40.

114 18 20
                                    

"Bay Stark, şuan size en yakın mesafede olan Mark42. Yaklaşık on beş dakika içinde burada olur."

Jarvis'i onaylamak için görmediğini bildiğim halde başımı salladım. Neredeyse sol bileğimdeki ipleri çözmüştüm. İpler iyice gevşemişti, zırhım gelene kadar iplerden kurtulmayı planlıyordum, ama kapının birden açılmasıyla planım suya düşmüştü. İplerle uğraşmayı bırakıp gelen kişiye baktım.

Gelen adam iri yarı birisiydi. Diğer iki adamdan daha ciddi ve sinirli duruyordu. Tam karşımda durup bağlı olan iplere sonrada suratıma baktı. Göz temasımız kesilmezken hafifçe gülümsedim.

"Gözlerinle soydun resmen. Aşık mı oldun yoksa?"

Adam bariz bir tiksintiyle yüzünü buruşturdu ve geri çekildi. Hıh, haspam, sanki ona bakarımda.

Yaklaşık on beş dakikadır tek bir kelime bile etmeden kollarını arkada birleştirmiş dik dik bana bakıyordu. Adam sanki konuşmama yemini etmiş gibiydi, bi an dilsizmi diye düşünmeden edemedim.

"Muhabbetine de doyum olmuyor!"

Cevap vermeye tenezzül bile etmemesine sinirim bozulurken oflayıp sol bileğimdeki ipe baktım. Güçlü bir çekişle elimi kurtara bilirdim ama bu şuan pek akıllıca olmazdı.

"Ee, Rhodey'i yakalaya bilidinizmi?"

Yine cevap yok. Bu adamın beni siklemediği ortadaydı. Sol tarafımdaki küçük pencereye baktım, o kadar küçük değildi ama büyük de değildi.

"Efendim, Mark42 hedefe ulaştı. Parçaları teker teker gönderme durumundayım."

Kulağımda dolan Jarvis'in robotik sesiyle gülümsedim ve goril adama baktım.

"Muhabbetin çok hoştu ama gitme vaktim geldi."

"Ne?"

Sonunda cevap vermeye tennezül etmişti. Boş bakışları benimle buluştu. Sol elimi iplerden kurtarip cama doğru uzattım ve zırhın elimi kaplamasını bekledim. Beklemem biraz fazla sürdü.

"Diyorum ki! Gitme vaktim geldi!"

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Adam homurdanıp üstüme yürümeye başlayınca tedirgin oldum. Gülümseyip kaşlarını çatan adama baktım.

"Tanrım Jarvis! Yolla şunu artık!"

Solumdaki cam kırıldığında ben ve adam aynı anda cama ve yere düşen zırh eldivenime baktık.

"Hay ben böyle işin-"

Adamın şaşkın bakışları katılaşmaya başlayınca lanet ettim. Zırh tekrar haraketlenip sol elimi kapladığında hızla adamı vurdum. Beklemediği için sendelesede ciddi bir hasar almamıştı. Sağ elimdeki ipleri çözdükten sonra, silahına uzanan adamı elinden vurdum ve silahın düşmesini sağladım.

Odada kenara kaçarken ard arda adama ateş ettim, adamın giydiği kıyafet deliklerle doluydu. Ama derisindeki kırmızı çatlaklardan ne olduğunu anlamıştım.

"Jarvis! Zırhın geri kalanı nerede?"

Ses gelmeyince saldırılarıma devam ettim, yine pencereden ses gelip zırh sağ bacağımı kapladığında durakladığım için adamın saldırısını fark etmemiştim. Üzerime atlayan adamla yere serildim, ağırlığı altında ezilirken ateş etmeye çalıştığımda ateş gücümün kesildiğini anladım. Adamın yüzüme vurmasını engellemek için zıhlı olan elimi yüzüme siper ettim, adam cüsseli olduğu için yumrukları çok ağırdı, delirmiş bir şekilde boşta gördüğü her yere yumruk atmaya çalışıyordu. Nefes almam zorlaşmaya başladığında, sağ elimi korunmak için kullanabileceğim bir şey bulma umuduyla yerde gezdirdim. Elime geçen ince metal parçayı hiç düşünmeden var gücümle adamın kafasına geçirdim.

~Distance Love ~ ୧Stony୨Where stories live. Discover now