23.

147 22 3
                                    

"Yani diyorsun ki, dışarı hava almaya çıktın ve ateş adam tarafından neredeyse öldürülüyordun?"

"Daha kaç defa anlatmam gerek Rhods? Uzaylıların dünyaya fesatlık tanrısı ile yok etmeye çalışmasına, benim zırhla havada süzülmeme, sarışın bir adamın ben tanrıyım diye belirmesine, yetmiş küsür yıllık güzellik uykusundan uyanan bir süper askere, sinirlenince yeşil bir deve dönüşen bir bilim insanına, uzaylılarla silah ve sopa ile savaşan bir rus ajanına ve onun en yakın dostu olan bir adet legolasa inanıyorsunda, lav adamamı inanmıyorsun? Aslında sen bana inanmıyorsun öyle değil mi?"

Rhodey'e parkta olanları anlatmama rağmen inanmıyordu. Lav adam benim için geleceklerini söyledi, onlar gelmeden ben onlara gitmeliydim. Ve bu üstün istihbarat güçleri olan en yakın dostum Rhodey'in yardımıyla daha kolay olurdu.

"Hah, Tony sen benim dostumsun, senden başka inanacağım pek fazla kişi yok bu dünyada. Ve evet, Avengers'a inanıyorum çünkü gözlerimle gördüm. Ve sen şuan jetdeki suikasti düzenleyen kişininde o ateş adam olduğunu söylüyorsun. Tamam adam sana saldırmış olabilir, ama bu suikasti düzenelyenin o olduğunu ispatlamaz."

"Ben suikasti o adamın düzeneldiğini söylemiyorum, onun patronu veya hernesiyse. Ayrıca adam ateş değildi yanmıyordu sanki lav gibiydi, eğer patronuda kendisi gibiyse pek fazla ömrü kalmamıştır. Seninle veya sensiz bunun peşine düşeceğim, ama umarım seninle olur."

"Tony her zaman seninleyim."

~~~

Labaratuarımda bilgisayarın başına geçmiş lav adam hakkında bilgi bulmaya çalışıyordum ve ne yazıkki! Hiçbirşey yok, en ufak bir bilgi bile yok!

"Efendim yaklaşık altı saattir bilgisayar başındasınız. Bayan Potts üç saaten fazla bilgisayara bakmamanız gerektiğini söylemişti."

"Senin patronun ben miyim yoksa bayan Potts'mu Jarvis!?"

"Sizsiniz patron."

"Hah, o zaman bir dahakine bana emir verme!"

"Emredersiniz patron."

"Emrederim."

Gözlüğümü çıkarıp masaya koydum ve gözlerimi ovdum, yanıyorlardı. Bitmiş kahve bardağımı aldım ve labaratuardan çıktım. Kulede kimse yoktu, kimse. Ne ses vardı, nede insan. Bardağımı tezgahın üstüne koydum ve kahve makinesini çalıştırdım.

Kahvemi alıp terasa çıktım, gecenin kaçıydı bilmiyorum ama burası geceleri daha huzurluydu. Şehrin ışıkları karanlığın içinde çok güzel görünüyordu. Telefonuma bildirim sesi gelince açtım.

Yolunu beklediğim:

Tony, yakın zamanda gelemiyeceğimi veya arayamıyacağımı söylemek istiyorum.

Seni beklettiğim için üzgünüm tatlım.

Seni özlüyorum.

Beni beklettiğin için bende üzgünüm.

Ama sonunda sen varsan buna değer.

Bende seni özlüyorum.


Mesaj önceden yazılmış ve telefon çektiği zaman bana gelmişti, yani yazdığımı görmemiş ve cevap vermemişti. Ama ondan gelen ne olursa olsun moralimi düzeltmeme yetiyordu.

Beni kötü bir ruh halindeyeken bile gülümsetiyordu.




~Distance Love ~ ୧Stony୨Where stories live. Discover now