3 | YEMEKHANE

94 18 19
                                    

- Yazarın anlatımıyla -

"Yukardan düşüyorum gülerek bu yere
Söyle saplantılara bekle beklentili
Zaman her şeyin ilacıysa
S*keyim eczaneleri...
Bir serseriyim ve böyle iyi
Dışarda mıyım, bir şarkı mıyım?
Ben görmediğin bir gökkuşağı
Yukarda mıyım, aşağıda mıyım?.."
(Şarkı: No. 1 - Böyle İyi)

Dinlediği şarkının sözleri Ömer'in içinde rahatsız edici duyguları uyandırıyordu. Öfke ve nefret onu kötü hissettirmezdi, aksine çok güçlü hissettirirdi. Ama içindeki duygular öfke ve nefret değildi. Bu duygular kaygı ve mahzunluktu. Yeise kapılıyordu. Derin bir karanlığın içine düşüyormuş gibi hissediyordu.

Ömer sinirle müziği kapattı. "Abi, müziği niye kapattın?" diye sordu ranzanın üst tarafında yatan Berke. "Uyuyacağım." dedi ve kollarını başının altına koyup gözlerini kapattı.

Dört kişi bir odada kalıyorlardı. Ama diğer iki oda arkadaşları gizlice odadan çıkmış, gecenin bir vakti otelin içinde geziniyorlardı. "Ciddi misin, moruk? Sabahlamayacak mıyız?" diye sordu Berke.

"Oğlum, bir sus artık. Saat kaç olmuş. Yarın yorgun bir şekilde kayak yapmak istemiyorum. Sen de yat! Ayakta uyuyorsun zaten!" diye mırıldadı sinirle.

Berke can sıkıntısıyla ofladı ve telefonundaki oyunu oynamaya devam etti. Ömer'in bu aralar iyi olmadığını biliyordu, bu yüzden fazla üstüne gitmedi. Arkadaşının günden güne içine kapanık hale geldiğine şahit olsa bile elinden hiçbir şey gelmiyordu. Ömer'in özel hayatında ne tür şeyler yaşadığını az çok tahmin etse de gerçekleri bilmiyordu. Ömer derdini kimseye anlatmazdı çünkü.



Ömer... etrafındaki kalabalığa, peşini hiç bırakmayan arkadaşlarına rağmen kendi içinde en derin, en karanlık yalnızlığı yaşıyordu. Kimse onun içindeki bu yalnızlığı bilmiyordu, kendi bile.

Bazı dertlerini kimseye anlatamazsın, anlamazlar, umursamazlar. İçine atarsın. İçine attıkça sırtındaki yük büyür, ağırlaşır. Altında ezilir kalırsın.

Her insanın bir veya birden fazla derdi olur. Ömer'in de vardı, hatta çok fazla. Ama o içine atardı. Bu dünya üzerindeki onca yalnız insan gibi o da derdini kimseye anlatamazdı.

10 yaşına kadar mükemmel ve mutlu sandığı hayatı bir anda paramparça olmuştu. Annesi ve babası birbirlerine sanki birer düşman olmuş, Ömer de bu yüzden hem annesinden hem de canından çok sevdiği ikiz kız kardeşlerinden ayrı düşmüştü.

Onlara uzak olmayı hiç istememişti, buna mecbur kalmıştı. Onsuz yaşayamam dediği kişi, onu yanında istememiş, babasına bırakmıştı. Annesi Ömer'i yanına almamıştı. Boşandıktan sonra kardeşleri, Melis ve Tuana ile beraber Türkiye'ye, ana yurduna, geri dönmüştü.

İşte o gün başlamıştı Ömer'in içindeki korkunç yalnızlık. O yalnızlık öyle büyüktü ki, Ömer farkında olmadan onun içinde kayboldu. Çocukluğunu, geçmişini, geleceğini, hayallerini ve hedeflerini kaybetti. Kendini kaybetti.

Gün geçtikçe daha fazla sorguluyordu, yaşam amacının ve geleceğinin ne olduğunu. Buna bir cevap bulmaya çalışıyordu ama bulamıyordu.

Bu dünyada bir işe yaramak zorundasın. Yoksa hiçbir değerin olmaz, hiç olursun.

Ömer kendisinin hiçbir değerinin olmadığını biliyordu, bir hiç gibi olduğunu biliyordu...



