32.

111 18 9
                                    

"Ve teknik olarak ölüsün."

Çocuğun söylediği şeyle kaşlarımı çattım. Ne demek ölüyüm, ölüysem nasıl yaşıyorum?

"Bak."

Çocuk elinde tuttuğu gazeteyi bana gösterdi, gidip gazeteyi elinden aldım ve okudum. Baş sayfada Malibudaki malikanemin, daha doğrusu eskiden malikane olan harabenin fotoğrafı vardı. Altında ise şunlar yazılıydı:
Dünyanın ilk başta dahi olarak tanıdığı Tony Stark, ve yeni kimliğiyede bilinen Iron Man öldümü? Dahi Tony Stark'ın, Malibudaki evine düzenlenen halikopterli saldırıda öldüğü düşünülmektedir. O saatlerde evde olan Tony Stark'ın cesedinin aramaları sürüyor. Okyanusta veya evinden kalan harabenin altında olduğu düşünülmektedir. Helikopterli saldırıyı düzenliyenin kim olduğu bilinmiyor.

"Oh Tanrım, ne demek bilinmiyor!? Bas bayağı belli kimin yaptığı! Aptallar."

"Hey, annem o kelimeyi kullanmanın yanlış olduğunu söyledi."

Çocuğa baktığımda elindeki oyuncak tabancayı hâlâ bana dogrulttuğunu gördüm.

"Hangi kelimeyi? Aptalımı?"

"Evet, sende söylememelisin."

Çocuğun dikkati dağılıp arkama baktığında, gözlerinin parladığını net bir şekilde görmüştüm. Zaten sonra hemen arka tarafa doğru koşmuştu. Bende arkamı döndüğümde zırhıma hayranlıkla baktığını görmüştüm.

"Vay canına, senin gerçekten Iron Man olduğunu düşünmemiştim."

"Hey, sana söyledim ben Iron Man'im, bu yakışıklı yüz başka kimsede yok."

Zırhıma hayranlıkla bakan çocuğun yanına gittim ve başında durdum. Oda yüzüme bakmıştı.

"Şey, aslında yakından bakınca biraz yaşlıymışsın."

"Ne!? Tanrım, daha kırk yaşında bile değilim! Nerem yaşlı benim! Ve sende fazla gençsin, ben bir şey diyor muyum!?"

"Kaç yaşındasın?"

Bu sinir bozucu çocuğa onu ayıplar bir şekilde baktım ve ellerimi belime koyup başımı iki yana salladım.

"Tch tch, bu yeni nesilde hiç terbiye kalmamış. Bir beyefendiye yaşını sormanın çok ayıp olduğunu bilmiyor musun?"

"Hadi ama söyle işte, bende sana ona göre davranıcam. Annem yaşlılara nazik olmamı söyledi. Sen söylersen bende yaşımı söylerim."

"Yaşlı değilim ben be çocuk! O zaman önce sen yaşını söyle, ben belki sonra söylerim."

"Ah iyi, on yaşındayım ve adımda Harley. Şimdi sen söyle."

"Düşündüğümden daha gençmişsin ama dil papuç gibi. Ve ben deniz dahi, milyarder, playboy, hayırsever Tony Stark, memnun oldum."

"Ah hadi ama! Yaşını söylemedin! Bu haksızlık!"

"Ne? Hiçte bile, belki söylerim dedim. Hem sen babana yaşını sordunmu hiç? Eminim ondan daha gencimdir. Sende ailenin en küçük sinir bozucu çocuğu tipi var."

Çocuk gözlerini kaçırdı ve yere bakıp ardından gözlerini odada gezdirdi.

"Bilmem, o markete gitmişti. Ve ben tek çocuğum."

"Ah herneyse, daha önemli işlerim var. Daha zırhımı tamir etmem gerek."

"Ne? Çalışmıyor mu?"

