bölüm 21

934 55 4
                                    

Sabah maria abisinin kollarının arasında uyanmıştı bunu özlemişti...
Dün abisinin anlattıkları canını çok yakmıştı az çok hatırlıyordu hastane odasında ilk uyandığında abisinin korkusunu bu yüzdendi demek çok seviyordu abisini, nevayı yegeni sinemi görmeye gidecekti onlara abisinin iyi olduğunu söyleyecekti. Dün gece yasmin hanım ve deniz bey ara ara odaya girip çocuklarını kontrol etmişlerdi ikisi de sessiz ağlıyordu bu görüntü içlerinde bir ateşi harlamıştı...

"Abicim" erenin sesini duyan maria biraz daha mayıştı sabah erken saatlerde uyanmıştı daha sonra abisini uyandırmamak adına gözlerini geri kapatmıştı "hı" eren kardeşinin bu haline gülümsedi "hadi kalk güzelim 10 olmuş saat, bırakmıyorsun beni de kalkamadım" maria gözlerini açtı abisinin elini gerçekten sıkı sıkı tutuyordu "bensiz gitme hiçbir yere diye" dedi gülümseyip göz kırparak eren kardeşinin göz kapaklarından öptü "şişmiş göz kapakların, o güzel yeşil gözlerin de kızarmış ağlamayı yasaklayacağım sana" maria ellerini abisinin yanaklarına koydu "bende sana yasaklayacağım hem murat bey gelicek birazdan şuraya bak ben daha uyanmadım" eren kardeşinin bu haline güldü daha sonra onu yatağından kaldırdı.

Kahvaltı için maria ve ereni beklemişlerdi daha doğrusu maria ve eren kahvaltıya yetişmişti. Bütün aile kahvaltı sofrasındaydı sakince kahvaltılarını yapıyorlardı yavuzun çalan telefonuyla maria abisine bakmıştı yavuz gördüğü "Hüseyin Albayım" yazısıyla hemen telefonunu açtı "Kıdemli Üstteğmen Yavuz Yıldırım emredin komutanım" yavuzun sesiyle sofradakilerin de bakışları ona döndü "rahat asker, görev var. Helalleş ailenle askeriyeye gel" yavuz görevlerine duyduğu özlemle konuştu "emredersiniz komutanım" telefonu kapatan albayla yavuz ona merakla bakan ailesine döndü "görev varmış, ne kadar sürecek bilmiyorum timle birlikte gideceğiz hakkınızı helal edin"
diyerek ayaklandı marianın gözlerindeki korkuyu görmüştü yavuz annesinden önce ona sarıldı "korkma abim, rabbim nasip ederde şehit düşersem üzülme, aglama gurur duy benimle. Kendine dikkat et, boraya da." Biliyordu tabii ki ikisi de kardeşiydi onun gözlerinden anlıyordu ne hissettiklerini "sen dikkat et asıl abi seni bekliyorum burada hep" yavuz bir kez daha kardeşinin saçlarından öptü kokusunu içine çekti daha sonra ayrıldı ondan annesine gitti sarıldı "hakkını helal et annem" yasmin hanım alışmıştı artık asker annesiydi o. Yarın oğlunun al bayrağa sarılı tabutunu getirebilirlerdi biliyordu kabullenmişti o bunu "helal olsun oğlum, selametle gidin gelin Allaha emanetsin" yavuz annesinden ayrıldıktan sonra babasına, kardeşlerine sarılmıştı her göreve çıktığında evlerinde bir kasvet oluyordu farkındaydı yavuz bunun "Allaha emanet olun, haber vermeye çalışacağım" diyerek odasına gitti kıyafetlerini giydi, silahını aldı son kez maria ve sanemi öpüp evden çıktı.

"Abim göreve gitti biliyor musun bora" bora telefondan duyduğu sese karşı gülümsedi "biliyorum güzelim ben de onun için aramıştım." maria meraklı sesiyle konuştu "sana da bizi bildiğini mi söyledi" bu sefer bora şaşırarak konuştu "bizi mi biliyormuş" maria her ne kadar bilmemesine şaşırsa da boranın söyleyeceği şeyi merak etmişti "sen neden aramıştın" bora tekrar gülümsedi "göreve abinle birlikte gideceğiz aslında operasyon bizimdi ama yetersiz kaldık uzun bir görev değil muhtemelen yeterli asker geldikten sonra bizi çekeceklerdir ama ben helallik almaya aradım. Hakkını helal et zümrüt gözlüm, Allaha emanet ol." Maria gözündeki yaşa rağmen gülümseyen sesiyle konuştu "bir hakkım varsa helal olsun komiserim. Allaha emanet olun, sağ sağlim gidin gelin" gurur vardı sesinde ilk defa bu gururu tatmıştı maria "arayamam bir kaç gün, telefonum kapalı olacak. Kendine iyi bak kapatmam lazım" diyerek telefonu kapattı maria yüzündeki gülümsemeyle sanki bora onu duyuyormuş gibi fısıldadı "sen de."

"Abla ne demek mert yok ya" hayal kırıklığıyla konuştu maria, onları çoktan shiplemişti "yok ablacım, babamların bu konuyu bilmemesi lazım bunu bir daha açmayacağız tamam mı" of çekti maria "babam bir şey demez ki hem ben sizin gözlerinizde aşk görüyorum abla" sanem gülümsedi babasını ilk defa kabullenmişti küçük kardeşi maria ablasının yüzündeki gülümsemeyi fark ederek ona baktı "niye gülüyorsun ya" "baba dedin maria" maria da o an gülümsedi dün demeyi istiyordu aslında ama söyleyememişti "bir tek sizin babanız değil o sanem hanım. Benim de babam." Kapının önünde olan deniz bey mutlulukla gülümsedi güzel kızı onu da kabullenmişti "aman maria hanım yemedim babanızı" sanem triple konuşurken maria konuyu gene merte getirmişti "bak şimdi ablaların en güzeli, bence siz mert doktorcuğumla aşıksınız. Ben gözlerinizden anladım." Duyduğu şeyle deniz beyde şaşırmıştı daha fazla kızlarının özellerini dinlememek adına kapıyı çaldı "gelebilir miyim kızlar?" sanem bir anda içgüdüsel olarak mariaya baktı babası elbette ona kızmazdı ama mert konusundaki katılığını biliyordu. "Gel baba" maria konuşmuştu ilk defa baba demişti deniz beye karşı deniz bey yüzündeki gülümsemeyle odadan içeri girdi "güzel kızlarım anneniz çağırıyor. Annemler gelecekmiş, eğer isterseniz aşağı inelim." "Azat dedemler de gelir mi?" maria gözlerindeki parıldamayla konuşmuştu marianın dedesine ne kadar bağlı olduğunu biliyordu deniz  bey "gelirler muhtemelen dayınlarda kaldılar dün gece" maria kafasını salladı deniz bey kızını sandalyeye koymak için yanlarına ilerledi saneme döndü sert sesiyle konuştu "mert konusundaki tavrımı biliyorsun değil mi sanem, kalbini kırmak istemiyorum. O konu bir daha açılmamak üzere kapandı." Sanem babasının ona sert yanını göstermesiyle gözlerinin dolduğunu hissediyordu evet bitmişti ama babasının bu tepkilerini görmek kalbini kırıyordu "kapandı baba" sesi titremiş miydi bilmiyordu ama kendisini odasına atmak istiyordu babasıyla kardeşinin yanından hızlıca geçip kendi odasına girdi.

MARİA Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum