42.

139 18 12
                                    

Bu bölüm Steve'in bakış açısından olacak. Tony'nin ölümünden, yani Tony'nin kaybolmasından hemen sonra, Steve telefon yüzüne kapandığındaki tepkisi falan. Her günden küçük kesitler.

Tony'e ulaşamıyorum. Telefonu kapalı. Son konuşmamız da saldırı olduğundan bahsetti. Tony'e bir şey olması fikri beni daha da çıldırtırken Sokovia üssünden aldığım savaş jetini daha hızlı sürdüm.

Yıllar gibi gelen saatlerden sonra, sonunda jeti hava alanına indirmiştim. Hızla bir araç kiralayıp Tony'nin evine sürdüm. Hâlâ telefonu kapalıyken kaç yüzüncü aramamı sonlandırıp direksiyona yumruk attım. Gözlerimin dolduğunu hissederken gaza daha sert bastım. Tanrım lütfen, lütfen Tonym'e bir şey olmasın.

Tony'nin evinin olması gereken yerde harabe görünce bir an nefes alamadım. Kendimi toparlayıp hızla arabadan inip harabeye koştum, etrafta itfaiye, polis, haberciler, Shild çalışanları kaynıyordu. Ama şuan tek umurumda olan şey Tony'di.

Harabe olmuş eve koştum, Fury beni durdurmaya çalışıp kolumdan tuttuğunda hızla kolumu kendime çektim. Arkamdan bağırdı ama kulaklarım şuan Tony'nin dışındaki bütün seslere sağırdı. Gölzerim etrafta onu ararken göremediğim beden belki sesimi duyar umuduyla ağazım çıktığı kadar bağırdım.

"TONY! TONY!"

"Orada değil Rogers!"

Harabenin etrafına sarılan şeritin üstünden atladım. Yerle bir olmuş eve baktım, bir umut Tony'nin sesini duymayı bekledim. Ama yoktu, kaşlarımı çattım ve gözümden bir damla yaş akarken hızla beton parçaları kaldırdım.

Belki, belki bir umut onu bu harabenin altından çıkarmaya çalıştım. Parçaları etrafa savurup Tony'i aradım. Ama yoktu, ne sesi...nede kendisi. Dizlerim bedenimi taşıyamadı, daha doğrusu bedenimdeki acıyı taşıyamadı. Kalbimdeki acıyı taşıyamayan dizlerim titredi, diz üstü yere çöktüm. Hâlâ gölzerim etrafta bir umut ışığı arıyordu, ışığı arıyordu. Bağırdım, sesimi duyması umuduyla...

"TONY! ANTHONY! LÜTFEN...lütfen...lüften sevgilim, duy sesimi. Cevap ver..."

...vermedi.

Gözümdeki yaşlar yanaklarımı ıslatırken vaz geçmedim. Her betonu, her parçayı kaldırıp Tony'i aradım. Bir parçayı daha hızla attım, gözüm parçalanmış telefonla buluştuğunda telefonu yavaşça elime aldım.

Ezilmişti ve çalışmıyordu. Dizlerimin üstüne çöktüm, derin nefesler almaya çalıştım, ama sanki bir el boğazımı sıkıyor gibiydi. Boğazım düğümlenirken fısıldadım.

"Lütfen Tony...Lütfen sevgilim..."

Kendi telefonumu çıkardım, onu aradım. Kapalıydı, sinirle ve hayal kırıklığıyla telefonumu fırlattım. Acıyla ve sinirle bağırdım.

Gözlerimdeki yaşlar dinmek bilmezken dizlerimin üstünde yere baktım. Omuzlarım titriyordu, çökmüştüm. Yok gibiydim, bütün her şeyim benden alınmıştı...o benden alınmıştı.

Omuzumda hissettiğim eli umursamadım ve haraket etmedim, bu dokunuş onun dokunuşu değildi.

"Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz Captain. Dalış ekibi çalışıyor, arama ekibi çalışıyor. Onu bulacağız."

Fury güven verici bir şekilde konuştu. Ama şuan beni teselli edecek tek şey Tony'di. Ayağa kalktım ve kendime gelmeye çalıştım. Kızarmış ve dolu gözlerimi Fury'e çevirdim. Çatallaşmış sesimle emin bir şekilde konuştum.

"Onu bulacağım."

1.gün.

Her yeri arıyordum. Her fare deliğine bile kontrol ediyordum. Dik durmaya çalışıyordum, eğer vaz geçer ve pes edersem nasıl Tony'nin sevgilisi olabilirdim ki?

~Distance Love ~ ୧Stony୨Where stories live. Discover now