the match

19 3 6
                                    

'Bi gelsin anlarız bunun götüne batan neymiş'

Jeno ve takımı, okullarına yakın bir kapalı sahada Riki ve takımını bekliyordu. Hatrı sayılır bir zaman olmasına rağmen boy göstermediklerinde sıkılıp antrenman yapmaya karar vermişlerdi. Alanda ilk sesi yayılan ise attığı basketten sonra bağıran Beomgyu olmuştu.

Theo ve Hyuck ellerinde olan basket toplarını her ihtimale karşı yanlarında getirmişlerdi. Oğlanlar salonun kendi topları da dahil bütün topları denedikten sonra Theonun topu ile oynamakta karar kılmıştı. Ağırlığı yerinde ve sürüşü kolaydı.

Jay, basketten çok basket ayakkabılarıyla ilgilenmekle meşguldü. İlgisini ilk Beomgyunun Nike Grey 5 X Kevin Durant modeli ayakkabısı çekmişti. Siyah şortu ve beyaz kolsuz tişörtüyle uyduğunu düşündü. Ayrıca da Gyu gibi hareketli bir insanı zaptedebilecek dayanıklıkta bir ayakkabıydı.

Ardından Hyuckun Nike KD14 ayakkabısına baktı. Kişiliği gibi rengarenk oluşu Jay'i ve Jay'in zevklerini tatmin etmişti. Kırmızı takımı ile hiç alakası olmasa bile ayakkabının hyuck ile uyumuna ve rahatlığına verdi.

Jenonun eskimiş Travis model Jordanlarını içten içe kıskanmıştı. Ayakkabının eskimişliği kahverengisini daha da güzel göstermişti ona göre.

'Topa bak topa!'

Seyirciler için ayrılmış koltuklardan bağıran Renjun'in sesiyle kafasını yukarı kaldırdı. Kendi ayağındaki LRsmile yeni olmasına rağmen oldukça rahattı. Tedbir amaçlı birkaç tur atmıştı sadece o kadar. Yine de oynayabileceğine güveniyordu.

'Bastır Team Jeno!'

Jeno, ona gelen topu koltuk altına sıkıştırırken kapıdan giren yüzlere baktı. Her zamanki gülümsemesi ve şaka olduğunu düşünmesine rağmen getirdiği ponponlar ile Chanhee,  ardında ise çocuklara kendisinin bizzat getireceğini söylediği suları kilitlediği Cherry vardı.

Jeno alnından aktığını hissettiği tek damlayı elinin tersi ile sildi. Ardından koltuğu arasındaki topu kafasını çevirmeden arkaya, orda olduğunu bildiği Jaemin'e attı. Seyircileri toptan koruması için gerilmiş tele yaklaştı.

'Vay vay, hoş geldiniz.'

Cherry alaylı bir şekilde gülümseyip kafa selamı verdi. Konuşmamıştı. Çünkü Chanhee ve enerjikliği buna izin vermemişti.

'HOŞ BULDUK! TİPLERİNİZE BAKIN ÇOK HAVALI DURUYORSUNUZ! Ezin geçin şu japonu da uzaklaştırma threadi hazırlayayım..'

'He gelme amacın farklı yani, yakışıklı erkek izleyip tezahürat yapmak değil?' Bunu söylerken barizce Cherry'e bakıyordu.

'Ne münasebet ya. Tamam yakışıklısın da seni değil maçı izlemeye geldik.'

'Umarım öyledir.' Gözleri hala Cherrydeydi. Saçlarını dağınık topuz yapmıştı. Bu model Jenonun favorisiydi. Temalarına uygun, sportif giyinmişti. Üstünde oversize beyaz bir crop, cropun altında siyah Nike sporcu atleti vardı. Altında ise yine Nike'den siyah sade bir eşofman ve kombinini tamamlar şekilde Air Jordan 1 Low Shadow vardı. Zaten güzel görüntüsü Jeno'nun gözlerinde kat be kat artıyordu. Maç boyunca gözlerinin ona kayıp dikkatinin dağılmamasını dileyerek antrenmana devam eden oğlanların yanına koştu.

Cherry de onu incelemişti. Altında yıllardır üzerinde görmekten neredeyse bıktığı siyah düz eşofmanı vardı. Hyeminle beraber bu eşofmanı kaç kez yok etmeye çalıştıkları aklına gelince gülümsedi. Jeno ve erkek iç güdüleri bu eşofmandan ayrılamıyordu. Tek savunması eşofmanın rahat ve şimdi bulunamayacak kadar ucuz oluşuydu. Kızlar hak veriyordu.

Necklace / Na JaeminWhere stories live. Discover now