in a world of boys, he's a gentleman

475 100 35
                                    

Hızlı bir şekilde yapılan banyo, iki tarafında yüzüne hafif de olsa makyaj yapmaya çalışan Melody ve Olivia, arkasında saçlarına şekil veren Daisy'nin çabalarıyla oldukça kısa bir sürede hazırdı Seungmin.

Melody'nin bahsettiği üç kıyafetten, ne kadar bu konularda hiç anlamadığını düşünse de, gözüne en güzel geleni seçmiş ve tüm hazırlıklarının tamamlanmasından birkaç dakika önce odasına gelen Mia'nın yönlendirmesiyle de kahvaltının yapılacağı, neredeyse kendi evinin büyüklüğündeki odaya geçmişti.

Karşısında Kraliçe, Kraliçe'nin hemen yanında yerini alan Minho ve diğer sandalyelerde oturan Prensler ile kahvaltıya başlamak için Kral'ın gelmesini bekliyordu. Dün gece prensle tanışmış ve çok da iyi anlaşmış olmasına rağmen üzerinde bir gerginlik olmadığını söylemek yalan olurdu.

Devamlı olarak terlediğini düşündüğü ellerini üzerinde beklediğinden çok daha iyi görünen altın işlemeli, kollarında danteller olan ve belinin altında biten beyaz ceketine sürüyor, bir yandan da gerginliğini etrafına yansıtmamaya çalışıyordu. Kafasını kaldırdığında dün akşamdan beri içini görüyormuş gibi ona bakan Prens Minho ile bu çabasının boşa gittiğini anlaması bir olmuştu.

Başkaları, ve kendisi, fark etmese de Minho'nun tüm ilgisi o an yalnızca Seungmin'in üzerinde olduğu için gerginliğini fark etmesi çok uzun sürmemişti. Karşısında kafasını sürekli eğik tutan ve dizlerini sallarken dudaklarını da dişleyen çocuğun dün konuştukları zamankinden farklı olmasının başka açıklamasını bulamamıştı Minho.

Yalnızca tek bir akşam görmüş olmasına rağmen büyüleyici bir güzelliğe sahip olduğunu düşündüğü çocuğu daha fazla incelerse annesine ya da başkalarına yakalanacağının bilincinde olarak kafasını diğer prensleri izlemek üzere sağa çevirdiği sırada Kral da odaya giriş yapmıştı.

Sert adımlarıyla ve bir o kadar da sert bakışlarıyla Kral, Seungmin'in gördüğü en korkutucu insan olabilirdi. Bir kralın koca bir ülkeyi yönetmek ve aynı zamanda düşmanlara da gözdağı verebilmek için sert olması gerektiğinin bilincindeydi. Fakat henüz bir günden kısa süredir tanıdığı Minho'nun ileride bu şekilde sert olacağını düşünmek oldukça garipti.

Kafasındaki düşüncelere daldığı sırada kralın çoktan yemeğe başlama emrini verdiğini yalnızca yanındaki arkadaşı Jeongin onu dürttüğünde fark etti. Henüz neredeyse hiçkimse birbirini tanımadığı için ilk günün kahvaltısı oldukça sakin geçmişti. Belki sessizlikten belki de ortramı gerecek hiçbir şey yaşanmamasından dolayı da korkulacak bir şey olmadığını fark ettiğindeki rahatlamasını o an hiçbir şeye değişmezdi.

Yalnızca ara ara yemeğinden kafasını kaldırdığında kraliçe'nin sırayla kendisi de dahil prensleri dikkatle izlediğini görmüştü ve bu da yine gerilmeye başlayacağı sırada göz göze geldiği kraliçeden aldığı hafif bir tebessümle yok olmuştu. Sanki kraliçe de aynı oğlu gibi onun üzerindeki gerginliğin farkında varmıştı ve sakinleştirmeye çalışıyordu.

Kraliçe'nin de bir zamanlar onun gibi seçimin bir parçası olduğunu hatırladığındaysa bu rahatlatma amacıyla verilmiş tebessüm oldukça rahatlatıcı olmuştu kendisi için.

"Kralım, izninizle hemen bugün prensleri tanımak için yapacak olduğum yürüyüşlere başlamak istiyorum."

Karşı tarafından Minho'nun konuya girmesiyle Kral dahil herkes elindeki yemek takımlarını bırakmış, kendisi hariç diğer prensler de ilk defa sesini duyduğu prensi heyecanla dinlemeye başlamıştı.

"Kısa süre öncesine kadar seçim'in yapılmasını reddeden birisi için oldukça aceleci davranıyorsun Minho. Yoksa dikkatini çeken birisi mi oldu? Üstelik daha prensleri göreli yarım saat bile olmamasına rağmen."

love wins all; 2minWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu