creating treasures in this lightless lonely night

452 89 37
                                    

Karşısında, görmeyi en son beklediği insanı gördüğünde ne yapacağını şaşıran Seungmin, ağzını bile açamamıştı o an için. Onun dışarı çıkmasını sağlayan kişi Kahya Rina olabilirdi, Mia olabilirdi ve belki odadan çıkılması yasak olsa dahi Jisung veya Jeongin bile olabilirdi. Herkesi beklerdi fakat ona gülümseyen ve hala daha neden panik atak geçirdiğini anlatmasını bekleyen Prens Minho olamazdı, olmamalıydı.

Ne kadar bir gün geçirmediği halde saraydan ve sarayın içindekilerden nefret etse de ilk günden saraydan atılmak gibi bir şeyi kendisi bile istemezdi. Ailesinin ve sevgilisiyle hayallerindeki gibi evlenebilmesi için kendisinin bu saraydan, seçimden kazanacağı paraya ihtiyacı vardı.

Her ne kadar karşısında ona sabırla bakan ve gülümseyen prens onu birilerine ifşalayacak gibi durmasa bile Seungmin bundan nasıl emin olabilirdi ki? Koskocaman ülkenin biricik prensine ve ailesine ağza gelmeyecek küfürler etmişti.

"Ben, ben çok özür dilerim prensim gerçekten o an boşluktaydım, düzgün düşünemedim ve hiçbir şekilde o lafları söylememem lazımdı. Lütfen bağışlayın beni bir daha yapmayacağıma emin olabilirsiniz." kendini açıklamaya çalışırken anlamlandıramayacağı bir şekilde komik görünmüş olmalı ki prens Minho, gülmeye başlamıştı. Utanmasa kendi de gülebilecek bir durumdaydı. Şu anda canı pamuk ipliğine bağlıydı, karşısındaki prensin insaflı davranmasını ve canını bağışlamasını umuyordu fakat prensin yaptığı tek şey az önce kocaman olan gözlerini kısarak ve burnunu kırıştırarak kahkaha atmaktı.

"Ben senden özür beklemedim ki. Yalnızca seni bu hale getiren ve önünü görmemene neden olacak olayı merak ettim. Tabii ki anlatmak zorunda değilsin ama ben de genel olarak bu şekilde hissettiğim ve o zamanlarda yanımda bana destek olacak birini istediğim için anlatmanın iyi geleceğini düşünmüştüm. Ayrıca aramızda kalsın ama annem ve kendim hakkında olan yorumlara pek katılamasam da kralla ilgili yorumun oldukça yerindeydi. Bu durum bir daha tekrarlanmadığı sürece şu an tek yapabileceğim sana kızmak yerine sözlerinin doğruluğuna gülmek olur." dedikten sonra ekledi. "İsminizi bana bahşedebilir misiniz gizemli ve cesur prens?"

"Seungmin, efendim. Eğer size garip garip bakıyorsam lütfen affedin. Canımı bağışlaması için biraz daha yalvarmam gerektiğini düşündüğüm prens her gün bana eğlenerek gülmüyor." dedi Seungmin, kafa karışıklığını yansıtmaktan geri duramazken.

"Ah.. ismin de senin gibi güzelmiş Seungmin. On dakika içinde beni üç kere güldürdüğüne göre cesur ve gizemli olduğun kadar komikmişsin de. Eğer beni biraz daha bekletmeyip neden bu derecede kötü olduğunu açıklarsan güldürdüğün gibi mutlu da edeceksin." diyen prensin sözleriyle gerildiğini hissetti Seungmin. Zaten on dakikadır yerin dibine girebileceği kadar girmiş, kırabileceği bütün potları kırmıştı. Sonucunda herhangi bir kötü dönüş alamamasının getirisiyle de, ne olursa olsun artık demişti.

Biraz mantıklı düşününce kaybedeceği çok şey vardı. Daha ilk günden seçimi, ailesine gönderebileceği parayı, yeni arkadaşı Jeongin'in bahsettiği sarayın güzel yemeklerini, arkadaşlarını ve ailesinin ona güvenini kaybedebilirdi. Belki de bütün bu eksileri göz önüne aldığında kazanacağı hiçbir şeyi yoktu. Fakat Seungmin, artık bütün bu eksileri düşünmekten yorulmuştu. Bir kez, bir kez de olsa içinden geçenleri anlatmak istiyordu. Günlerdir yaşadığı karmaşa, sevgilisinden ayrı kalışı ve resmen sarayın eşyası olmak için saraya gönderilmesinin üst üste gelmesi, bütün bu umursamazlığının en büyük sebebiydi.

"Seçim'e adımı yazdırdığımda, bunu yapmayı hiçbir zaman istememiştim. Beşinci sınıf olmamdan kaynaklı ailemin bütün çocuklarını düzgünce doyurabilecek bir geliri yok. Küçük kardeşim doğru düzgün eğitim bile göremiyor ve ailemin seçime katılmamı uzun bir süre bana dayatmasından sonra başvurmak zorunda kaldım. Kazanmak istemediğim gibi kazanacağıma inanmak da istememiştim. Bu yüzden başvuru için fotoğraf çektirmeye gittiğim gün yüzümü bile yıkamamıştım aslında. Fakat tahminlerimce kraliyetin düşük sınıflara yaranmak istemesinden ve düşük sınıfların her şeyden geri bırakılmasının sürekli gündeme gelmesinden dolayı benim gibi düşük bir sınıf istemiş olacaklar ki, seçildim." diyerek derin bir nefes aldı.

love wins all; 2minTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang