late night talk

21 4 2
                                    


Saat gece yarısına yaklaşıyordu.

Sakin bir kafe olmasına rağmen hala dolu bir iki masa vardı. İçerisi sessiz ve bomboş olduğundan masaların sohbeti birbirine karışıyordu.

Hyemin, kasanın arkasındaki küçük tabureye oturmuş, insanların gitmesini bekliyordu. Gitmezlerse bile 15 dakikaya kapatırım diye düşündü. Patron, olan müşteri gidene kadar beklerse iyi olacağını tembihlemiş olsa bile yorgundu, eve gidip yatmak istiyordu.

Kapının açıldığını duyunca ayaklandı, kasanın başına geçtiğinde ise yüzüne istemsiz bir gülümseme oturmuştu.

'Jeno gerçekten gelmemiş anlaşılan.' Dedi Jaemin, ardından gülümsedi.

Hyeminin yorgun olduğu her halinden belliydi. Gözlerini bile zor açıp kapatıyordu. Bunu fark edişi Jaeminin gülüşünü büyütmüştü.

'Her şeyi kapatıp temizledim aslında ama, sana istisna yapabilirim.' Dedi Hyemin. Ardından kasayı da kapattı. 'Müesseseden.'

'Ben buna alışırım ama.' Hyemin, omuz silkti.

'Zaten maaş mı alıyorum Jenoya mı yatırıyorum anlamıyorum, alış işte ne güzel.' Jaeminin ne içeceğini zaten bildiğinden mutfağa girdi.

Jeno ya da Cherry gelse bunu yapar mıydı diye düşündü. Galiba yapardı. Ama muhtemelen dakikalarca söylenerek yapardı. Şimdi ise tek bir şikayet edesi gelmemişti. Aksine zehir dediği kahvenin tadına varabileceğini düşündürten bir aptallık vardı bünyesinde. Uykusuzluğa verdi.

Gözleri Jaemini içerde arasa bile çocuk dışarı oturmuştu. Geçen birkaç günün akşamı çok soğuk ve yağmurlu geçmesine rağmen şimdi hava çok güzeldi. Hyemin, mutfak kapısının yanında asılı olan ceketini giyerek Jaeminin yanına çıktı. İçerideki dolu masalardan biri çoktan boşalmıştı.

'Afiyet olsun.' Dedi bardağı Jaemine uzatırken. Çocuk gülümseyerek bardağı rahat erişebileceği bir yere çekti.

'Saat çok geç...'

'Neden buradayım diye soracaksın sanırım.'

Hyemin, elleriyle oynuyordu. 'Soracaktım. Sonra ne haddime diye düşündüm. Bilmiyorum.'

'Harbiden sen mi kapatacaksın diye merak ettim.' Dedi Jaemin kahvesini yudumlarken. Hyemin ise arkasına yaslanmıştı.

'Keşke teklif etmeseydim.'

Jaemin, anlamaz anlamaz baktığında devam etti.

'Kapatmayı. Dün eve döndüğümden beridir saçma sapan şeylerle uğraşıyorum. Sabah okulda uğraştım, geldim burası...' tekrardan öne eğilip yüzünü avuçlarına gömdü. 'Off...'

'Dün eğlendiğini düşünmüştüm aslında, yani eğlendiğimizi. Başka bir şey mi oldu? Yani eğer anlatmak istersen...'

'Zaten eğlendim, bir sorun yoktu. Sadece eve döndüğüm gibi abim aradı, Mark rahatsızlanmış. Mark ikizim bu arada, söylemiş miydim hatırlamıyorum.' Gözlerini biraz ovuşturup tekrar arkasına yaslandı. 'Normalde hastalığı hiç uzun sürmez. Bağışıklığı iyidir. Ben hemen yığılırım falan mesela. O grip bile olsa en fazla 2 gün sürer. Ama bir süredir kötüydü. Kendine bakıyordu yine, ama kötüydü. Hastaneye gitmişler gece, kalmışlar.'

Jaemin, pür dikkat dinliyordu. Gerçekten, pür dikkat dinliyordu. Kızın gözlerine kenetlenmiş gözlerinin ve açık kalmış ağzının farkında değildi.

'Abim gelmem gerektiğini söyledi. İlaç falan bir şeyler yazmışlar, o işte oluyor genelde o yüzden Mark yalnız kalıyor. Onun yanına gitmem gideceğim. Gece gece neredeyse sabaha kadar bilet aradım.'

Necklace / Na JaeminDonde viven las historias. Descúbrelo ahora