- Alya -

Yemekhanedeki masalardan birinde hep beraber oturmuş akşam yemeğimizi yiyorduk. Daha sadece iki gündür kayak dersleri görüyorduk, ama ben şimdiden bitik bir haldeydim. Bacaklarıma kramplar girmişti ve soğuktan hafif üşüyüp nezle olmuştum.

Çatalımla tabağımın üstündeki patates salatasıyla oynarken masadaki diğer kızların konuşmalarını dinliyordum.

"Ja! Er hat mir gestern Abend geschrieben." (Evet! Dün akşam bana yazdı.) dedi Maria, ben hariç masadaki herkesin yüzüne heyecanla bakarken.

"Ich glaube, sie beobachten uns gerade." (Galiba şu an bizi izliyorlar.) diye ekledi Christina, benim sırtımın dönük olduğu tarafa bakarak.

Nereye baktıklarını ben de görmek istiyordum. Merakla başımı çevirip arkama baktım. Arkamda erkek öğrencilerle dolu bir masa vardı. Kahkahalarla sesli bir şekilde sohbet ediyorlardı. Ve evet, aralarından birkaçı bizim masaya bakıyordu.

Şu an ne yaptığımın farkına vararak utançla başımı geri çevirdim ve önüme döndüm. Yanımda oturan Dilara bana doğru yaklaşıp kulağıma bir şeyler fısıldadı. "Keşke bakmasaydın. Şu takıntılı Sırp kızı sinirle seni inceliyor." dedi Maria'yı kastederek.

Korkuyla başımı kaldırıp karşımda oturan Maria'ya baktım. Kaşları hafifçe çatıktı, gerçekten sinirli bir şekilde beni inceliyordu. Yanlış bir şey mi yapmıştım? Sadece merak etmiştim. Neden sinirlenmişti ki?

Yemek boyunca o kızın ve arkadaşlarının tuhaf bakışlarını üzerimde hissettim. Sanki dikenler üstünde oturuyormuş gibi rahatsızlık duymuştum o masada.

Yemeğimi bitirir bitirmez masadan kalktım ve hızlıca odaya çıktım. Odanın içi boştu, herkes hala yemekhanede aralarında gülüşüyor, sohbet ediyordu.

Ama ben... Ben onlara dahil olamıyordum. Belki de benim suçumdu onlara dahil olamamak. Belki de ben beceremiyordum aralarına girmeyi. Belki de ben oldukça asosyal biriydim. Evet, ben kesinlikle asosyal biri olmalıydım.

Gözlerim dolmaya başlayınca, "Kahretsin!" diye bela okudum. Böyle bir şey için ağlayacak mıydım gerçekten? Bu kadar duygusal olmak istemiyordum. Ama kendimi kontrol edemiyordum. Bir ağlama krizine girmek üzere olduğumu fark edince banyoya girdim ve kapıyı kilitledim.

Gözlerimden akmaya başlayan gözyaşlarıma hıçkırıklar da eklendi. Birkaç dakika boyunca öylece aynadan kendime bakıp, ağlarken ne kadar da çirkin göründüğümü düşündüm.

Diğer kızlar odaya gelene kadar az çok sakinleşebilmiştim. Kızaran yüzümü suyla yıkadım ve derin nefesler alıp verdim. İyiydim, iyi gözükmem gerekiyordu.

Bir şey fark etmeyeceklerinden emin olunca banyodan çıktım ve hiçbirinin yüzüne dahi bakmadan yatağıma girdim.

"Uyuyacak mısın?" diye sordu Dilara, ranzanın üst tarafına çıkmadan yanımda durup bana bakarken. "Evet, yorgunum." dedim ve yorganıma sıkıca sarıldım.

"Ey Leute! Könnt ihr bitte das Licht ausschalten?" (Arkadaşlar! Işığı söndürebilir misiniz lütfen?) diye diğer kızlara seslendiğinde ben çoktan gözlerimi kapatmıştım. Benim için mi istemişti bunu? Bundan pek emin değildim, ama yine de sevinçle gülümsedim.

Dilara gerçekten iyi bir kızdı. Keşke en yakın arkadaşım olsaydı. Ama ondan böyle bir şey isteyemezdim. Onun yakın bir arkadaşı vardı zaten, bana ihtiyacı yoktu.



...



Ömer hakkındaki düşünceleriniz neler? Buraya yazabilirsiniz.

Sizce ana karakterlerimizin karşılaşması nasıl gerçekleşecek? Bir sonraki bölümde bunu okuyacağız.

KARŞI KARŞIYAWhere stories live. Discover now