19.

159 27 1
                                    

1 hafta sonra...

Labaratuvarımda oturmuş yine zırhlarımla uğraşıyordum, o kadar fazla olmuşlardıki, artık labaratuvara sığmıyacaklarından endişleniyordum. Ama yinede yenilerini tasarlamaktan kendimi alı koyamıyordum, tabii kolumun sargısı hala yerinde olduğu için Dum-E diğer kolumun yerini doldurmak için buradaydı, yerini doldura bildiği tartışılır.

"Hayır! Tanrım, oraya koyma! Bizi havaya uçurmayamı çalışıyorsun!?"

Labaratuvarın kapısı açılıp içeri garip bakışlar atan Rhodey girdiğinde uğraştığım parçayı kenara koyup, dönen sandalyede bir tur dönüp ona baktım.

"Tanrım, demek kendi kendine konuşacak kadar delirdin."

Söylediği şeye gözlerimi devirip hologramı açdım ve bir sonraki yapacağım zırhın taslağını tasarlamaya başladım.

"Duydunmu Dum-E, Rhodey amcan seni bir hiç sayıyor, bence ona küsmelisin. "

İlk tasarladığım ve oğlum olarak gördüğüm robot, birkaç cızırtı çıkardı ve başını yere eğdı. Sanırım biraz fazla insani dugular barındırıyor. Rhodey derin bir nefes aldı ve kollarını bir birine sarıp, çalışma masama kalçasını yasladı.

"İki haftalığına şehirden ayrıldım ve haberlere bir baktım, dört gün ölü kalıp beşinci gün hortlayarak mezarından çıkmışsın. Tanrı aşkına senin jette ne işin vardı? Hayır tamam, jete binecektin bari kontrol etseydin. Onuda geçtim beni bir kere bile aramadın, ben bunların hepsini bugün Happy'den öğrendim ve o söylemeseydi senin anlatacağından bile şüpheliyim. Nereye gidecektin Tony? Hayatını tehlikeye atacak kadar düşünmeden haraket etmenin sebebi nedir? O kadar önemli olan şey nedir?"

Derin bir nefes aldım ve hologramı kapatıp eski dostumun yüzüne baktım. Sinirli ve bir okadar da meraklı şekilde bakıyordu.

"Happy'nin sana nereye gideceğimide söylediğini sanıyordum, endişelenmeni veye sinirlenmeni gerektirecek bir durum yok ortada Rhodes. Neredeyse iki hafta geçti, unutulup gitti, sadece o zaman fazla endişeliydim o kadar. Düşünmeden haraket ettiğimide yüzüme vurmasanda biliyorum. Hem bak, sapa sağlam olmasada buradayım. "

En azından Steve'i iki gün boyunca görebilmiştim. Buna kesinlikle değmişti, yine olsa yine yaparım.

Rhodey derin bir nefes alıp alnını ovdu, yaslandığı yerden ayrılıp kenardaki koltuğa oturdu. Evet, nereye gittiğimi ve kimin için gittiğimi çok iyi biliyordu, ama konuyu irdelemedi.

"Birde dahiyim diye geçiniyorsun. Şu robot bile senden daha akıllı Tony."

Dum-E az önce aldığı parçayı yere düşürdü ve yuvarlak boru gibi olan parça yuvarlanıp ondan kaçarken, peşinden tuhaf cızırtılar çıkararak gitti. Rhodey kaşlarını 'bu da mal' dermişcesine çatıp koltuğa iyice yayıldı.

"Sözümü geri alıyorum, ikinizde aptalsıznız."

Gülümseyip hologramı tekrar açdım.

"Ama bu bana o ödleği bulmam konusunda yardım edeceğin gerçeğini değiştirmiyor."

"Hangi ödleği?"

Rhodey kaşlarını 'haa anladım' dermişcesine kaldırıp, başını koltuğa yasladı.

"Ee, bu zaman içinde sen birşeyler bulabildinmi? Benden yardım istediğine göre iyi saklanan bir ödlekmiş."

"Evet, doğru tahmin. Jetin içinde veya dışında kamera olmadığı için kim olduğunu bilmiyorum. Ve benim o saatte jette olduğumu bilicek kadar eli kolu uzun birisi, telefon konuşmalarımı dinlemiş. Pilotu ayarlamış ve ortadan kaybolmuş. Pilotunda geçmişine falan baktım ama kayda değer hiçbir şey yok. Kırk altı yaşında üç yıl önce pilotluğu bırakmış normal biri. Adam ölmeyi göze almış, ağzı köpürmüş bir şekilde pilot koltuğunda ölü yatıyordu. Ödlek kim bilmiyorum ama bunu para için yapmadığını söyleyebikirim."

Rhodey yattığı yerde biraz doğruldu ve bana baktı.

"Peki ya ne için yapıyor?"

Biraz durdum ve bende ona baktım.

"İntikam."


Olay nereye gidio bende bilmiom. Neyse, gittigi yere kadar götürcez, okudugun içib saol gaci.

~Distance Love ~ ୧Stony୨Where stories live. Discover now