big meeting

15 5 2
                                    


'Yalvarırım sessiz olun, yemin ederim kovulacağım!' Diye fısıldadı Hyemin.

Saat akşam 9 sularıydı. Hyemin, arkadaşlarının oluşturduğu 8 kişilik masanın bardaklarını toplamaya geldiğinde ortaya doğru fısıldamıştı. İçeride oturan büyük grup fark etmeden o kadar fazla ses yapıyordu ki, Hyemin işinden olma riskiyle burun buruna hissetmişti.

Basketin oynanmasına 1 hafta kalmıştı. Jeno, Jaemin arada yabancı hissetmesin ve grupla daha sıkı olsun diye herkesin olduğu bir buluşma ayarlamıştı. Hyeminin salı günleri saat 10 civarı işten çıktığını biliyordu, bu yüzden onun da yanlarına oturabilmesi adına çıkış saatine yakın ayarlamıştı.

Aslında Beomgyunun gürültüsü hepsine yetiyordu. Renjun ve Theo bıkkın bakışlarıyla onu susturmaya çok çalışmıştı, ama nafileydi. Pes eden ikili laf atacakları konular gelene kadar telefonlarına gömülmüştü. Hyuck ise normalin aksine fazla sessizdi. Sadece konuşulanları dinliyor ve dinleniyordu. Bu aralar fazla yorgundu. Belli etmemeye çalışarak sessizliğe çekildi.

Jay, zaten dışarı çıkmaya zor izin aldığından neredeyse bütün olaylara geç kalıyordu. Okul içerisinde de fazla ilgilenemediği için Cherry ona dönmüş, hafta içinde olan biten her şeyin raporunu veriyordu. Arada kişileri Jaemine de açıklıyor, onu da sohbette tutmaya çalışıyordu.

Jaeminin ise kafası karışmıştı. Çünkü aynı anda hem Cherrynin anlattıklarına, hem Beomgyunun esprilerine, hem de de Jenonun onu dahil etme çabasına yetişmeye çalışıyordu. Alnından akıttığı soğuk terleri sadece Hyemin görmüştü.

'Ne zaman bitecek iş, hadi!' Beomgyu Konuşunca Hyemin bıkkınlıkla nefes verdi. Ardından bütün bardakları yerleştirdiği tepsiyi masadan alıp mutfağa ilerledi.

'10 gibi çıkıyor normalde.' Dedi Jeno. Zaten onlar geleli de en fazla yarım saat olmuştu. Kapanana kadar otururlar diye düşünüyordu.

'Ee Jaemin, sizin okulda hiç olay yok mu?' Diye Jaemine döndü Jay. Yapmaya fazla fırsatı olmadığı için dedikodu seviyordu. Kendi hayatını eğlenceli kılmasına izin olmadığından başkalarının yaşadıklarına sığınıyordu.

'Aslında pek hakim değilim. Çoğunlukla sınıf basmalar, ilişki mevzuları falan dönüyor. Bu yaşta hala bu kafada olmaları şaşırtıyor.' Birkaç kafanın onu onaylamasıyla içi rahatladı.

'Bizim okulun ilişki mevzularını duyman lazım. Herkes çığırından çıkmış.' Dedi Cherry. Beden dilini kullanmaktan asla çekinmiyordu.

'Hyemine de sarmıştı ya, hatırlıyor musun?' Diye Jenoya döndü. Jaeminin ilgisi artmıştı.

'Çocuğun yüzünü hatırlayamıyorum desem...'

'Yüz mü bıraktın çocukta Jeno? Bak bak Jaemin, bu manyak var ya, çocuk Hyeminle bir iki konuştu diye çıkışta sıkıştırıp dövdü, üstüne de 2 hafta uzaklaştırma aldı.'

Jaemin, yutkundu.

'Eksik anlatıyorsun, öyle olmadı. Konuşma dediği bildiğin Hyemini sıkıştırıyordu. Tek bulduğunda falan, görmüyoruz sanıyor. Yavşak.' Cherry, yavaşça Jenonun ağzına vurdu. Bu huyu onu korkutsa bile hoşuna da gitmiyor değildi. Saçma şekilde güven veriyordu.

'Hyeminin de morali bozuluyordu hani belliydi. Konuşturdum onu. Hatta gidip beraber dövdük çocuğu.'

'Uzaklaştırma?' Jaemin, bütün odağını bu olaya vermişti.

'Hyemini bulaştırmadım. Bana çok kızıp beni dövdü tabii sonra, ama... Ben alacağımı almışım zaten 2 hafta olsa ne yazar.' Jeno, sipariş vermek için ayaklandı. 'Frozen?'

Necklace / Na JaeminKde žijí příběhy. Začni objevovat