Bu saçma soru karşısında gözlerimi devirdim ve bıkmış bir şekilde çocuğa yani Harley'e baktım.

"Sence çalışıyor olsaydı burada olur muydum? Ben cevep veriyim, hayır!"

"O zaman birlikte tamir edeceğiz! Vay canına Tony Stark'la çalışacağım. Anneme söylemem gerek!"

"Ne hayır! Hiçkimseye hiçbirşey söylemeyeceksin, anladın mı?"

"Ama neden?"

"Çünkü burayada bir saldırı olmasını istemeyiz değilmi?"

Harley başını salladığında sırıttım.

"Tamam, Harley. Bana yardım etmek istiyorsan, sana bir liste vereceğim ve o malzemeleri bulman gerek. Anlaştık mı?"

"Tamam, sen listeyi ver o zaman. "

Elime masanın üstünde duran bir kağıt kalem aldım ve gerekli şeyleri yazmaya başladım. Pek bulunmayan şeyler değillerdi, zırhta fazla hasar yoktu, küçük dokunuşlarla halledilebilirdi. Asıl hasar akıllı saatimdeydi, saatimi tamir etmeden zırh bir işe yaramazdı. Yazdığım malzeme listesini Harley'e uzattım, anlayacağını pek sanmıyorum ama denemekten zarar gelmez.

"Ah, bende bunların yarısı var. Şurada kutuda olacaktı. Dur getireyim."

Şaşkın bir şekilde çocuğu izledim. Karşıdaki masanın altında bir kaç kutu çıkardı ve listeye bakıp parçaların yarısını aldı. Yanına gidip ona baktım.

"Neden bunları saklıyorsun? Ve daha önemelisi bu eşyaların adını nereden biliyorsun? "

"Annem böyle şeylerle uğraşmama izin vermiyor. Ama bir şeyleri tamir etmeyi ve yeni şeylere ögrenmeyi seviyorum."

"Vay, yani annen bilimle uğraşmanı istemiyormu?"

"Evet, daha çok derslerime odaklanmamı istiyor. Ama okul sıkıcı ve hiçbir şey öğrenmiyorum, burada deney yaparak ve tamir ederek daha fazla şey öğreniyorum. Ama pek fazla malzemem yok, yinede büyüdüğümde senin gibi olmak istiyorum. Dahi bir süperkahraman. "

"Ohm, yani etkilendim. On yaşında bir çocuğu göre fazla akıllısın. Ama bence benim gibi olma, daha iyisi ol. Herneyse listenin geri kalanını almak için buralarda bir yer varmı?"

"Evet, işimize yarayacak şeyler satan bir dükkan var."

"Tamam o zaman, önce bunlarla zırhımı tamir etmeye başlayalım. Sonrada kalan malzemeyi alırız."

"Sen nasıl istersen, Iron Man olan sensin."

Çocuğa gülümsedim malzemeleri masanın üstüne taşıdım. Zırhı ve saati tamir ederken Mamdarin'in yerini de öğrenmem gerekiyordu. Bu konuyu sonra düşünmeye karar verip zırhımın başlığını çıkardım. Harley'in heyecanla beni izlemesi, bana çocukluğumu hatırlatıyordu.

~~~

Sonunda ara vermeye karar verip koltuğa oturdum ve başımı geriye attım. Kaç saatir çalışıyorum bilmiyordum ama havanın kararmaya başlamasından epey bir zaman geçtiğini anlayabiliyordum. Harley'de yorgun gözlerle bana baktı, oda tekli koltuğa kendini bıraktı. Göz kapaklarım kendiliğinden kapanırken uzun zamandır tatmadığım uykunun kollarına bıraktım kendimi.




Bölümleri uzun yazmaya başladım, farkettiniz demi lan!? Daha önce 300-400 kelime yazarken şimdi 600-700 e kadar gidiyorum. Büyük gelişme var bende.





~Distance Love ~ ୧Stony୨Where stories live. Discover now