23.BÖLÜM

34 10 20
                                    


İyi okumalar 💜

Yerimde rahatsızca kıpırdadım. Çok yorulmuştum koltuk çok rahatsızdı. Gözlerimi hafifçe araladım odanın içi aydınlıktı ne kadar uyudum bilmiyorum ama hâlâ çok yorgun hissediyordum.

Gözlerimi ovdum ve iyice ayılmak için oturur şekilde kalktım. Fatih hala masada oturuyordu.
Gözlerimi açar açmaz Berivan yerine Fatih'i görmek içimde çok değişik duygular tepişti. Daha çok duygulandım.

"Uyumadın mı?" Diye sordum yeni uyandığım için sesim boğuk çıkıyordu.

"Hayır." Hâlâ çatık kaşları ile bilgisayara bakıyordu.

"Gerçekten mi nasıl dayandın?" Diye sordum.

"Alışık olduğum bir durum. Yastığını yatağın üstüne bırakıp çarşafı falan kaldırsan iyi olur."

Ne demek istediğini bir süre anlamadım ama daha sonra 'haa' diyerek hemen kalktım ve yastığı yatağa bırakıp etrafı topladım.

Yatağı iyice düzelttikten sonra tekrar koltuğun üstüne oturdum.
Telefonumu açtığımda saatin daha 8 olduğunu gördüm.

Çok erkendi ama ya offf.
"Daha erken değil mi ya?" Diye sordum.

"Hayır giyin kahvaltıya inelim." Net ve soğuk sesi ile konuşup bilgisayarı kapatıp başını sandalyeye yaslayıp gözlerini ovdu ve derin bir nefes aldı.

Hemen ayaklanıp dolaba yöneldim.
Dolaptan dizlerime kadar inen sarı zarif bir elbise çıkardım. Beklemeden banyoya gidip üstümü değiştirdim.  Saçlarımı düz bir şekilde omuzlarıma bıraktım. Makyaj yapmadan elime bir nemlendirici sürüp çıktım.

İçeri girdiğimde Fatih kravatını bağlıyordu.
Gözleri aynadan kısa bir süre bana döndü daha sonra tekrar önüne dönerek çekmeceye eğilip içinden bir saat çıkardı.
Saati taktıktan sonra bana döndü ve kapıya doğru yürüdü.

Siyah bir gömlek siyah pantolon giymişti kravat takmıştı ama üstüne bir çeket giymemişti. Parmağındaki yüzüğü gördüğümde yüzüğüm aklıma geldi.

Çıkarmıştım ve takmayı unutmuştum. Hızla banyoya girip yüzüğü bıraktığım lavabo dezgahından aldım ve taktım.

Odaya geçtiğimde Fatih içerde yoktu belliki aşağıya inmişti insan bir bekler ya.

Hiç beklemeden telefonumu aldım ve aşağıya indim. Kahvaltı sofrası hazırdı.

Levent bey amca Gülcan hanım ve Elçin oturmuşlardı. Fatih etrafta yoktu. Beklemeden gülümseyerek yanlarına gittim.

"Günaydın." Dedim kibarca ve boş sandalyeyi çekip oturdum.

"Günaydın kızım." Gülcan hanımın samimi konuşmasına bende samimice gülümsedim.

Fatih elinde telefonla masaya doğru geldi.
Yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve telefonu köşeye bıraktı.

"Mesajını görmemiştim Elva yorgunluktan uyumuşum." Elçinin söylediği ile gözlerimi ona çevirdim.

"Sorun değil halletik." Dedim. O kadar çok utanıyordum ki yüzlerine bakmaya bile çekiniyordum.

Hiç konuşmadan kahvaltı yaptık ve Fatih şirkete gitmek için ayaklandı.

"Oğlum bu gün gitme." Levent bey amca Fatih'e bakıp uyarır tonda konuşmuştu.

"Dünde gitmedim baba iyice aksadı işler." Dedi ve arabasının anahtarını cebinden çıkardı.

"Oğlum dün düğünündü gitmemen normal değil mi?"

"Olsun baba. Gitmeliyim bu gün." Konuştu ve beklemeden ceketini eline alarak çıktı. 

GÜVEN BANAWhere stories live. Discover now