16.Bölüm

3 1 0
                                    

MURAT ŞEREN

Bazı günahlar işlenirdi affedilemeyen. Bu günahı işleyen kişi de kendini affetmeyen. Bir çocuğu bırakıp gitmek suç mu?  Peki bir çocuğun sevgisiz kalması suç mu ? Kime göre?

Benim geçmişim de yaptığım hatalar beni ölüme sürükledi. Bazen istediğimiz şeyleri ve kişileri birden fazla kez düşünerek almalıyız. Çünkü yaptığımız hatalar,ölümden farksız değildir.

O gün kızımla vedalaştıktan sonra kapıyı çekip dışarı çıktım. Gözlerim bana bakan birisine kaydı. Yanlış görmüyorsam bu kişi Cengiz'di. Şaşırmış olsam da belli etmemeye çalışarak yüz ifademi düzelttim. Bana doğru gelen Cengiz'den ilk defa içimde bir ürperdi geçti.

Beynimin derinlerindeki ses buradan kaç diyordu. O sesi susturmak isteyerek başımı sağ sola salladım. Ardından benimle konuşmak istediğini söyleyerek ormanda yürüyüş yapmayı teklif etti. Bunun altında birşey var diye geçirdim içimden. Kabul edip ormanda yürüyüş yaptık. Kuş sesleri ormanı dolduruyordu. Lakin bu kuşlar tatlı bir ses vermiyordu.

Sesleri..... Bir alarm gibiydi. Titrek bir nefes alıp Cengiz'e döndüm. Bana hiç samimi gelmeyen o gülümsemeyi sundu. Ardından karnımda bir bıçak ve acı...

Ölümle yüzleşmek sandığımız kadar kolay değildi. Küçücük yara bizim canımızı acıtırken intihar etmeyi düşünenleri anlayamıyordum. Elimi kanayan yere rastgele koydum. Dengem bozulmuş ve kendimi yerde bulmuştum. Ağzımdan değişik sesler çıkıyor,çırpındıkça canım yanıyordu.

Ardından benim acı dolu sesim, kuş seslerinden başka ses gelmiyordu kulaklarıma. Birazdan bilincim kapanabilirdi. Cebime koyduğum telefonu hatırladım. Canım yansa da elimi cebime ulaşmasını sağladım. Cebimden çıkardığım telefon,kimi arayacağıma karar veremedim. Lidya'ya güvenemezdim. Göz kapaklarım kapanmak için direniyordu ben ise kapatmamak için.

Aklıma biri geldi. Onu tıklayarak açmasını bekledim. Aradığım kişi Cengiz'in karısıymış gibi gösterdiği kişi. Ayten. Ondan yardım isteyerek çabuk olmasını istedim. Ve nerede olduğumu anlattım.

Elime baktım. Kanımla doluydu. Gelene kadar dayanmam gerektiğini biliyordum. Sonunda araba sesi geldi. Bana yaklaşan biri vardı. Başımı kaldırıp bakamıyordum. O yada değil şuan birinin beni bulması önemli.

Yanıma gelen Ayten yanlız değildi. 2 iri ve güçlü birer birey duruyordu. Acı dolu gözlerle bakan ben,beklemeden beni yavaş ve dikkatli taşıdılar. Elimdeki kanlı telefonumu Ayten aldı.

Sürücü koltuğuna o iki  erkek oturdu. Ben ve Ayten arkadaydık. Ben uzanmıştım, başım Ayten'in dizlerinin üstündeydi.

Uzun sayılmayan bu yolculuk sonlandı. Arka kapılar açıldı. Ayten dizini çekti,başımı yavaşça koltuğa koydu. 2 adamdan biri beni arabadan indirip araba kapısını kapattı. Yavaş adımlarla beni getirdikleri eve doğru yürüdük.

Ayten cebinden çıkardığı anahtarı eviyle buluşturdu. Bir kaç kez çevirdikten sonra açıldı. Kapıyı sonuna kadar açıp içeri girmemizi bekledi. Iki adam koltuk altlarımın altına girip yürütmeye çalıştı. Sonunda bir koltuğa uzandım.

Üstümdeki gömleği çıkarıp yaramı temizlediler. Tek istediğim uyumaktı. Gözlerim feci şekilde acıyordu. Sadece Gözlerim değil bıçak ile vurduğu yerin acısı çok farklıydı.

Vahşi kediWhere stories live. Discover now