mess that Riki made

12 3 1
                                    

Cherry'nin ıslığı ile başlamış olan maç, Jaeminin yere yığılması ile aniden son bulmuştu.

Team Jeno kazanmaya çok yakındı. Hatta açık ara bir farkları olduğundan Beomgyu oyunu dalgaya vurmaya başlamıştı. Ama kimse şikayetçi değildi. Theo bile topu rakibin bacak aralarından sektiriyordu.

Fark açıldıkça Rikinin sinir katsayısı da artıyordu. Tek başına iyi oynasa bile 7 kişiye karşı şansı var gibi gözükmüyordu. Jenonun oyuncuları iyiydi. Dışarı vurmasa bile içten içe kabul etmiş, üstelik bu durumdan korkmuştu bile.

Beomgyunun topu dalgayla sektirerek potaya yaklaşışına sinirlenip atağa kalkıştı. Önce Beomgyuyu ittirerek top hakimiyetini kazandı. Bu durum Theonun sinirleriyle oynamasına rağmen bir kural koymadıkları için ses çıkartmadı. Aklı başında adamların birbirlerini yaralama derecesinde hırpalayacaklarını düşünmemişti.

Riki, sinirden titreyen ellerine rağmen topu iyi kontrol ediyordu. Ve bütün oyunun aksine hızlıydı da. Jeno ve takımı Rikinin hıncına şaşırırken Theodan gelen 'karışmayın' işaretini gördü. Oyun kurucularını dinleyerek Rikinin basket atmasına izin verdiler.

Bir süre daha Rikinin sinirine ayak uydurarak devam eden oyun, Jaeminin attığı set sayısıyla molaya girdi. Yani molaya girmesi gerekiyordu. Ama Riki takımının geriliğini kaldıramadığı için sayı olmuş topu alarak sertçe Jaemine fırlattı. Amacı tamamen kavga çıkartmaktı. Ne oyunun biteceğini, ne de topun Jaeminin kafasına gelip bayılmasına sebep olabileceğini hesaba katmıştı.

'Ananı sikeyim!'

Hyuckun bağırışı ile herkes Jaeminin kafasına toplanmıştı. Seyirciler de bu herkese dahildi. Theo, deneyimlerinden öğrendiği kadarıyla Jaeminin kafasını sabit tutarak çevresini açtı. Cherry'nin titreyen elleriyle uzattığı suyla ise Jaemini ayıltmaya çalışıyordu.

Jeno nun ise gözü dönmüştü. Jaeminin bulunduğu durumu idrak ettiği ilk an hızlıca Rikiye yürüyüp yakasından tuttu.

'Senin derdin ne lan japon balığı!'

O Rikiyi delicesine sallarken çocuk şoktaydı. Bu sefer gerçekten istememişti ve verecek bir cevabı yoktu. Umursamaz kişiliğine rağmen aklından geçen düşüncelere anlam veremiyordu. Çok ses vardı ve Jeno hiçbir şeyi kolaylaştırmıyordu.

'Jeno dur!' dedi Cherry çocuğun tişörtünü nazikçe çekerken. İçinden hem Jenonun br şey yapmaması hem de Jaeminin iyi olması için bin bir dua ediyordu. Jeno şu an çıkışsa Rikiye neler neler yapabilirdi az çok tahmin etmişti. Ki bu korkusunu arttırmaktan başka bir işe yaramamıştı.

Ortasında bulunduğu durumun stersiyle ağlamaya başladı. Jeno Rikinin yakasını anında bırakıp Cherry'e döndü.

'Özür dilerim.' Dedi çıkartabildiği en yumuşak sesi göğsüne yasladığı kızın saçlarına fısıldarken. Onu sıkıca kollarında tutarken gözleriyle Jaemini yokluyordu. Riki ve arkadaşları çoktan gitmişti.
Jaemin gözlerini aralayınca herkes derin bir nefes aldı. Theo Renjun'a ambülansı aramasını söylemişti. Hala Jaeminin kafasını sabit tutuyor, alabileceği hasarı en aza indirmeye çalışıyordu.

Telefondan olanları izleyen Hyemin ise hiçbir şey anlamamıştı. Cherrynin çığlığından beri herkes bir noktada toplanmış duruyordu. Jenonun Rikiyi tutuşunu ve Rikinin kaçışını net görmüştü. Ama topluluğun neyin başında olduğundan hala haberi yoktu.

'Ne bu neye bağırdılar?'

Mark yattığı koltukta oturur pozisyona gelmeye çalışırken Hyemin ona tek eliyle yardım etti.

'Anlamadım, birine bir şey oldu herhalde.'

'Jeno japonunu dövmüş olmasın?'

'Hayır, Riki gitti gördüm ama neden gitti anlamadım.'

Markın yanında bulduğu ufak boşluğa yerleşti. Mark ise merak ettiği için iyice sıkışarak ikizini yanına çekti. Artık kargaşayı beraber izliyorlardı.

Birkaç dakika içinde içeri giren sağlık ekipleri ve sedyeyi görünce Hyeminin elleri titremeye başladı. Kime ne olduğu hakkında bir fikri olmaması onu gererken sedyeye bindirilen karamel saçlı çocuğu gördü. Boynundaki boyunluk zorla seçiliyordu.
Jeno ve Hyuck sedyenin hemen arkasından ilerlerken Cherry ve Renjunda oturaklara, Hyeminin yanına gelmişti. Oğlanlar ise şok ve korkuyla kalakalmıştı.

Cherry, Hyeminin konuşmasına izin vermeden telefonu kapattı. Göz yaşlarını sildi ve telefonunu arka cebine atıp hızla çıkan Renjunu takip etti.

'Haber verin!'

Bağıran Beomgyuya baş parmağını kaldırarak 'Tamam' anlamında işaret verdikten sonra adımlarını hızlandırdı. İlk isteği Jaeminin iyi olmasıydı ama Jenonun halini de düşünmeden duramıyordu

Necklace / Na JaeminWhere stories live. Discover now