bölüm 31

594 35 1
                                    

Mariadan

2029 yılındayız Haziran ayının 18i ve biz bugün evleniyorduk. Evet evet tam olarak bugün bora ve benim düğünümüz vardı. Üzerimdeki gelinliğe bakıp bakıp ağlayan annem en sonunda halamın söylenmelerine dayanamayarak odayı terk etmişti. "Yenge güzel olmuş muyum?" Sıla ablaya bunu 4. soruşumdu o ise bana oflamakla yetindi. Evet sıla ablam 2 sene önce yengem olmuştu. Şimdi ise yeğenlerimin annesi olacaktı. 8. ayında ikizlere hamileydi kendisi. "Aslı abla bari sen bak. Saçım düzgün mü?" Bu soruma aslı abla yerine Birce cevap verdi. "Çok güzelsin mari." 9 yaşındaydı artık o da ama bana mari deme konusunda baya ısrarcıydı. "Melek teyzecim sen söyle nasıl olmuşum." Melek ablamın ve mert doktorun kızıydı. 4 yaşında üzerinde gelinliği ile ciddi ciddi beni incelemeye başladı. Bugün beni ciddiye alan ilk kişiydi kendisi. "Ben daha güzel olmuşum teyzecim." Tamam o yalnızca 4 yaşında sakin ol maria. O daha çocuk. "Abla!" Evet herkes bir yerlere dağılmış evin içinde birbirimize ulaşmak için böyle çığırmam gerekiyordu. "Ne oldu güzelim?" Ses eren abime aitti melekle konuştuğum için arkam ona dönüktü. Sesi ile ona döndüğümde gözlerinin dolduğunu gördüm. "Bu ne güzellik." Gözleri dolu doluydu ama bakışları bana güzel olduğumu hissettiriyordu. "Asıl bu ne yakışıklılık. Borayı nikah masasında terk edebilirim seni gördükten sonra." Güldü. Daha sonra kollarını belime doladı. Saçlarımdan öpüyordu. "Bence borayı terk etmek için hala geç değil. Kaçırayım mı seni?" Gülen bu defa bendim. Babam ve abim bu teklifi bir haftadır yapıyordu. "Borayı terk etmek istediğimi düşünmüyorum abiciğim. Şansına küs." Daha da gögüsüne çekti beni. "Şansıma küsüyorum o zaman." Aklıma gelen makyajımla abimden ayrıldım. "Of abi bana sakın makyajımın bozulduğunu söyleme." Abim elini dudaklarına götürdü. "Söylemem o zaman." Canım eren abim asla şuan yere yatırıp tekmelemek istemiyorum. "Al şu yeğenini çabuk odamı terk edin." Melek teyzecim özür dilerim ama sen de az önce bana güzel değilsin dedin.

Eren abimin kollarımda merdivenlerden iniyordum. Bu anı hep yavuz abim ile hayal etmiştim nedense. Ama o ve timi şuan görevdeydi. Sıla yengem 6. aydan sonra görevlere çıkamamış askeriyedeki diğer işlerle ilgilenmeye başlamıştı. Serkan abim ise eren ile inemin beni daha çok mutlu edeceğini söylemişti. Haklıydı. Kapının önüne kadar birlikte geldik daha sonra kollarını bana sardı. "Bu evden ayrılmıyorsun. Burası hala senin evin. Yuvan. Abin her zaman bir adım arkanda. Seni çok seviyorum bunu sakın unutma." Gülümsedim ona. Bu aileye 17 yıl geç kalmıştım. Ama bu 17 yılı 5 senede telafi etmiştik. "Seni çok seviyorum." Onunla ayrıldık. Hemen yanımda olan Azat dedemi gördüm. "Dedem." Dedim ona sarılırken. "Torunum." Dedi gurur duyar gibi. "O bora bey seni üzerse. Gözünden bir damla yaş akıtırsa söyle bana Eraslanın canını üzmek neymiş göstereyim ona." Bu tehditlerinde kesinlikle haklıydı. Zira kendileri damatlarına işkence etmekten zevk alıyordu. Torunu olmasına rağmen sıla yengemi ondan istemeye giddiğimizde bizi 3 defa kapısından kovmuştu. Azat dedem ve sıla yengem ise kesinlikle baba kız gibi olmuşlardı. İlk günlerde ettiği kavgalar devam ediyordu ama tatlı tatlı kavgalardı bunlar. "Bir polis memuru var karşında dedeciğim. Kocamı ölümle  tehdit ediyorsun şuan." Evet ben Ahu Maria Yıldırım. Bir saate Ahu Maria Akdemir olacaktım. Hayallerimdeki gibi asker olamamıştım ama başarılı bir polis oluyordum. "De hayde git kocasıymış." Evet kollarından çıkartmıştı beni. Onu. yanındaki Hasan dedeme sarıldım. Daha sonra ise babama. "Hala seni bu düğünden kaçırabilirim." Kesinlikle şaka yapmıyordu kendileri. Ablam evlenirken bu teklifi ona da binlerce defa sunmuştu. Kapı çaldı onun sözü biter bitmez. Gelenin kim olduğunu biliyordum. "Maalesef beni bu düğünden kaçıramazsın babacığım. Damadın geldi." Huysuz bir şekilde güldü. Yanındaki anneme sarıldım. Kokusunu içime çektim. Hala ağlıyordu. Birbirimizden ayrıldığımızda bütün ev halkıyla sarılmıştım. Yavuz abimin eksikliğini nedense hissediyordum. 2 aydır onu görmediğim için miydi neydi artık. Çok özlemiştim onu. Kapıyı ben açtım karşımda şık bir şekilde duran bora vardı. Yüzünde benden asla sakınmadığı gülümsemesi ile yanımdaydı. "Çok güzel olmuşsun." İlk defa gelinliğin içinde beni görüyordu. "Sen de çok yakışıklı olmuşsun damat bey." Damat bey aramızdaki bir şakaydı aslında. Güldü elimi tuttu gelin arabasına doğru ilerledik.

MARİA Where stories live. Discover now