocasıyla olan yakın ilişkilerini gözlemlemiştim ve Estelle'nin ailenin tek çocuğu olup olmadığını merak etmiştim. Ayrıca, Fransız kökenli olmaları da dikkatimi çekmişti.Leydi Nell, nazik bir gülümsemeyle başını salladı. "Evet, tek çocuğumuz," dedi yumuşak bir ses tonuyla. "Estelle, bizim için mucizevi bir hediye. Onunla birlikte her anımızı değerli kılıyoruz. Aslında güzel Estelle'min bir ablası vardı," dedi, kaşlarım çatılırken. Leydi Estelle, hemen "Anne lütfen," diyerek annesinin elini daha sıkı tuttu. Onun gözlerindeki hüzün, ablasını kaybettikleri acıyı yansıtıyordu. Annesinin duygusal anılarla boğuştuğunu gören ben, hızla konuyu değiştirmeye karar verdim. "Üzgünüm," diye mırıldanarak dalgın dalgın atı sevmeye devam ettim. Bu ani ve duygusal an, içimde bir hüzün yaratmıştı. Ancak Estelle'nin ve annesinin hissettiklerine saygı göstermek için sessiz kalmayı tercih ettim.

"Evlat acısı çok başka kraliçem," diye devam etti Leydi Nell. Ses tonunda hüzün ve derinlik vardı. "Kaç sene geçti hâlâ ilk günkü gibi acı çekiyoruz. Estelle'm bize şifa olsa da her evladın sevgisi farklı oluyor." Onun bu samimi sözleri, kalbimin derinliklerine dokundu. Bir annenin kaybettiği bir çocuğunun acısını tarif etmesi zor olmalıydı. Bu sözler, anneliğin ne kadar kutsal ve hassas bir duygu olduğunu bir kez daha hatırlattı. Leydi Nell'in gözlerindeki hüzün, geçmişte yaşadıkları acıyı yansıtıyordu. Estelle'nin varlığı onlara bir neşe kaynağı olsa da, kaybettikleri evladın boşluğu asla tam olarak doldurulamazdı. Ben, sessizce başımı salladım, Leydi Nell'in sözlerini içime sindirerek. "Anlıyorum," dedim yumuşak bir ses tonuyla. "Anneliği henüz tatmadım ancak her evladın sevgisi gerçekten de benzersiz olmalıdır. Onların her biri, bize getirdikleri mutluluk ve güzelliklerle kalbimizi doldurur."

Yeni gelen kahverengi ata binmeye hazırlanırken boynumdaki kolyenin varlığını hissettim. Kıyafetlerimin altında gizli olan künyemle birlikte, göğsümde sakin ve güvenliydi. Ata yardımsız binerken bütün gözleri yine üzerimde hissederek bakışlarımı leydilere çevirdim. Bahçedeki sessizlik, adeta yüklü bir gerilimle doluydu. Tüm gözlerin tekrar üzerimde olduğunu hissetmem içimde bir tedirginlik oluşturmuştu. Leydi Estelle'in tebessümü ve destekleyici bakışları, içimdeki endişeyi hafifletti. Ancak diğer leydilerin şaşkın bakışları, içimde bir rahatsızlık yaratmaya devam ediyordu. Hayır neye bakıyorlardı acaba? Atın üzerinde duruşumda bir düzeltme yaparak, daha sakin ve asil bir görünüm sergilemeye çalıştım. Gözlerimi tekrar Leydi Estelle'e çevirdiğimde, onun sakin ve güven veren duruşuyla daha da dik leşe tek oturdum. Bakışlar üzerinden çekilmez kendi aralarımda fısıldaşma da başlamıştı. Sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıp atın yularını tutarken bakışlarım yine leydi Estelle ile kesişti. O, diğer kızların aksine tebessüm ediyor ve oturuş tarzıma bakıyordu. Tabii ya, kadınların ata bacakları açık binmesi ayıp kaçıyordu.

TUĞRA [İNVERNESS 1]On viuen les histories. Descobreix ara